CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, seçim çalışmaları için gittiği Muğla’dan dönüşünde bazı gazetecilere gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tehdit ettiği İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener hakkında kararın verilmesi için talimat ilettiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Erdoğan kaybedeceğini bildiği için tehditle ayakta durmak istiyor. Rakiplerini ve rakip olarak gördüğü kişileri konuşturmak istemiyor” değerlendirmesini yaptı. Kılıçdaroğlu, İranlı uyuşturucu baronu Zindaşti ile fotoğrafı ortaya çıkan AKP’li Burhan Kuzu’nun ise güvenilir biri olmadığını dile getirdi, özetle şunları söyledi:
“ERDOĞAN AKŞENER İÇİN TALİMAT VERMİŞTİR”
“Erdoğan yargıçlık görevini üstleniyor. Büyük ihtimalle kararın hangi tarihte açıklanacağı ve hangi yargıcın bu kararı vereceğine ilişkin talimat verilmiştir. Bu talimatın gereğini Adalet Bakanlığı yerine getirecektir. Ama bu bir yargılama değil, haksız bir infazdır aslında. Tek adamın, otoritenin ve bir diktatörün verdiği talimatla yargının Erdoğan’ın talimatlarını mahkeme kararına dönüştürmesi... Eğer o hâkim bir mahkûmiyet kararı verirse, o hâkim değildir, yargıç değildir. Yalnızca siyasi otoritenin verdiği kararı mahkeme kararına dönüştüren bir kişidir. O kişilerde bağımsız bir irade yoktur, onlar yalnızca piyondur.”
“BAKALIM NASIL İNFAZ EDİLECEK?”
“Demokratik olmayan ülkelerde, baskıcı yönetimlerde, tek adamın karar verici olduğu ülkede şaşırmamak lazım. Meral Hanım, bir siyasal partinin genel başkanı olduğu için toplumun daha fazla gördüğü bir insan ve dolayısıyla ona yönelik olarak beyefendinin verdiği mahkûmiyet kararı bakalım nasıl infaz edilecek?”
“KAYBETTİĞİ İÇİN TEHDİT EDİYOR”
“Erdoğan kaybedeceğini bildiği için tehditle ayakta durmak istiyor. Gerçeklerin kamuoyundan saklanmasını istiyor. Öyle bir açmaz içinde. Yerel seçimlerde kaybedeceğini görüyor. Alanlara girdiğinde, vatandaşlara hitap ettiğinde, beklediği olumlu havayı göremiyor.”
“BURHAN KUZU HÂKİME TELEFON ETTİ Mİ, ETMEDİ Mİ?”
“Burhan Kuzu milletvekilliğinde de milletvekilliği sonrasında da güven veren bir kişi değil. Daha önce tanımadığını söylüyordu. Aynı masada oturduğu fotoğrafı ortaya çıkınca da gerekçe üretmeye çalışıyor. Aslında şu sorunun cevabını vermesi lazım; Hâkime telefon etti mi, etmedi mi? Telefon edenin Kuzu olduğu yönünde güçlü karineler var. Kuzu bir uyuşturucu tüccarıyla niye bu kadar yakından ilgilenir, neden onun tutuklu kalmaması için hâkimlere dolaylı da olsa telefonla baskı kurmaya çalışır. Bu iddialar çok ciddi iddialar. Kuzu bunların hiçbirisini somut bir şekilde reddetmedi. Hâkim de kimin telefon ettiğini biliyor, ancak kamuoyuna açıklamadı. Ama kendisiyle ilgili olarak yapılan soruşturmada herhalde yetkililere açıklamıştır. Kuzu’nun parlamentoda milletvekiliyken beklentileri vardı, onların hiçbiri gerçekleşmedi. Erdoğan şimdi yanında taşıyor çanta gibi. Güven veren bir insan değil.”
“RIZA SARRAF DA ZİNDAŞTİ GİBİ DEVLET PROTOKOLÜNDEYDİ”
Rıza Sarraf da Zindaşti gibi birisiydi zaten. Devlet protokolünde yer alıyordu, bakanlarla birlikteydi, bakan çocuklarına çıkar sağlıyordu. Tabii burada asıl ilginç olan, Sarraf’ın iadesiyle ilgili Erdoğan’ın ABD’ye nota vermiş olması. Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’yla ilgili nota verilmedi. Daha önce Kuzey Irak’ta Türk askerinin başına çuval geçirilirken de nota vermemişti. Ama Sarraf için verdi. Niçin? Aralarında ciddi bir çıkar ilişkisi vardı ve o çıkar ilişkisinin resmi otoritelerin önünde itiraf edilmesinden çekiniyordu. Rıza Sarraf’ı neredeyse Türkiye’nin en muteber insanı olarak ilan edecekti. Zindaşti de bunlardan birisidir.