DHA’nın haberine göre; Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Özkan, “Katarakt, gözümüzün içerisinde görmemizi sağlayan gözün doğal merceğinin zamanla yapısının bozulmasıdır. Her yaşta ortaya çıkabilir. Bir bebek doğumsal olarak kataraktla doğabilir. Genel bilinenin aksine illaki yaşlılarda olacak diye bir şart yoktur” diyerek kataraktın belirtilerini ve uygulanan tedavi yöntemini anlattı.
Kataraktın gözlükle ya da ilaçla herhangi bir çözümü olmadığını ve her yaşta ortaya çıkabildiğini söyleyen Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Özkan şunları belirtti:
“Eskiden katarakt ameliyatları dikişli yöntemlerle yapılıyordu. Fakat son teknolojiyle artık lazerle katarakt ameliyatı yapıyoruz. Şu anda trifokal 3 odaklı mercekleri kullanıyoruz. Bu mercekler hastanın gözüne yerleştirildiğinde gözlük ihtiyacı da tamamen ortadan kalkmış olur. Günümüzde yaptığımız lazerli katarakt ameliyatlarında hem iyileşme süreci çok hızlı gerçekleşiyor hem de hastaların ağrısı oldukça az oluyor”
Katarakt, göz içerisinde görmeyi sağlayan doğal merceğin zamanla yapısının bozulmasıyla ortaya çıkan bir hastalıktır. En sık sebebi yaşlanmayla olup, herhangi bir sebeple gençlerde hatta yeni doğan bebeklerde de görülebilir. Günümüzde gelişen teknolojiyle birlikte yapılan lazerli katarakt ameliyatlarında saydamlığını kaybetmiş merceğin yerine yapay mercek konularak, görme duyusunun işlevi sağlıklı bir şekilde yerine getirilebiliyor.
“HER YAŞTA GÖRÜLEBİLEN BİR HASTALIK”
Kataraktın genellikle görme bozukluğuyla seyreden bir hastalık olduğunu ifade eden Dr. Özkan, “Katarakt hastalarda ağrıya, kızarıklığa ya da farklı semptomlara sebep olabilecek bir hastalık değildir, belli aşamaları vardır. Katarakt eğer çok gecikir ve çok ilerlerse gözümüzde farklı problemlere sebep olabilir. Göz tansiyonunu artırabilir ve gözün ön kısmında bazı reaksiyonlara sebep olabilir. Ancak katarakt çok ilerlemişse o zaman kızarıklık ve ağrı gibi şikayetlere sebep olabilir. Her yaşta görülebilen bir hastalıktır. Bir bebek annesinin karnından konjenital katarakt (doğumsal katarakt) olarak doğabilir. Anne karnında geçirilmiş bazı enfeksiyonlar ya da annenin geçirdiği bazı hastalıklar, annenin kullandığı bazı ilaçlar ve bunların yanı sıra genetik bazı malformasyonlar da bebeklerde katarakta sebep olabilir. Genellikle bize gelen hastalar daha çok gözlük numaralarındaki değişikliklerden şüphelenerek geliyor. Fakat bu hastaların görmesinin azalması daha çok katarakta bağlı oluyor. Eğer katarakta bağlı görme azalması varsa biz gözlük numarasını değiştirsek de hasta gözlükten fayda görmüyor. Hastada katarakta bağlı görmede bir azalma durumu varsa böyle bir durumda mutlaka ameliyat yapmak gerekiyor” diye konuştu.
“KATARAKTIN KENDİ İÇERİSİNDE FARKLI ÇEŞİTLERİ VAR”
Kataraktın bir travmaya bağlı olarak da gözde gelişebileceğini söyleyen Dr. Hakan Özkan, “Kullandığımız ilaçlara bağlı olarak gözümüzde katarakt gelişebilir. Ya da bazı sistemik hastalıklarla birlikte de yine katarakt gelişimi görülebilir. Fakat kataraktın en fazla gördüğümüz kısmı yaşa bağlı olan kısımdır. Bu senil katarakt olarak bilinir. Ve genellikle 60 yaşın üzerinde zamanla görmenin bozulmasıyla giden, sanki bir tül perdenin arkasından bakıyormuş gibi görmemize sebep olan bir durumdur. Kataraktın da kendi içerisinde farklı çeşitleri vardır. Bazı insanlarda katarakt çok hızlı ilerleyebilirken bazı insanlarda daha yavaş olarak da ilerleyebilir.” dedi.
“İYİLEŞME SÜRECİ ÇOK HIZLI”
Katarakt hastalarının görmelerinin azalması durumunda mutlaka en kısa zamanda bir göz doktoruna başvurmaları gerektiğini söyleyen Dr. Özkan, “Eğer katarakt çok kalınlaşırsa ameliyatı daha güç olur. Aynı zamanda komplikasyon riskleri artar ve iyileşme süresi uzar. Eskiden dikişli yöntemleri uyguladığımızda kataraktın mutlaka kalınlaşmasını bekliyorduk fakat günümüzdeki modern teknolojiyle lazer tedavisini uyguladığımız hastalarda kataraktın çokta kalınlaşmasını beklemiyoruz. Katarakt hastalarının ameliyattan korkacak çok fazla bir şeyi yok. Modern teknoloji ile ameliyattaki başarı oranı çok yüksek. Eskiden dikişli yöntemleri uyguladığımızda hem iyileşme süreci çok uzun oluyordu hem de hastaların ağrısı ameliyat sonrası daha fazla oluyordu. Fakat günümüzde yaptığımız lazerli katarakt ameliyatlarında hem iyileşme süreci çok hızlı gerçekleşiyor hem de hastaların ağrısı oldukça az oluyor” dedi.
Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Özkan, doğal göz merceği ile tedavi sürecinde uygulanan yapay göz merceği hakkında şu bilgileri aktardı:
“Gözümüzün içerisindeki doğal mercek dışarıdan gelen görüntülerin gözün arkasına odaklanmasını sağlar. Bu doğal mercek normalde saydamdır ancak yaş ilerledikçe ya da farklı sebeplerden dolayı; kullanılan ilaçlar veya bir travmadan dolayı bu saydam yapısını kaybetmeye başlar ve matlaşır. Gözümüzün içerisindeki merceğin matlaşması; katarakt demektir. Bu merceğin matlaşması durumunda dışarıdan gelen görüntüler gözün arkasına ulaşamaz ve bir nevi arada engel oluşmuş olur. Biz bu kataraktı ameliyatla buradan alıyoruz, bunun yerine doğal merceğimizin eş değeri olan yapay bir merceği buraya yerleştiriyoruz. Bu yapay mercek dışarıdan gelen görüntülerin tekrar gözün arkasına odaklanmasını ve iyi görmemizi sağlıyor.”
“MERCEKLER TEKNOLOJİNİN İLERLEMESİYLE OLDUKÇA DEĞİŞTİ”
Katarakt tedavisinde temel olarak yapılan işlemin ameliyat olduğunu söyleyen Dr. Özkan, günümüzde uygulanan tedavi yöntemi ile ilgili şu bilgileri verdi:
“Kataraktın gözlükle ya da ilaçla herhangi bir çözümü yoktur. Eskiden katarakt ameliyatları dikişli yöntemlerle yapılıyordu. Fakat son teknoloji ile artık lazerle katarakt ameliyatı yapıyoruz. Ameliyat oldukça kısa süre devam ediyor ve genelde ameliyattan sonra hastalarımızı taburcu ediyoruz. Gözün içine kullanılan mercekler de teknolojinin ilerlemesiyle oldukça değişti. Şu anda trifokal 3 odaklı mercekleri kullanıyoruz. 3 odaklı mercek yakın, orta ve uzak odağı olan merceklerdir. Bu mercekler eğer hastanın gözü uygun ise hastanın gözüne yerleştirildiğinde gözlük ihtiyacı da tamamen ortadan kalkmış olur. Tek odaklı yani standart dediğimiz merceklerin kalitesi çok önemlidir. Çünkü bu mercekler gözün içerisine takıldıktan sonra ömür boyu gözün içerisinde yer alır. Ve adeta vücudumuzun, gözümüzün bir parçası haline gelir.”