Karslıoğlu'nun Dramı...
Adalette dikiş tutmuyor. Her gün ayrı bir yırtık... Öbür gün farklı sökükler. Lafa gelince "geç gelen adalet; adalet değildir" denir . Yüksek yargının kararları hiçe sayılıyor. Devletin kılcal damarlarına sızma olayını dün FETÖ gerçekleştirirken bu gün farklı cemaat ve gruplar aynı yöntemi kullanıyor. Devlet erkini artık "tek adam rejimi" ile elinde bulunduran AKP hükümeti 15 Temmuz darbe girişiminden ders almamış olmalı ki sadece seyrediyor. Her şeyin kontrol altında olduğunu sanıyor. Kazın ayağı hiç de AKP kurmaylarının hesabına uymuyor. Tel tel dökülüyor adalet mekanizması. Sadece AKP'ye yakın çevrelerin başvuruları değerlendiriliyor. "FETÖ Borsası" olarak bilinen serveti olanların tahliye edilmesi, dahası kayyumlardan malların iadesine kadar her gün yeni ve bol paralı rezaletler yaşanıyor.
Bu gün size eski ama ibret verici bir öyküyü yazacağım.
Türkiyemizin korkunç milatlarından birisi de şüphesiz 12 Eylül 2011 referandumudur. "Ölüler bile mezardan çıkıp evet oyu versin" diyen Pensilvanya'daki meczup sayesinde FETÖ; HSYK, TSK, Emniyet gibi hayati kurumlara çöreklendi. Ülkemizin en önemli istihbarat birimi olan GES (Gizli Elektronik Servis) Türk Ordusundan alınıp MİT'e teslim edildi. MİT'e sızan FETÖ'nün tetikçileri GES'te çöreklenip, terörle mücadele dahil birçok hayati konuda ihanete vardırdılar işi. GES'te her personel vazife yapamaz. 40 ayrı süzgeçten geçer. Özel eğitimlidir. Bunlardan biriside Yarbay Tamer Karslıoğlu idi. Taner'i tanırım. Mesleğine aşk derecesinde bağlıdır. Yüzlerce takdir ve hizmet beraatı vardır. Tamer'i 25 Ekim 2010'da "İstanbul Casusluk Davası"ndan göz altına aldılar. O rezil davadaki tek tutuklu karacı subaydı. Derdini anlatması çok zaman aldı. Geri döndüğünde şimdi darbecilerin beyin takımından olan Personel Başkanı İsak Ceylan tarafından GES'ten Lojistik Komutanlığına sürüldü. 2012'de Tamer'i FETÖ'cüler TSK'dan ihraç etti. Karslıoğlu kararının altında imzası bulunanların tamamı şimdi ya hapiste ya da firar. Yargıtay 9 ncu Ceza Dairesi Karslıoğlu'nu ihraç edenlerle ilgili soruşturma açmıştı. Geriye sadece AYM (Anayasa Mahkemesi) kalmıştı. Yılmadı Tamer oraya da başvurdu. Yıllarca başvurmadığı yer kalmadı. Adına bürokrasi mi, yoksa uyuyan FETÖ hücrelerinin engellemesi mi ne dersek diyelim Devletin resmi kurumlarının uyanmaya niyeti yoktu. Yıllarca savsakladılar. Tamer 15 Temmuz'dan 6 ay önce 2 Şubat 2016'da "TSK da paralel çözülmedi" başlıklı röportajında durumun vehametini haykırdı ancak yine kulak veren olmadı.
Derken AYM, Karslıoğlu'nun dramını inceledi 6 Eylül 2017'de, TSK'dan haksız yere FETÖ'cülerin kumpası ile atıldığını tesbit ederek, dosyayı işleme alması için BİM'e (Bölge İdare Mahkemesi)ne gönderdi. BİM'in normal koşullarda AYM kararını bir kaç ay içinde uygulamaya koyması gerekirken aradan 14 ay geçti. Çıt yok işin ilginç yanı BİM bu dosya için tarih sıra numarası bile vermedi.
Tamer bu konuda yalnız değil. FETÖ'nün ilk kumpaslarından "Atabeyler Davası" sanığı pilot Yüzbaşı Murat Eren de beraat etmesine rağmen, üstelik acil pilot ihtiyacına karşın göreve dönemeyenlerin arasında rekor süre bekleyenlerden.
Tamer Karslıoğlu'na Tanrı olağanüstü bir sabır vermiş. Yıllardır umudunu yitirmiyor. Her fırsatda devletin çeşitli kurumlarına dilekçe ile baş vurup, FETÖ'nün uykudaki hücrelerine dikkat çekiyor. Etkili ve yetkili şahıslara mektuplar yazıyor.
Başta Murat Eren ve Tamer Karslıoğlu olmak üzere bu konuda yüzlerce mağdur olduğunu Cumhurbaşkanlığı, MSB ve Genelkurmay'da biliyor.
Karslıoğlu'nun her kesin kulağına küpe olması gereken son sözü yürek sızlatır.
"Son sözüm şudur: Uyanın! FETÖ ile mücadelede başarı sağlanamadığı takdirde tüm ülke yok olacak! Bu savaş ancak, ülkedeki her bir kurum, her bir fert tarafından siyaset üstü bir varoluş mücadelesi olarak benimsenir ve birlik olunursa kazanılabilecektir. Bu savaşın en büyük silahı akıldır, hukuktur, adalettir, her şeye rağmen birliktir. Biz güçlü ülkelerin güçlü adalet yapısı oluşturduğunu sanıyor alabiliriz, ancak dikkatle incelenirse durum tam tersidir. Adalet dünyadaki en büyük güç, ancak zaman ise en acımasız öğretmendir."
Bu örnekler kamuoyuna yansıyan. Sahi en acımasız öğretmen uyuyor mu?