"Karşıt görüşlü" terör şehitleri!

Ege Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıfta okurken, üniversite kampüsünde PKK yanlısı grubun saldırısına uğrayarak hunharca katledilen Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nun katillerinin yargılandığı dava sona erdi. Sanıklardan Nurullah Semo, Fırat'ın katlinden ağırlaştırılmış müebbete çarptırılmakla kalmadı ayrıca TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYELİĞİNDEN DE 15 YIL HAPİS CEZASINA ÇARPTIRILDI.

Cinayetin ardından sanıklardan birinin KCK İSTANBUL SORUMLUSU olduğu ortaya çıkmış ve savcı yargılanan diğer sanıklardan bazılarının da yaralama dışında ÖRGÜT ADINA SUÇ İŞLEMEK ve ÖRGÜT ÜYELİĞİNDEN DE CEZALANDIRILMALARINI istemişti.

***

Adetim olmamasına rağmen, bugün yazının bazı bölümlerini büyük harflerle yazmayı tercih etmemin bir sebebi var:

Önceki gün akşam saatlerinde kararın ilanından sonra başta devletin resmi haber ajansı olmak üzere olayı bir kere daha "öğrenci kavgası" yahut "karşıt görüşlü öğrenci kavgası" diye anan basın yayın kurumları belki bir kere daha okur ve anlarlar:

20 Şubat 2015 günü Ege Üniversitesi kampüsünde olan şey "ÖĞRENCİ KAVGASI" DEĞİLDİ, FIRAT YILMAZ ÇAKIROĞLU "KARŞIT GÖRÜŞÜNDEN ÖTÜRÜ" ÇIKAN TARTIŞMADA KATLEDİLMEDİ.

Hayata başka bakan bir grup öğrenci, kampüste fikri bir tartışma yapıyor değildi. Marx'ı, Engels'i, Atsız'ı, Gökalp'i, Akçura'yı, Denizleri yahut Yusufları, Mustafaları irdeliyor ve kendi görüşlerinin haklılığını ispata çalışıyor değillerdi.

20 Şubat 2015 günü Ege Üniversitesi'nde olan şey bir PKK SALDIRISIYDI!

PKK'lı olduğu artık mahkeme kararıyla da sabit olan militan, gencecik bir Türk Milliyetçisini katletti!

PKK'lı olduğu artık mahkeme kararıyla da sabit olan o militan ve yandaşlarının amacı eğitim almak değildi, daha önce onlarca kere basına yansıdığı halde görmezden gelinen kampüs fotoğraflarıyla belgelendiği üzere EGE ÜNİVERSİTESİ PKK TARAFINDAN ADETA İŞGAL EDİLMİŞTİ.

SİZ, GÜNEYDOĞU'DA BİR KARAKOL BASKININDA, OPERASYONDA, HAİN TUZAKTA ŞEHİT OLAN ASKER VE POLİSLERİMİZİ "KARŞIT GÖRÜŞLÜ GRUPLAR ARASINDA ÇIKAN ÇATIŞMADA ÖLÜDÜRÜLDÜLER" DİYE Mİ DUYURUYORSUNUZ Kİ, "KARŞIT"LIĞA LAYIK GÖRÜYORSUNUZ FIRAT GİBİ VATANPERVER BİR GENCİ?

Yüzü olan, vicdanı olan, içinde azıcık bir adalet duygusu olan utanır bu yaptığından!

***

Son bir not:

Değil müebbet idam olsa da o katile idam verseler ve hatta cezasını infaz etseler dahi Ege Üniversitesi'nin PKK'lı teröristlerin ellerini kollarını sallaya sallaya cirit atabildiği, öğrencileri tehdit edebildiği, amfileri istedikleri gibi açıp kapatabildikleri, bu milletin evlatlarını katledebildiği bir "özerk bölge"ye dönüşmesinde ihmali, katkısı, desteği, gafleti, ihaneti olan kim varsa hepsi ödemeleri gereken bedeli ödemeden bitmiş sayılmaz bu dava! Kimse yalandan "adalet"i almasın ağzına!

***

Kandırılanlarla devam

----------

Elde ganimet gibi malzeme var:

"Tuğrul Türkeş'in Bakanlar Kurulu dışında kalması MHP ile ilişkilere zarar verir mi"yi tartışan zırcahil Ankara gazetecilerinden, 16 Nisan'dan sonra ilk değişiklikte bakanlığı cepte gören, AKP'liden çok AKP'li kesilen kimi MHP milletvekillerinin acıklı hallerine... Milletin iradesiyle inatlaşır gibi dağıtılan referandum madalyalarından, yeni çalışma bakanının çok değil 4 yıl önce attığı ve başta Cumhurbaşkanı olmak üzere bütün AKP kadrolarını hedef alan tivitlerine, "denge yapayım" derken ayağa sıkılan kurşunlara kadar uzun uzadıya değerlendirmek de mümkün tabii ama ben kestirmeden ne anladığımı yazmakla yetineyim Bakanlar Kurulu'nda kim gitmiş, kim kalmış diye baktığımda:

"Geçmişte Fethullah Gülen'e düzdükleri övgüler ve fahri avukatlık faaliyetleri dolayısıyla 'FETÖ ile mücadele' zemininde ilerleyen şu süreçte memleketi yönetiyor olmaları tepki çekiyor" diye gönderilen hiç kimse yok! Gönderilen olmadığı gibi yeni bakanların geçmişlerini de azıcık eşelediğinizde onların da "kandırılanlar" kontenjanından olduğu da görülüyor net biçimde.

***

Aynı afet belediyesi AKP'li olmayan bir şehirde yaşansaydı...

-------

Yağdı, bitti ve sanki buhar oldu önceki gün İstanbul'u vuran afet.

Zarara, ziyana, evlerini, arabalarını, ceplerindeki üç kuruş parayı, bağ-bahçelerini, emeklerini, geçmişlerini sele kaptıran insanlar yok gibi; ne bir ses, ne bir seda, ne bir haber var haklarında insaniyet namına...

***

Dünden kalan bir soru aslında, not düşmemiş olmayalım vicdanınıza:

Önceki günkü o korkunç manzara İstanbul değil de İzmir'de yaşanmış olsaydı, Adana'da, Mersin'de, Eskişehir'de, Hatay'da, Manisa'da, Tekirdağ, Edirne'de yaşanmış olsaydı; konu bu kadar kısa sürede ve mahalli idare muaf tutularak kapatılır mıydı?

Yazarın Diğer Yazıları