Karadeniz'de Türkiye'nin ikilemi
Türkiye, sürekli sorunlar yaşanan bir bölgededir. Bulunduğu coğrafya ve jeopolitik durumu itibarıyla, çevresindeki olaylardan oldukça fazla etkilenmektedir. Hak ve çıkarlarını korumak, güvenliğini ve bekasını sağlamak için, gelişen her yeni duruma göre sürekli değerlendirmeler yapması, uygun stratejiler üretmesi ve uygulaması gerekmektedir.
Türkiye, bir taraftan Suriye ve Irak cephesindeki mücadelesini, Doğu Akdeniz''deki hak ve çıkarlarını korumaya yönelik girişimlerini sürdürürken, diğer taraftan da Karadeniz''de yükselen tansiyondan ötürü zor tercihlerle karşı karşıyadır.
Karadeniz''de tansiyon...
Sorun temelde, ABD''nin yeni stratejisi olan, ağırlık merkezini Asya Pasifik bölgesine kaydırmasından ve bu kapsamda, Çin''i çevreleme, Rusya''yı sıkıştırarak kuşatma hedefinden kaynaklanmaktadır. ABD''nin bu stratejiye NATO''yu da ortak etmesi ve Rusya''nın Karadeniz üzerinden de sıkıştırma planı, Türkiye''yi rahatsız eden asıl sorundur.
ABD''nin sıkıştırma planında, Ukrayna''nın güney doğusunda Rusya yanlısı ayrılıkçılarla hükümet güçleri arasındaki çatışmalarda Ukrayna''yı destekleyerek Rusya''yı zora sokma düşüncesi de vardır. ABD''nin, bir kısım müttefikleriyle birlikte Karadeniz''de, uçuşlarını ve gemi faaliyetlerini artırması ve Rusya''nın, Ukrayna''nın bir bölümünü işgale kalkışmasının bedeli olacağını da ifade etmesi tansiyonu yükseltmiştir.
Bulgaristan ve Romanya''nın NATO''ya üye olması, Ukrayna ve Gürcistan''ın da Batı yanlısı politika izlemesi, Rusya''nın Karadeniz''deki etkinliğini kısıtlamış, kendisine manevra alanı yaratmak için Kırım''ı ilhak etmiştir. Ukrayna ve Gürcistan''ın NATO üyesi olma çalışmaları da tedirginliğini artırmıştır.
Rusya, Ukrayna ve Gürcistan''ın NATO''ya girmesini, kendisi için bir güvenlik sorunu görmekte ve kırmızı çizgisi olarak nitelendirmektedir. Bu nedenle Rusya''nın, ayrılıkçıları destekleyerek Ukrayna üzerindeki baskıyı sürdürmeye devam edeceği, ABD''nin de Ukrayna''yı korumaya yönelik tutumunu sürdüreceği, dolayısıyla tansiyonun kısa vadede düşmeyeceği değerlendirilmektedir.
Türkiye''nin ikilemi
Türkiye NATO üyesi olduğundan, NATO zemininde alınan kararlara uymak durumundadır. Nitekim Karadeniz''de yapılan, Ukrayna''nın ev sahibi olarak gösterildiği tatbikatta, 18 NATO üyesinin içinde yer almıştır. Tatbikata ittifak dışı ülkelerden konuk olarak katılanlar da olmuştur.
ABD; Karadeniz''de, Bulgaristan, Romanya, Ukrayna ve Gürcistan''la birlikte Türkiye''nin de katılımıyla, Rusya''ya karşı bir güç oluşturarak, sıkıştırma planı içinde yer almasını arzu etmektedir. Ancak böyle bir oluşum, Rusya''yla olan ilişkilerimize zarar verir, iş birliği alanlarımızı sekteye uğratır, Karadeniz''deki istikrarı bozar ve ülkemiz için büyük sorunlar yaratır. Onun için bundan kaçınmak gerekir.
Türkiye, Ukrayna ve Gürcistan''ın NATO üyeliğini desteklemektedir. Bir tarafta üyesi olduğu NATO ve desteklediği Ukrayna, diğer tarafta iyi ilişkilerini sürdürmek istediği Rusya arasında kalmıştır.
Türkiye bu ikilem içinde, üyesi olduğu NATO kararlarına iştirak etme yükümlülüğünü alçak profil göstererek yerine getirirken, Rusya''yla konu bazında yürüttüğü iyi ilişkilerini de muhafaza ederek çıkarları yönünde hareket etmek durumundadır.
Türkiye uygulayacağı politika ve diplomaside;
ABD''nin;
* Türkiye''ye NATO üyesi ve müttefik olmasına rağmen uyguladığı yaptırımları, F-35 programından haksız ve hukuksuz bir şekilde çıkarmasını,
* Yunanistan''ı ön plana çıkararak onu korumasını,
* Sözde Ermeni soykırımı ve Doğu Akdeniz''deki aleyhimizdeki tutumunu,
* Suriye''de terör örgütü SDG''yi desteklemesini göz ardı etmemelidir.
Rusya''nın;
* Kırım ve Ukrayna konusundaki hassasiyetini,
* Ukrayna''ya SİHA satmamız ve desteklememizden dolayı iki ülke arasındaki arabuluculuk teklifimize uzak durduğunu,
* Montrö''nün tavizsiz uygulanmasının Rusya''nın da çıkarına olduğunu,
* Suriye''nin siyasi birlik içinde toprak bütünlüğünün korunmasının ortak politikamız olduğunu,
* KKTC''yi tanımasının, Kıbrıs''ın tamamının AB üyesi ve NATO üyesi olmasını önleyeceğini ve bunun kendi çıkarına da olacağını dikkate alarak değerlendirmeli ve hatırlatmalıdır.
Türkiye bu ikilemi, çok ince ve usta bir diplomasiyle yürütmek ve yönetmek mecburiyetindedir.