Doğu Karadeniz’de, küresel ısınmanın neden olduğu yağış düzenindeki değişiklikler, mevsim normallerini aşan sıcaklıklar, kuraklık ve anız yakma gibi faktörler, orman yangınlarının artmasına sebep olmaktadır.
İklim değişikliği ile birlikte, Karadeniz’de doğal afetlerin, özellikle taşkın, sel ve heyelanların sayısında bir artış görülmektedir. Ormansızlaşmanın azaltılması gerektiği kadar, orman tahribatı da ciddi bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yangınlar, fırtınalar, seller ve bilinçsiz tarım faaliyetleri, kontrolsüz ağaç kesimi ve yapılaşma nedeniyle ormanlık alanların yok edilmesi, bölgede heyelan ve toprak hareketlerine yol açmaktadır.
Bölgenin zorlu coğrafyasında, tarım arazilerine köklü ağaçların dikilmesi ve orman bitki örtüsünü bozacak faaliyetlerden kaçınılması gerektiğini belirten uzmanlar, bu konuda uyarılarda bulunmaktadır.
ORMANSIZLAŞMANIN 4 TEMEL SORUNU
KTÜ Heyelan Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi ve Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Havza Amenajmanı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Turgay Dindaroğlu, ormansızlaşmanın bölgedeki afet riskini artırdığını belirtti.
“Karadeniz Bölgesi’nde bugün ve gelecekte sorun oluşturacak dört ana mesele var” diyerek, sel ve taşkınlar, kütle hareketleri (heyelanlar), yanlış arazi kullanımı ve ormansızlaşma, ve erozyonu ‘mahşerin dört atlısı’ olarak nitelendirmiştir.
Heyelanlar, ana kayadaki potansiyel enerjinin kinetik enerjiye dönüşmesiyle başlar ve Karadeniz Bölgesi’nde heyelanları etkileyen en önemli faktör, yamaç stabilitesinin azalmasıdır.
Plansız yapılaşma, yol ve sanat yapıları, yamaç topuklarındaki toprakların boşaltılması gibi nedenlerle bu durum daha da kötüleşmektedir.
‘ORMANLARI MUHAFAZA EDEREK TARIMI SÜRDÜRMELİYİZ’
Prof. Dr. Dindaroğlu, ormanların tarım alanlarına dönüştürülmesinin önlenmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi:
"Bir başka doğal felaket sebebi, bitki örtüsünün insan eliyle değiştirilmesidir. Özellikle Karadeniz bölgesinde, geçtiğimiz 50-60 yıl içinde kızılağaçlar yerinden çıkarılmış ve çay tarımı için çay bitkileri ekilmiştir. Bu durum ilk bakışta faydalı gibi görünse de, eğimli arazilerde ormanların yok edilmesi, heyelan riskini artırır.
Ormanlarımızın kök sistemleri, toprağın tutulmasında ve suyun düzenlenmesinde hayati rol oynar. Bu yüzden, güvenli ve verimli bir tarım için ormanlarımız vazgeçilmezdir. Yüksek eğimli arazilerde orman örtüsü, toprağın yerinde kalmasını sağlar.
Orman ağaçlarını kesip yerine tarım bitkisi eklediğimizde, kök sistemi ve bitkinin yapısı değişir. Bu da toprağın stabilitesini ve yamaçların güvenliğini tehlikeye atar.
Toprağın tutulması, ne çay bitkisi ne de başka bir tarım ürünü tarafından sağlanamaz. Bu nedenle, doğal ekosistemlerimizi korumak zorundayız. Karadeniz’de ormanları yok ederek değil, koruyarak tarım yapmalıyız."
‘ORMANLAR, EKOLOJİK GÜVENLİĞİMİZİN TEMİNATIDIR’
Prof. Dr. Dindaroğlu, iklim değişikliğinin yol açtığı yağış düzensizliklerinin sel ve heyelan riskini artırdığını ve bu nedenle ormanlardaki drenaj sistemlerinin korunması gerektiğini vurguladı:
"Orman ekosistemlerimize müdahale etmemeli ve onları azaltmamalıyız. Ormanlar, tarımımızın, meralarımızın, yaşam alanlarımızın ve iklimimizin korunmasını sağlayan ekosistemlerdir.
Ormanlarımız, ekolojik güvenliğimizin teminatıdır. Bu ekosistemleri koruyarak, yerleşim alanlarında güvenle yaşayabilir ve tarım yapabiliriz. Ayrıca, tarım alanlarında drenaj sistemleri kurarak ve bunların bakımını yaparak, ani yağışlarda suyun tahliyesini sağlayabilir ve heyelan riskini azaltabiliriz.
Yağış miktarının yüksek olduğu ve iklim değişikliği ile yağış düzenindeki anomalilerin yaşandığı bölgemizde, drenaj sistemleri yetersiz kaldığında veya bu sistemleri engelleyecek yapılar inşa edildiğinde, heyelan riski artar."