"Karabağ'a bir gecede gireriz ama..."
"Azerbaycan Millî Tiyatrosu"nun ilk ve halen "aşılamamış" abide isimlerinden Cihangir Zeynalov'un 150. doğum günü vesilesiyle düzenlenen anma törenleri için Bakü'ye giderken niyetimiz "son dakika" depremleri, gerilimleri, felaketlerinden yorgun düşen bünyemizi "aşırı dozda sanat"la tedavi etmekti.
Kahrolsun küresel sistemin kelebek etkisi;
Önce "devalüasyon" ardından "Ermenistan'ın savaş ilanı", yine "ekonomik ve siyasal krizler"in göbeğinde bulduk kendimizi!
***
Dünya ekonomik sisteminin, "devleri"ni korumak üzere devreye soktuğu "kontrollü/üretilmiş kriz" akabinde petrol fiyatlarının düşmesi birçok petrol zengini ülke gibi Azerbaycan'ı da etkileyince ülkede devalüasyona gidildi. Manat, Euro ve dolar karşısında yüzde 47 oranında değer kaybetti. Yani biz ayak bastığımızda ülke bir gün öncesine göre en kaba-klişe anlatımıyla yarı yarıya fakirleşmiş haldeydi. Ve buna rağmen ülkede, en azından Bakü'de infialden ziyade "soğukkanlılık" hâkimdi.
Akıbetimizin anlık öfke patlamalarıyla belirlenmesine alışık olunca tabii "mantık" ve "realizm"in bu denli baskın olması ilginç geldi(!)
İnsanlar elbette endişeli ama başlarına gelenlerin, iç politikadan bağımsız olarak "Rusya'nın etrafı"nı oluşturmanın, bir manada jeopolitiğin bedeli olduğuna dair bir kanaat hâkim burada. "Ormana girebilmek için önce yolları temizlemek gerekir, Rusya'yı sıkıştırmaya çalışıyorlar ama olan bize oluyor" diyorlar.
Türkiye'nin Rusya ile yaşadığı kriz için "hiç gerek yoktu" diyenlerin sayısı "oh, oh iyi oldu" diyenlerden çok daha fazla Azerbaycan'da, buna rağmen "beşikten mezara kardeşlik" duygusuyla -Rusya'yla olan çok ciddi ticari ilişkilerine rağmen- Türkiye'yi yalnız bırakmamak gerektiğini, başta doğal gaz ve petrol satışı olmak üzere "elden gelenin" yapılması gerektiğine inanıyorlar. Misal, yaşadıkları ekonomik krize rağmen Türkiye'deki yatırımlarını durdurmamak için "direniyorlar".
***
Azerbaycan'da tanık olduğumuz diğer gelişme Ermenistan Savunma Bakanlığı Sözcüsü Artsrun Hovhannisyan'ın "Bugün bir savaşın içindeyiz. Savaş kelimesini kullanmak zorundayız çünkü ortada ateşkes kalmadı... " çıkışı.
Açıkçası bu sözler burada öyle aman aman bir etki yaratmışa benzemiyor. Çünkü, "kağıt üzerinde olsa da fiilen bir ateşkes yok zaten ortada. Basına çok yansımasa da hemen her gün bir "ihlal", "çatışma" hali yaşanıyor sınırda..."
"Ermenistan-Rusya ittifakı" meselesine gelince...
"Ermenistan" diye bağımsız bir devlet yok; "Rusya'nın peyki"nden başka bir şey değil zaten Erivan gerçekte.
Yıllardır, çeşitli vesilelerle birçok Azerbaycanlı yöneticinin demecinde de yer alan "Karabağ'a bir gecede gireriz..." cümlesini defalarca duyduk şu birkaç gün içinde Bakü'de.
"Ama..."
Azerbaycan her ne kadar güçlü bir ordu ve iradeye sahip olsa da tek başına; Ermenistan değil, bütün dünya karşısında Karabağ konusunda...
Rusya'nın Azerbaycan'a sattığı silahların aynını ve bedavaya Ermenistan'a da vermesi orada bir "paralel ordu" oluşturması bir yana Karabağ'daki 7 rayonu Ermenistan işgal ordusundan temizleyip de Şuşa ve Hankendi'nin bulunduğu alana dayandığında başka bir tehlike bekliyor Azerbaycan'ı orada....
Bir yönüyle Türkiye'nin de "kıssadan hisse" çıkarabileceği bir tehlike...
Dilerseniz bugünlük burada bitirelim ve yol halinde değil de bilgisayarımızın başına geçince, yarın devam edelim meselenin "bam teli"ne...