Kapitalizmle mücadele Atatürk’ün hayatına mal olmuştu!

Yeryüzünde “Biri yer, yüz bini yutkunur” bir ekonomik düzen var.
Gazetelerde okumuşsunuzdur, Uluslararası Para Fonu 2011 yılı sonu için gerçekleştirdiği tahminler ile Türkiye İstatistik Kurumu verileri 2012 hesaplamalarına göre 328 milyon civarında nüfusu olan euro Bölgesi’ni oluşturan ülkelerin toplam kamu borçları 8 trilyon 363 milyar 404 milyon euroyu bulmuş durumda.
Avro sisteminin dışında olan İngiltere’nin dış borcu ise 10 trilyon 250 milyar dolar.
Vikipedi verilerine göre 2010 yılı ilk çeyreği itibarıyla ülkelerin dolar cinsinden dış borç stoku ise şöyle:


- ABD: 13 trilyon 917 milyar dolar
- İngiltere: 9 trilyon 123 milyar dolar
- Fransa: 5 trilyon 123 milyar dolar
- Almanya: 4 trilyon 969 milyar dolar
- İtalya: 2 trilyon 456 milyar dolar
- Hollanda: 2 trilyon 439 milyar dolar
- İspanya: 2 trilyon 409 milyar dolar
- İrlanda: 2 trilyon 250 milyar dolar
- Japonya: 2 trilyon 38 milyar dolar
- Belçika: 1 trilyon 252 milyar dolar
- İsviçre: 1 trilyon 191 milyar dolar
- Avustralya: 1 trilyon 37 milyar dolar
- Kanada: 1 trilyon 15 milyar dolar
- İsveç: 893 milyar dolar dolar
- Avusturya: 809 milyar dolar
- Hong Kong: 678 milyar dolar
- Danimarka: 607 milyar dolar
- Norveç: 558 milyar dolar
- Yunanistan: 557 milyar
- Portekiz: 537 milyar dolar
- Rusya: 469 milyar dolar
- Güney Kore: 409 milyar dolar
- Finlandiya: 383 milyar dolar
- Brezilya: 293 milyar dolar
- Türkiye: 291 milyar dolar
- Polonya: 276 milyar dolar
- Hindistan: 261 milyar dolar
- Macaristan: 224 milyar dolar
- Meksika: 205 milyar dolar
- Endonezya: 180 milyar dolar
- Arjantin: 118 milyar dolar
- Güney Afrika: 81 milyar dolar
- İran: 23 milyar dolar


Hani herkes ekonomisi büyüyen Çin’e güveniyor ya, sakın ola ki kimse güvenmesin. Çinin yalnızca yerel yönetimlerinin borcu 1 trilyon 200 milyar avro civarında. En zengin Avrupa ülkelerinin insanları harcama yapamaz hale geldi. Keza, Amerikan halkı da öyle. Kimse yarınından emin değil. Herkes işini aşını kaybediyor. AB’nin lokomotifi Almanya Başbakanı Merkel, “Durumumuz İkinci Dünya Savaşı’ndakinden de kötü” diyorsa, varın hali pür melallerini siz tahmin edin.
Hani Batı’da demokrasi vardı? Madem demokrasi var, öyleyse niye Yunanistan’a “teknokrat” bir başbakan, İtalya’ya yine “teknokrat” bir başbakan atandı?
“Teknokrat başbakan” demek ne demek? Ne demek olacak halkın seçtiği değil, kapitalist sistemin atadığı başbakan demek. Kemal Derviş gibi yani. Bu adamlar “Biri yer, yüz bini yutkunur” uluslararası sistem adına ülkelerin kaynaklarını sistemin sahiplerine transfer etme adamlarıdır. ABD’ye gider ve aldığı talimatı yönettiği ülkeye verir: “15 günde 15 yasa, tamam mı!” Buradakiler de, köşeye sıkıştıklarından, “Başüstüne” derler. Milli iradenin tecelligâhı meclis böylece milli iradeyi uluslararası sistemin emrine vermiş olur.
Görüyorsunuz.
Bütün ülkeler borçlu.
O ülkelerde yaşayan insanlar borçlu.
Peki kim alacaklı?
Onu ancak o sistemin adamları olan “teknokrat başbakanlar” bilir. Hem de isim isim... Türkiye aynı yılanın deliğinden defalarca ısırıldı, tıpkı bütün ülkeler gibi. Yine ısırılacak, yine kan, fabrika, toprak ve kalan servetler, madenler kaybedilecek.
Bu sistemde bağımsızlık yoktur. Zaten sistemin propagandistleri de “karşılıklı bağımlılık” diye yuttururlar bütün bu komediyi. Gerçekten de karşılıklı bir bağımlılık vardır. Biri kan emer, diğeri kan verir. Ve gerçekten ortaktırlar. Tıpkı baş tarafı milli devletlerde, süt tarafı milli devletleri sömüren meçhul ellerde. Sen beslersin, onlar sağar. Otun mu tükendi, kredi ile sana ot satarlar, inek ikimizin derler, hem ota borçlanırsın, hem sütü verirsin.
Birisi gelir, şu ineği keselim, etini bölüşelim der.
Ama onu kimse dinlemez.
Rahmetli Atatürk bu işi biraz başarmıştı ama bunu ona hayatı ile ödettiler...

Yazarın Diğer Yazıları