Kaotik, karmaşık ve vahim
IŞİD’in Irak/Suriye ekseninde yarattığı anafor ve kaos, ABD ve müttefiklerini harekete geçirmiş bulunmaktadır. IŞİD’e karşı atılacak adımları ve izlenecek stratejileri belirlemek üzere toplantı ve görüşmeler bütün hızıyla devam etmektedir. Görüşme ve tartışmaların odağında Türkiye var.
Türkiye’nin hareket alanını sınırlandıran kendine özgü şartları var. Bunlar; IŞİD’in elindeki 49 rehine, IŞİD terörünün Türkiye’ye ihraç edilme ihtimali, bölgedeki Şii-Sünni dengesinin iyice bozulacak olması, PYD ve PKK terör örgütünün silahlandırılarak daha da güçlendirilmesi.
Bu şartlar altında gerçekleşen Galler’deki NATO zirvesinde Barack Obama ile Tayyip Erdoğan, IŞİD konusunu görüşmüşlerdi. Bu görüşmede Obama’nın Erdoğan’a, “Orta Doğu’daki politik çizginizi NATO ve ABD eksenine çekmenizi bekliyoruz” dediği ifade edilmişti.
Galler’deki NATO zirvesinde ABD ve Türk diplomatları IŞİD’e yönelik operasyonu bütün yönleriyle tartışmışlardır. Ankara, IŞİD’e karşı oluşacak sıcak operasyon ekibinin içinde yer almak istemedi. Onun yerine Türkmenler için kamp kurmayı, istihbarat ve ikmal desteği vermeyi önerdi.
ABD’li diplomatlar ise IŞİD’in Musul ve Telafer saldırısı sırasında kaçan yüz binlerce Türkmen için Duhok ve Zaho’da talep ettikleri kampın Ankara tarafından reddedildiğini hatırlattı. “Şimdi kamp kursanız da kalacak Türkmen bulamazsınız” cevabını vermişlerdir.
İngiltere Başbakanı Cameron ise Erdoğan ile görüşme sonrasında “Türkiye, sınırındaki güvenliği daha da artırmak için bugüne kadar birçok adım attı ve bizimle askeri, istihbarat ve güvenlik konularında iş birliği yapmak istiyor” dedi.
NATO zirvesinin hemen ardından ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel, Ankara’ya geldi ve “Türkiye’nin yapacaklarının bir sınırı olsa da bölgesel koalisyonda rol oynayacaktır” dedi.
Bu bağlamda Cidde’de ABD, 10 Arap ülkesi ve Türkiye “terörle mücadele toplantısı” adı altında bir araya geldiler. Zirve sonrası bütün Arap ülkeleri ABD’ye IŞİD’le mücadelede desteğini açıkladı. Türkiye ise bildiriye imza koymayarak, IŞİD ile mücadelede farklı ve özgün bir tutum takınacağını belirtmiş oldu.
Bu arada Atlantic Council’deki konferansta konuşan ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Ricciardone, Suriye’de devam eden iç savaşta desteklenecek ve desteklenmeyecek muhalif grupların belirlenmesi sürecinde Türkiye ile fikir ayrılığına düştüklerini açıkladı. Ricciardone, Ankara ile Washington arasındaki görüş farklılığına El Kaide’nin Suriye’deki kolu El Nusra Cephesi ve radikal bir grup olarak görülen Ahrar el-Şam’ı örnek gösterdi. Ricciardone, bütün uyarılarına rağmen Türkiye’nin terör örgütü El Kaide’nin Suriye kolu El Nusra’ya destek verdiğini söyledi.
Cidde toplantısının arkasından ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, IŞİD gündemiyle Türkiye’ye geldi.
Türkiye tarafının, John Kerry ile görüşmeler sonrası yaptığı açıklamalarda “IŞİD gibi örgütlerin bombalanarak yok edilemeyeceğini, bu grupları ortaya çıkaran esas nedenin yok etmek gerektiği” konusuna ağırlık verildiği anlaşılıyor.
ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel’in hemen ardından ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin Türkiye’ye gelmesinin Türkiye’den IŞİD’e yönelik olarak yapılacak operasyonlarda ciddi taleplerin olduğu anlamına gelmektedir.
John Kerry, Ankara’daki temasları konusunda yaptığı açıklamada, IŞİD planında Türkiye’ye düşen rolün daha sonra netleşeceğini ve ABD-Türkiye’nin bölgesel konularda ortak mücadele edeceğini söyledi. Kerry, “Hangi ülkenin bu koalisyonda ne yapacağını söylemek erken” dedi.
Kapıdaki tehdit IŞİD için içerideki terör örgütü PKK/PYD, ABD tarafından silahlandırılarak kullanılacaktır. Bu durum Türkiye için çok büyük bir tehlike demektir.
Türkiye, ABD’nin vereceği silahların PKK terör örgütünün eline geçmesini istemiyor. Buna karşın ABD’nin Savunma Bakanı, ’Türk yetkililer bana PKK’nın IŞİD’den daha tehlikeli olduğunu söylemediler’diyor. Her şey bir yana durumun ne kadar kaotik, vahim ve tehlikeli olduğunu diplomatik söylemler anlatıyor!