KANLI TERÖRLE YÜZLEŞME 6 (12 Temmuz 2010)

KANLI TERÖRLE YÜZLEŞME 6 (12 Temmuz 2010)

KANLI TERÖRLE YÜZLEŞME 6

Macit SOYDAN
Fatih ERBOZ
Önsel ÜNAL
Sümeyra YILMAZ


Terörle mücadelenin çok boyutlu olduğunu belirten Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi ve Stratejist Dr. Nurullah Aydın, terörle mücadele edebilmek için tarihsel süreç içerisinde terörün anlamının ne olduğuna bakmak gerektiğini ve yapılacak tarihsel boyutlu tanımın ardından yaklaşım belirlemek gerektiğini söyledi. Terörün finans kaynaklarının Avrupa’da olduğu gibi Türkiye’de de çok iyi araştırılması gerektiğini ifade eden Nurullah Aydın, tüm siyasi partilerin terörle mücadelede alınacak gerçekçi önlemleri ortaya koyması gerektiğini de belirtti. Türkiye’de yaşanan terörün Ortadoğu coğrafyasına yönelik siyasi projelerin uzantısı olduğu şeklinde bir saptama da yapan Aydın, Türkiye’nin bütün kuruluşlarının birlik ve bütünlük için proje üreterek ortak bir akıl etrafında çözüm önerileri hazırlamaları gerektiğini de ifade etti.

Türkiye, terör sorununu çözebilmek için nasıl bir yaklaşım belirlemelidir?
Terör kutuplar arası egemenlik için paravan ve taşeron örgütler şeklinde karşıt ülkelerde karışıklık meydana getirmek için dünya genelinde Amerika, Sovyetler birliği ve İngiltere’nin oluşturduğu yapılanmalardır. Terör örgütü diye tanımlananlar her ülkenin diğer ülkelere karşı suçladığı ama kendisinin kahramanlıkla tanımladığı bir olgu. Türkiye’deki terörün başlangıcı hep 84 yılına Eruh’a götürülür. Hayır! Osmanlı döneminde Taşnak Partisi terör faaliyetleri ile Ermeni milletini Türklere düşman ettiler. Hala bugün Türk-Ermeni düşmanlığı devam ediyor.

PKK, bu tarihsel yaklaşım üzerinden hareketle mi varlığını ortaya koydu?
1983’te ASALA’nın yerine PKK’nın kurulması kararı alınıyor ve yine Ankara’da oluşturulan PKK’nın ilk üst yönetim yapılanmasında hiç Kürt yoktur. PKK kurucuları arasında Kürt, Zaza, Kırmança yoktur, Ermeni vardır. Abdullah Öcalan’ın kendisi de bir Ermenidir. PKK’nın yapılanması eğitim, lojistik ve istihbarat yapılanması 1984’ten itibaren ABD, İngiltere ve İsrail desteklemesi şeklinde olmuştur. Günümüze geldiğimizde Irak’taki terör örgütü liderleri olan Barzani ve Talabani’nin oluşturduğu yapılanmaya karşı çekiç güç oluşturulurken, Türkiye çekiç gücün merkezi yapıldı. Kuzey Irak’ta Talabani Barzani örgüt yapılanması şekillendirilirken aynı şekilde Türkiye’ye yönelik de PKK örgütü desteklendi, eğitildi ve Türkiye’nin Kuzey Irak’a müdahalesini engellemek amacıyla şekillendirildi. Şu açıdan önemli bu; PKK’nın kullandığı mayınlar İtalyan mayınları. Örgütün eğitim merkezlerinin başında İtalya, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi geliyor. İstihbarat eğitiminin Mossad tarafından verildiği 5 bin Peşmerge içinde PKK, PEJAK ve Peşmergelerden oluşan Kuzey Irak, Suriye ve İran’da bulunan insanlar Amerika’nın istihbarat gerilla ve siyasi eğitim merkezi olan Guantamano adalarında eğitime götürüldü. Amerika, İngiltere ve İsrail Türkiye’ye yönelik PKK’yı, İran’a yönelik PJAK’ı Bağdat’a yönelik ise Peşmergeleri yapılandırdı.

Bu daha önceden tasarlanmış bir siyasi projenin ürünü mü?
Bu yapılandırmanın paralelinde 1990 yılında sınırların değiştirilmesi, sınırların yeniden çizilmesi projesi olan Büyük Ortadoğu coğrafyasında Kürdistan devleti kurma projesi, Ermenistan kurma projesi ile paralel olarak AKP döneminde açılım adı altında bunlar uygulamaya konuldu. Wilson prensiplerinde Kürdistan, Ermenistan bölgesel yapılanmaları haritaları daha sonra örgütsel bazda uygulamaya konuldu. Bu uygulamanın uygulanabilir hale gelmesinin yolu Kuzey Irak tampon bölgede bir Kürt devletinin kurulması ki bu fiilen Barzani eşkiyası ile gerçekleştirildi. Ama bugün Kuzey Irak’ta Amerikalıların 90 bin silahı kayboldu diye Batı basınında yer alan haberlere rağmen 90 bin ağır silahın Kandil’e PKK’ya, PJAK’a ABDliler tarafından götürüldüğü teslim edildiği, Türk kamuoyuna yansıtılmamaktadır. Eşref Bitlis’in Kuzey Irak ve Güneydoğu’ya yönelik kapsamlı operasyon yapma aşamasındayken uçağının düşürülüp katledilmesi ile Malatya’da Türk özel birliklerinin havada Casa uçağı ile infilak ettirilmesi olayı ile Kuzey Irak’ta keşif yapan Türk helikopterinin içinde bulunan albay ve birçok subayı düşürme olayı önemlidir. Özel kuvvetlere çuval giydirilmesi bir olaydır, ama helikopterin düşürülmesi diğer en önemli olaydır.


Proje olarak nitelendirdiğiniz bu olgunun mali kaynaklarını da incelemek gerekir mi?
Barzani şu anda önemli bir iş adamı olmuştur. Güneydoğu’nun ticaretinin önemli bir kısmını yaptığı iddia edilmektedir. İddialar doğruysa Barzani bölgede ekonomik güçtür. Bugün Halk Bankası ve Ziraat Bankası’nın Güneydoğu ve Kuzey Irak’ta yatırım yapan firmalara ne oranda kredi verdikleri araştırılmalıdır. Türkiye’nin her yerinde elektrik enerjisinin kullanımına ödenen paranın dörtte birine Kuzey Irak’a elektrik gönderilmektedir. Bu bazda bakılmadığı sürece PKK terör örgütünün faaliyetlerinin alt yapısı değerlendirilemez o halde terörün dört ayağı olan İstihbarat, Eleman, Yer ve Propaganda faaliyeti. Bunların hepsine bir bütün olarak bakılmalıdır. PKK holdingleşen bir şirket görüntüsündedir. PKK’nın para kaynakları ve para transferleri araştırılmalıdır. Oysa Avrupa’da bile PKK’nın mali kaynakları ile ilgili araştırma yapılmakta ve kaynaklara el konulmaktadır. Avrupa’da bile PKK terör örgütünün milis finansına yönelik operasyon yapılırken, Türkiye’de yapılmaması doğru bir yaklaşım değildir.


Mücadele için istihbarat çok önemli
Terörle mücadelede istihbaratın çok önemli olduğunu ifade eden Dr. Nurullah Aydın, “İstihbaratta iki boyut vardır. Birincisi teknolojik, diğeri insani boyut. Türkiye’deki bütün istihbarat dinleme araç ve gereçleri ABD, İngiltere ve İsrail’e göre düzenlenmiştir İran Suriye ve Irak’ta bir Kürdistan devlet kurma projesi söz konusu iken, bunun bütün eğitim ve altyapı hizmetlerini ABD, İngiltere ve İsrail yaparken yine bunlardan istihbarat bilgisi alarak PKK’ya karşı operasyon yapılacağını söylemek ne kadar doğru olur bilemiyorum. Bu çelişkinin de açıklığa kavuşturulması gerektiğini düşünüyorum. 1984 yılından itibaren askeri önlemlere rağmen PKK terörü mücadele ediyoruz. Türkiye’nin kendi teknolojisine dayalı silahlı kuvvetlerinin araç gereç yapılanması sağlanmalıdır. Sağlanmadığı sürece PKK ile Silahlı kuvvetlerin mücadele etmesi söz konusu olamaz” şeklinde konuştu.



Siyaset terörden besleniyor
Türkiye’de terörden beslenen bir siyaset anlayışı olduğunu kaydeden Aydın, “AKP Açılım ve din motifine dayalı ABD, İsrail ve İngiltere’nin kendisine sunduğu program çerçevesinde olaya yaklaşırken, muhalefet partileri siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik, askeri istihbarat yönünden ciddi bir çalışma yapmaksızın sınırlı tepkilerinin ötesinde çözüm ortaya koyamamaktadırlar. Şehitlerin kanı, feryadı, gözyaşı ile Türkiye’de iktidar ve iktidar nimetlerinden yararlanma politikası vardır. Bu hem AKP için hem muhalefet partisi mensupları için geçerlidir” dedi.

Maliye kapsamlı bir inceleme başlatmalı
Gazi Üniveritesi Öğretim Üyesi Dr. Nurullah Aydın, terörle mücadelede yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: “Bankaların kayıt dışı ticari faaliyetlerle ilgili sır hesap anlayışı yeniden gündeme taşınmalıdır. PKK’ya finans desteği sağlayan kişi, şirket veya kuruluşların banka hesaplarına yönelik Maliye Bakanlığı kapsamlı bir inceleme yapmalıdır. Muhalefet partilerinin ortaya koyduğu eleştiri temcit pilavı gibi aynı sözlerin tekrarı ötesine taşınmamaktadır. Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu, üniversiteler yoğun bir şekilde Türk milletinin birlik ve bütünlüğüne ilişkin bilimsel verileri bir bütünlük halinde ortaya koymalıdır. AB’nin yüzyıllar boyunca farklı halkların birbirine dil, din, ırk mezhep çatışmasıyla geçen yüzyıllarına rağmen oluşturdukları AB projesinin komisyonlarının Avrupa halklarının ortak kültür değerleriyle birleştirme projesi Türkiye’de de uygulanmalıdır. Farklı din ve mezheplerden ortaya gelen Amerikan halklar birliğinin bugün Amerikalılık ortak ülküsü ile şekillendirilmesine yönelik uygulama Türkiye’de de süratle yürütülmelidir. TBMM Türkiye’nin yapılanmasına ilişkin kültürel bütünlüğünü ve milli birlik projesini ’demokratik açılım’gibi safsatalarla değil ortak tarihi değerler ve ortak beklentileri AB örneklemesi esas alınarak gerçekleştirmelidir. Bunları gerçekleştirmek yerine demokratik açılım ihaneti Türkiye’nin Sevr ile özlenen ayrışmış federatif bir Anadolu yapılanmasının yolunu açmaktadır. Partiler dışında dernek ve vakıfların bu büyük Türkiye projesinde gönül beraberliği için herkesin sorumluluğunun gereğini yerine getirmesi gerekir.

---------------------------------------------------------------------------------------

Yasal Uyarı:
Yayınlanan dizi-röportaj yazısı/haberin tüm hakları Yeniçağ Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş'ye aittir. Kaynak gösterilse dahi dizi-röportaj yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan dizi-röportaj yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın