'Kanlı Arap Baharı'na rağmen!

Ortadoğu’da ne yazık ki hâlâ; “Kanlı Arap Baharı” yaşanırken, Birleşik Arap Emirlikleri’nin kuruluşunun 41. yılı kutlanıyor.
Gerçekten de, Arapların 7 ülkeden oluşturdukları bir bakıma Birleşmiş Devletleri “örnek” bir birlik ve uzlaşma ortaklığı sergiliyor.
Araplar çöle “sahra” diyorlar...
Emirlikler sahraya bir “vaha” gibi serpilmiş bulunuyor... Yani, tam 7 Emirlik...
Bütünü “Birleşik Arap Emirlikleri” oluşturuyor...
.... Ve 7 ülkeden 1 devlet...
Aslında, 7 şehir 7 ülke kimliğiyle, çölde bir federasyona dönüşüyor:
İşte, “Birleşik Arap Emirlikleri”...
Abu Dabi, Dubai, Acman, Füceyre, Resül-Hayme, Şerce ve Ummül-Kayveyn’de kuruluşun 41. yıldönümü, Arapların renkli ve gizemli gelenekleriyle taçlanıyor.
Öte yandan, İstanbul’da da BAE Başkonsolosu Al Shamisi, kuruluş yıldönümü dolaylısıyla resepsiyon veriyor. Arap yarım adası kıyılarında 16. yüzyılda başlayan Portekiz etkisi 17. yüzyılda yerini İngilizlere bırakıyordu. Arabistan içlerinden gelen Vahabileri işgalci olarak gören İngilizler, 1819- 1820’de limanlara karşı saldırıya geçiyordu.
Sonunda, “güya” korsanlığa son veren 1821 Genel Barış Antlaşması zorla kabul ettiriliyordu.
1853 yılında Denizlerde Kalıcı Ateşkes Antlaşması’nın imzalanması üzerine bölgeye “Ateşkes Kıyısı” adı veriliyordu.
İngilizler 1892 yılında Özel Ayrıcalık Antlaşması olarak bilinen bir paktın oluşmasını sağlayarak bölgenin dış politikasını denetim altına alıyordu.
“Ateşkes Kıyısı” 1873-1947 arasında İngiliz Doğu Hindistan Kumpanyası, sonraki yıllarda da İngiliz Dışişleri Bakanlığı tarafından yönetiliyordu.
1971 yılında İngilizlerin Basra Körfez’inden çekilmesi üzerine, emirlikler Birleşik Arap Emirlikleri adı altında bir federasyon oluşturuyordu.
Abu Dabi Emiri Şeyh Zayed’in vefatıyla başkanlığa getirilen Sheikh Khalifa bin Zaid Al Nahayan ve Başbakan olan Muhammed bin Rashid Al- Maktum, ülkeyi başarı ile idare ediyorlar.
Emirliklerin zenginliği, petrol ve doğal gazdan kaynaklanıyor.
Dubai’nin ticari fonksiyonu da eklenince, Birleşik Arap Emirlikleri’nin ekonomik durumu yıldızlaşıyor.
Gerçekten de, yıllardır federasyonun ekonomik ve sosyal ağırlığını çeken Dubai’de hummalı, fakat kuşkulu faaliyetler göze çarpıyor. Bu arada, petrol ve petro-kimya ticaretinde, sadece Japon ve Avrupalı firmaların kullanılmasından vazgeçilmesi uzmanlar tarafından tavsiye ediliyor.
Araştırmalara göre özellikle, Türkiye’nin petrol ve petro-kimya ticaretinde bir üs olarak kullanılması da gerekiyor.
Nitekim, konuyu BAE’nin önde gelen şahsiyetleri öğrenince, ilgi ile karşılanması, Türkiye’nin konumunun önemini açıkça gösteriyor.
Özellikle, Dubai yeniden şaşaalı günlere gelebilmenin odak noktası oluyor.

Yazarın Diğer Yazıları