Kan Yaddaşı
Azerbaycan ordusunun ilerleyişi elbette bizi sevindiriyor. İşgal edilmiş Türk kasaba ve köylerinin bir bir geri alınışı elbette hepimizde sonsuz sevinç duyguları uyandırıyor. Fakat bende uyanan bir başka duygu, bir başka seziş daha var: Türk'ün kan yaddaşı kıpırdadı.
Azerbaycan Türkleri "gan yaddaşı" diyorlar. Yaddaş bir nevi "hafıza" demek, "bellek" demek. Beni asıl sevindiren, Türk kanının hafızasının harekete geçmiş olmasıdır. En azından benim sezişim böyledir. Askerî harekât şöyle veya böyle sonuçlanabilir. İstediğimiz, arzu ettiğimiz kadar yeri alamamış olabiliriz. Hatta sahada kazandıklarımızın bir kısmını masada kaybedebiliriz. Ancak kıpırdamaya başlamış olan kan yaddaşı bunlardan çok daha önemlidir; çok daha kalıcıdır ve çok daha umut vericidir.
Nedir kıpırdamanın işaretleri? Türkiye'de… Halk ve gençler ve bütün kesimler Türklüğü âdeta yeniden hatırladı. Türkiye'de yaşayanlarla Azerbaycan'da yaşayanların aynı milletin mensupları olduğunu, hepsinin de adlarının Türk olduğunu herkes dile getirmeye başladı. Biz biriz, aynıyız, biz Azerbaycan'ız söylemleri gazetelerde, ekranlarda, her yerde yankılanıyor. Türkülerde, şarkılarda, mahnılarda, yazılarda, şiirlerde dile getiriliyor. Azerin, Türk sahnelerinin yıldızı oluyor; Ahmet Cevat'ın şiirini okuyor; "Türk'ün şanlı bayrağını Turan'a asacağız." diyerek insanları ayağa kaldırıyor.
Azerbaycan'da… Bizim adımız Türk, Türkiye'de yaşayanların adı da Türk, onlar bizim gardaşımız söylemleri her yerde. Biz biriz ve aynıyız; Türk'ün kolu bükülmez haykırışları sokaklarda, küçelerde, meydanlarda, her yerde.
Güney Azerbaycan'da… İran hükümetinin Ermenistan'a gönderdiği yardım tırlarının önü kesiliyor, bazı tırlar ateşe veriliyor. Tebriz ve Tahran meydanları Türklerle dolup taşıyor. "Bakü, Tebriz, Ankara / Selam olsun Turan'a!" uranları (sloganları) atmosferin ve uzayın görünmez zerreciklerini aşıp evlerimize giriyor.
Kıbrıs Türkleri, Irak Türkleri, Bulgaristan Türkleri, Gagavuz Yeri ses veriyor. Henüz yeterli olmasa da Özbekistan'dan, Kazakistan'dan sesler geliyor; kurumlardan, kuruluşlardan Azerbaycan'a destek bildirileri geliyor.
Bütün bunlar, unutulmuş gibi olan geçmişteki bağların hatırlanmasıdır. Geçmişteki bağlar, beraberlikler, beynin bir işlevi olan hafızada sis perdeleri altına itilmiş olabilir, hatta yok olabilir, fakat gan yaddaşında asla yok olmaz.
Ziya Gökalp'ın Turan şiirinde anlatmak istediği de buydu. Nabızlarımda vuran duygular ki târihin / Birer derin sesidir… Evet, beyinde, hafızada değil, tarihin unutulmuş zannedilen sesleri nabızlarda vurmaktadır. Nabız, kalbin damarlardaki atışıdır. Gökalp, kalbinin çarpıntılarını damarlarındaki atışta duymaktadır. Güzîde, şanlı, necip ırkımın uzak ve yakın / Bütün zaferlerini kalbimin tanîninde ,/ Nabızlarımda okur, anlar, eylerim tebcil. Asil Türk ırkının zaferleri beynimizde, belleğimizde değil, kalbimizin tınlamasında, çarpıntılarında duyulmakta ve anlaşılmaktadır. Gökalp, tarihimizin geçmiş zaferlerini kalbinin derinliklerinde duymakta, okumakta ve ululamakta, yüceltmektedir.
Nabızlarımda evet, çünkü ilm için müphem / Kalan Oğuz Hân'ı kalbim tanır tamâmiyle, / Damarlarımda yaşar şân ü ihtişâmiyle / Oğuz Han. İşte budur gönlümü eden mülhem: / Vatan ne Türkiye'dir Türklere, ne Türkistan / Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan!
Oğuz Han, Türk birliğini temsil eden destan kahramanıdır. Oğuz Han'ın bütün Türk Dünyası'nı birleştiren ve eski dünyanın her köşesine uzanan zaferleri bütün görkemiyle Gökalp'ın damarlarında yaşamaktadır. Gökalp, Azerbaycan'daki gan yaddaşı deyimini neredeyse yakalamış gibidir. Geçmişteki birlikler ve zaferler damarlarda akan kanda, gan yaddaşında yaşamaktadır. Ve kandaki hafıza Gökalp'a "büyük ve müebbet ülke, Turan"ı hatırlatmakta, ilham etmektedir. Görüldüğü gibi son beyit, önceki mısralarla sıkı sıkıya bağlıdır.
İsterseniz ilmî terimler de kullanabilirsiniz: Kolektif şuur altı, arşetip. Veya ilmî / entelektüel terimlerin daha yenilerini: Genetik kod, kültürel kod. Kıpırdayan Türk'ün damarlarındaki gan yaddaşıdır ve bu olgu, on gündür devam eden kazanımlardan çok daha önemlidir. Bugün kıpırdayan kan hafızası bütün Türkleri sarıp sarmaladığı zaman Kızıl Elma'ya çok yaklaşmış olacağız.