Tuna, "Askerlik görevim sırasında bölücü teröristlerle girilen çatışmada yaralandım. Kalbimde terörist mermisi taşıyorum ve gazi değilim" dedi.
Askerliğimin neredeyse tamamı terörle mücadele ile geçti. 16 Nisan 1999'da yapılan Bahar 99-5 Şehit Jandarma Komando Er Yalçın Gürbüz operasyonu sırasında Tunceli-Çiçekli'de pusuya düşürülmemiz sonucu sırtımdan vurularak ağır yaralandım. Çatışmada 6 arkadaşım şehit düştü. Ben dahil 17 arkadaşım yaralandı ve 35 terörist öldürüldü.
Bu yaşanılan olay sonrasında vücudumda kalbime temas halinde terörist kurşunu taşımaktayım. Kurşun kalbime temas halinde bulunduğundan ve oradaki sinirlere saplandığından hiçbir şekilde alınamıyor. Konu ile ilgili herhangi bir cerrahi müdahalede iki seçeneğim var:
1- Sol tarafım felç kalacak...
2- Masada kalacağım...
Yani öleceğim... Üçüncü bir seçeneğim yok. Bu durum askeri hastane raporlarımla da sabittir. Bu olay sonrası beni daha da yaralayan şeyler:
1- Bu teröristlerin mermisini kalbimde taşımak ve bu merminin benimle birlikte mezara kadar gidecek olması...
2- Çocuklarıma, aileme gururla gösterebileceğim bir şerefli gazilik madalyasının devletimiz tarafından bana layık görülmeyip verilmemesi.
KIZIMA CEVAP VEREMEDİM
Büyük kızım İrem'le iki yıl önce yaşadığım bir olayı paylaşmak istiyorum. İrem okuldan geldiğinde 'Baba bugün Milli Güvenlik dersindeki subay öğretmenim, askerde ölen 'şehit', yaralanan 'gazi'dir dedi. Peki sen de askerde yaralandın. Kalbinde kurşunla yaşıyorsun. Sen neden Gazi değilsin?' diye sordu. Kızıma cevap dahi verememem, yaralandığımdaki acılarımdan kat ve kat daha ağırdı. Yüce Allahımızın katında biliyorum ki ben gaziyim. Benim devletimden sadece tek bir isteğim var. Çocuklarıma gururla gösterebileceğim gazilerimize verilen 'TC Devlet Övünç Madalyası' ve 'Gazilik hakları'. Bunun haricinde devletimden ne bir iş ne bir maaş hiçbir beklentim yoktur."
KIBRIS'I GÖRMEYEN KIBRIS GAZİSİ VAR
Kalbinde terörist mermisi ile yaşayan Tuna ve arkadaşları "Terörle Mücadele Sırasında Yaralanıp Gazi Sayılmayanlar Derneği" çatısı altında örgütlenmiş durumdalar. Tuna, derneklerinin 700 üyesinden 400'ünün vücudunda şarapnel parçası bulunduğunu, bir arkadaşlarının parmağı olmadığı için artık mesleği kuaförlük yerine hamallık yaptığını anlatıyor. Türkiye'de terörle mücadele sırasında yaralanan, 'uzuv kaybı' ve 'yüzde 40 sakatlık'şartı nedeniyle gazi unvanı verilmeyen 10 bine yakın kişi olduğunu da belirten Tuna, bakın ne dedi: "Kıbrıs'ı görmeyen Kıbrıs gazisi var. Biz teröristlerle mücadelede ağır şekilde yaralandık. Devlet yetkililerinden randevu bile alamıyoruz. Allah, 15 Temmuz şehit ve yaralılarından razı olsun. Onlarla her gün görüşüyorlar. Ama beş dakika da bizi dinlesinler..."
Başbakan Binali Yıldırım'ın "O gece (15 Temmuz) tırnağı bile zarar görmüş kimse gazi sayılacaktır"talimatının, terörle mücadele ederken yaralanıp gazi unvanı verilmeyenlerin içinde burukluk yarattığı anlaşılıyor. Hükümet bunu da gördü aslında. Başbakan Yıldırım'ın ikinci talimatıyla şehit ve gaziler arasındaki çifte standardın giderilmesi için çalışma yapılıyor. Bu çalışma hala sonuçlanmadı. Şehit ve gazilikte eşitliği sağlayacak standart bir uygulama getirilecek. Yeni bir yasa çıkarılabileceği gibi KHK ile düzenleme yapılabileceği belirtiliyor.
Benim önerim, hükümetin 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında verilen 250 şehidimize ve halkımızın demokrasi mücadelesine yakışır şekilde, "Şehit ve gaziler arasında ayrımcılık yapılıyor" eleştirisini ortadan kaldıracak yeni mevzuatı süratle yürürlüğe koymasıdır.