YENİÇAĞ / GAMZE DAĞ
Kahramanmaraş’ta meydana gelen iki büyük depremin ardından su sıkıntısı hala devam ederken, depremzedeler bölgeye su yardımının kesildiğini söyledi. Halk Sağlığı Uzmanı Ahmet Saltık ise su sıkıntısının bulaşıcı hastalıkları yaygınlaştırdığını açıkladı.
Depremle birlikte kanalizasyon sisteminin içme ve kullanma sularına karışmasıyla evlerde çeşme suyu kullanılamaz hale gelmişti.
Yeniçağ’a konuşan Kahramanmaraşlı depremzede T.P., şehre artık su yardımı yapılmadığını, çeşmeden akan suyun da kirli olması nedeniyle içemediklerini ama duş almak zorunda kaldıklarını aktardı.
Marketlerden alınan sulara para yetiştiremediklerini söyleyen T.P., “Bu ay maaşlarımızın yatıp yatmayacağını bile bilmiyoruz. Hükümetin verdiği 10 bin lira ihtiyaçlarımıza yetmedi. Çeşmeden akan su çok kirli ama kullanmak zorunda kalıyoruz. Kahramanmaraş’a su yardımı yapılmasını istiyoruz.” dedi.
Çadırda kaldığını söyleyen başka bir depremzede E.A. ise, “Deprem unutuldu ama biz hala sıkıntı yaşamaya devam ediyoruz. Evimiz yok, içecek suyumuz bile yok, yardımlar kesilmeye başladı. Sesimizi duyun” dedi.
Su ve Kanalizasyon İdaresi (SASKİ) ekiplerinin, hala depremde zarar gören kanalizasyon, yağmur ve içme suyu hatlarını onardığı öğrenildi.
HALK SAĞLIĞI UZMANINDAN UYARI
Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, depremzedelerin yaşadığı salgın hastalıklarını ve çözümlerini anlattı.
Deprem afetlerinin ardından en çok korkulan halk sağlığı tehditlerinden birinin kanalizasyon atıklarıyla içme sularının karışması olduğunu söyleyen Saltık, “İçme sularının pedlerle ve damacanalarla kullanma sularının ise tankerlerle bu bölgeye sağlanması zorunludur.” dedi.
“Çevredeki insanların dışkı ve idrar atıklarının toprağı, yeraltı sularını ve şebekeyi kirletmemesi için de mutlaka tuvaletler yapılması gerekir” diyen Saltık, tuvalet ihtiyacını belirtti.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın da rotavirüs enfeksiyon hastalıklarının başladığını itiraf ettiğini söyleyen Saltık, “Rotavirüs enfeksiyon hastalıkları, çocuklarda gördüğümüz ağız yoluyla yiyeceklerle ve sularla ağız dışkı zincirinin tamamlanması durumudur. Yani insan dışkı artıklarının, toprağı, yeraltı sularını, yiyecekleri kirletmesi ve oradan tekrar ağız yoluyla insana geçmesidir. Bu bakımdan derhal şebeke sularının kullanımının durdurulması gerekmektedir.” ifadelerini kullandı.
Şebeke sularının onarımının sağlıklı bir biçimde yapılması ve her gün birçok noktadan alınan örneklerle su analizinin yapılması gerektiğini belirten Saltık, “E. Coli bakterisi dışkıda bulunan bir bakteridir. Bu bakterinin içme kullanma sularında bulunmaması ve uluslararası standartlara uygun olması gerekir. Bu standartlara uygun değilse suların kullanımının engellenmesi gerekir.” dedi.
Deprem bölgesinde karşılaşılan hastalıklardan birinin gastroenteritler olduğunu, gastroenteritlerin de genel bir hastalık tablosu olduğunu dile getiren Saltık, “Bu tablonun içinde örneğin Tifo, dizanteri, kolera, karaciğerde sarılık yapan hepatit A ve hepatit E, dışkı ağız bulaş zinciri ile bulaşan hastalıklar var.” diyerek “İnsanlara tuvalet sağladıktan sonra el yıkayabilecekleri alanlarda sağlanmalıdır” ifadelerini kullandı.
“SAĞLIK BAKANLIĞI NET VERİ PAYLAŞMIYOR”
Sağlık Bakanlığı’nın verileri net olarak paylaşmadığını belirten Saltık, “Belki de salgın yaygınlaştı bir ölçüde. Eğer bu salgın başlangıcı durdurulamazsa deprem bölgelerinden Türkiye''ye de yayılabilir. Çünkü o bölgeye yardıma gidip gelen birçok sayıda insan var ve karşılıklı olarak bir insan trafiği söz konusu.” sözleriyle salgının tüm Türkiye’ye yayılma ihtimalini dile getirdi.
“SULAR KAYNATILABİLİR YA DA KLOR ATILABİLİR”
Sağlık Bakanlığı’nın ve Çevre Şehircilik Ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yerel yönetimlerle birlikte hareket ederek tedbir alması, halkın eğitilerek bilgilendirilmesi, çadırlardaki ve konteynırlardaki kalma koşullarının insanileştirilmesi ve seyrekleştirilmesi gerektiğine dikkat çeken Saltık, “Su, kaynatıldığı durumda hijyenik hale gelebilir ama şu an depremzedelerin koşulları buna uygun değil. Yine çaresizlikten önerdiğimiz içme-kullanma sularının klorlanması önerisi var. Sağlık Bakanlığı’nın ve AFAD’ın içme-kullanma sularını sağlaması gerekir. Ama eğer sağlamıyorsa 1 litre suya bir tablet klorun atılacak şekilde depremzedelere klor dağıtımının yapılması gerekir. Bir tablet klor 1 litre suya atılarak karıştırılır ve 15-20 dakika beklenir. Bu su kullanılabilir ve içilebilir duruma gelir.” dedi.
“Depremzedeler Çeşme''den akan sularla duş almak zorunda kaldıklarını söylüyorlar. Bu sularla duş alınması da hastalık riskini oluşturur mu?” sorusuna ise şu cevabı verdi.
Tabii. İçme ve kullanma suyu diye ayırt etmiyoruz dikkat ederseniz. Birlikte söylüyoruz. Dolayısıyla içilemeyecek suyla banyoda yapılmaz. Deri yoluyla, ağız yoluyla, burun yoluyla ve göz mukozaları ile de bu enfeksiyonlar rahatlıkla alınabiliyor.
Hijyenik içme kullanma suyu, duş suyu, hijyenik orta sağlanması zorunlu. Çok Geç bile kalındı üçüncü haftada hala bu koşulların sağlanamaması Türkiye adına büyük üzüntü verici bir durum.