Kağızman hangi devletin sınırları içinde?
Dibekkaya kırsalı ve Çemçe dağı... Kars’ın Kağızman ilçe merkezine mesafesi 15 kilometre... PKK’lıların içinde sözde mahkeme kurdukları ’yaşam alanı’ burada... Bunu herkes gibi asker ve polis de biliyor...
Daha önce BDP’nin elinde bulunan belediyenin son seçimde MHP’ye geçmesiyle ilçe savaş alanına döndü... Esnafın kepenkleri kapatmak zorunda kaldığı olaylarda terörist örgüt yandaşları iki gün boyunca emniyetle çatıştı, bir çok iş yerinin camları kırıldı, Molotoflar atıldı, dükkânlar yağmalandı... 6 Nisan gecesi ise bir kahvehane kundaklandı...
Gerekli güvenlik tedbirleri alınmayınca 15 Nisan gecesi yeni olaylar patlak verdi... MHP ve Ülkü Ocakları ilçe binaları ile bazı iş yerleri saldırıya uğradı... Bu arada adamlar kaçırılıp, kamptaki sözde mahkemede yargılamalar başladı...
Çözüm sürecinin ‘dokunulmaz’ kıldığı PKK’lılar yine o cesaretle 14 Haziran’da önce Molotof kokteylleriyle iş yerlerine saldırdılar, ardından ses bombası ve polise havai fişek saldırısından sonra kaçtılar...
Ve 25 Haziran... Daha önceki olaylar sırasında iş yerinin tahrip edilmesine ve yağmalanmasına silahıyla direnen MHP Kars Encümen adayı Abdusselam Zeytun sabah saatlerinde silahlı teröristler tarafından kaçırıldı... Tutulduğu yer olan Dibekkaya’daki kamp, devletin bütün birimleri tarafından biliniyor olmasına rağmen en küçük bir müdahalede bulunulmadı... Çünkü çözüm sürecine halel gelebilirdi!..
Zeytun’u bir hafta boyunca rehin alıp Kağızman’ın dibinde yargılayan PKK’lılar, Kağızman’ı 24 saat içinde terk etmesini, aksi hâlde ailesiyle birlikte öldürüleceğini kendisine bildirerek serbest bıraktılar... Zeytun dört katlı evini ve dükkânını bırakarak Kağızman’ı terk etti...
Tugay’ın 2005’te lağvedilmesinden sonra güvenliği sağlayacak askerî birliğin kalmadığı (kalsa bile bugün açılım politikaları sebebiyle pek bir şey ifade etmeyecek olan) ilçede halk tehdit ve şantajla göçe zorlanıyor... Sistemli bir şekilde ’arındırma’politikası izleniyor... Kadim Oğuz yurdu Kağızman halkında ’kaderine terk edilmiş’ duygusu oluşmuş durumda... Terör örgütünün yaptığı listeyle, belirlenen isimleri tek tek dağa götürerek yargıladığı, cezalar kestiği, devletin caydırıcı niteliğini kaybettiği bir Kağızman’dan söz ediyoruz... 25 Haziran’da olduğu gibi kimlik soran polis memurunun terör yandaşlarınca darp edildiği, karakolun rahatlıkla basılıp darpçı teröristin kurtarıldığı, gayrimenkullerini satarak ilçe dışına çıkmak isteyenlerin ve memurların tayin taleplerinin arttığı bir Kağızman artık burası...
Kağızman’ın önemini teröristler ’uyutulan devlet’ten daha iyi biliyor... Çünkü güneyden gelen teröristler için Ermenistan’a geçiş güzergâhı... Çözüm politikasını sağladığı geniş avantajlar sayesinde saha hâkimiyeti tamamen ellerinde... İlçede, dershaneye giden çocuklara “Okumanıza gerek yok, zaten yakında törenle şehirlere ineceğiz, devlet bize kadro verecek, buraları biz yöneteceğiz, bize katılın” propagandası yapılıyor... Diğer yandan ilçeyi terk edenlerin mülklerini kimsenin almaması veya kiralamaması duyurularak, Kağızman’ın ’yerliler’i kaçınca bütün mülklerin bedava şekilde kendilerine kalacakları müjdeleniyor!..
Son seçimlerde MHP’den Kars Milletvekili adayı Umut Yılmazel’in seçimlerden hemen sonra gündeme taşıdığı konuyla ilgili, ikisi de Karslı olan İstanbul Milletvekili Atilla Kaya’yla İstanbul İl Başkanı Mehmet Bülent Karataş önceki günlerde Kağızman’a geçerek yerinde incelemeler yaptılar ve muhtemelen kamuoyunun çok da vâkıf olmadığı bilgilere sahip oldular... Şimdi onlara düşen, bilgileri kamuoyuyla paylaşmak ve tedbirler üzerine gereğini yapmaktır... Parti üzerinden Kağızman’ın ‘yerli kimliği’nin hedef yapıldığı bir bölgede, kendilerine ‘güvenlik’ emanet edilmiş ‘emir-komuta içindeki’ hiçbir görevliyi o koltuklarda rahat oturtmamak millete vekâletin bir gereği olmalıdır...
Daha önce Bitlis’in Ahlat ilçesini vurgulamıştık... Terör örgütü benzer çalışmayı Kağızman’da yapıyor... Ama burada bir fark var, ilçenin kenarına mahkeme kurmuş ve rutin çalışma içinde!.. Kağızman devletin bütün birimlerinin gözü önünde başka bir akıbete sürüklenmek isteniyor... Eğer buna ‘dur’ denilmezse ‘el’de ne kalırsa kalsın ‘dil’de Kağızmanlı Şair Hıfzı’nın, 1918’de Ermeni süngüsüyle daha 25’inde şehit edilen bu çok önemli Şair’in, şu dizeleri kalabilir:
“Sefil baykuş ne gezersin bu yerde/
Yok mudur vatanın illerin hani/ Küsmüş
müsün selâmımı almadın/ Şeyda bülbül gibi dillerin hani?”