Kafası mı karışık, kafa mı karıştırıyor?
Başbakan Erdoğan’ın, T.C. Devleti’nin kuruluş esasları, bütünlüğü ve milli kimliğimizle ilgili konuşmalarında hayati derecede çelişkiler(!) var. Bunların bir kısmını sıralayıp sonra da soralım:
* Erdoğan, 1993’te Bu anayasa ırkçıdır. Üstünlük ancak Hakk’a olan yakınlıkla ölçülür.
* 1997’de Ölünce, kavmini sormayacaklar,
* 2002’de, Kürt sorunu yoktur,
* 13 Mart 2004, Türkiye’de bir Kürt, bir Laz, Abaza, Çerkez gerçeği varken, bunlar Allah göstermesin onlarca sorun doğurur. Geçmişte de böyle olduğu için bu sorun haline geldi.
* 11 Ağustos 2004, Ben de Gürcü’yüm, ailemiz Batum’dan Rize’ye göç etmiş bir Gürcü ailesidir.
* 2 Nisan 2005, Ben, Rizeliyim, eşim Siirtli. Türk değil, Arap. Biz zaten sorunları çözmüşüz. Türkiye’de bakıyorsunuz, Türk Kürt ile, Azeri Gürcü ile evlidir. İkisi birbiriyle et tırnak gibi olmuştur.
* 10 Ağustos 2005, Kürt sorunu vardır... Sorunlar, anayasal düzende, demokratik cumhuriyet sistemi içinde ve daha çok demokratikleşme yoluyla çözülmeli.
* 12 Ağustos 2005, (Diyarbakır’da) Kürt sorunu benim sorunum. Kürt Sorunu’nu da, daha çok demokrasi, daha çok vatandaşlık hukuku ve daha çok refahla çözeceğiz. Siyasal, ekonomik-kültürel sorunların hepsi büyük demokratikleşme şemsiyesi altında, demokratik cumhuriyet prensipleri ve anayasal düzende ele alınmalı,
* 15 Ağustos 2005: Etnik unsurlar vardır. Kürt’ü vardır, Laz’ı, Çerkez’i, Gürcü’sü, Arnavut’u, Boşnak’ı, Türk’ü vardır. Bunlar ülkemizde bir alt kimliktir. Bunun bir tek üst kimliği vardır; o da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır.
* 21 Ağustos 2005’te, Ülkemizde Laz da var, Boşnak da var, Arnavut da var, Çerkez de var. 30’a yakın etnik kimlik var. Bununla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını birbirine karıştırmayalım.
* 3 Eylül 2005, Kürt olan vatandaşımıza, ’Kürt değilsin, Türk’sün’dayatmasını yapmamız yanlış. Aynı şey Laz, Gürcü, Çerkez, Abaza, Boşnak, Arnavut için de geçerli.
* 8 Ekim 2005, (Siirt’te) Ülkemde birçok sorunlar var. Kürt vatandaşların kendine ait sorunları vardır. Hangi etnik unsurdan olursa olsun, Türk, Kürt, Çerkez, Laz, Arnavut, Boşnak, ki biz buna alt kimlik diyoruz, üst kimlik Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır.
* 20 Kasım 2005, (Şemdinli’de) Türk Türk’üm, Kürt Kürt’üm, Laz Laz’ım, Çerkez Çerkez’im diyebilecek. Hepimizin üst kimliği Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır,
* 23 Kasım 2005, T.C. vatandaşlığı, Bizi; Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Türk’ü, doğulusu, batılısı, güneylisi, kuzeylisi ile inananı, inanmayanı ile birleştiren bu üst kimliktir. Biz bir mozaiğiz.
* 27 Kasım 2005, Deniz Baykal, bana bir defa ’Türk milleti’demenin dersini vermesin, önce onun dersini alsın. Dünyada Türk ırkı yok mu? Var. Etnik unsur olarak Türk yok mu? ABD’de zenciler, beyazlar vardır. ABD vatandaşlığı üst kimlik kabul edilmiştir.
* 28 Kasım 2005, İnsanların ben Gürcü’yüm, ben Laz’ım deme hakkı var. Oradaki vatandaşın “Ben Kürt’üm” demesini engelleyemezsin. “Kürtüm demeyeceksin ha” dersen isyan başlar.
* 13 Mart 2008 Bir Alman gazetesine verdiği beyanatta. operasyonun bir de “sosyo-ekonomik, psikolojik, kültürel ve siyasi kısmı var.” diyerek terörü, “Kürt sorunu” ile aynileştirmiştir.
Örnekleri uzatmadan soralım. Bu çelişkiler, kafa karışlığının mı, yoksa kafa karıştırmanın mı delilleri olabilir? Son olarak; Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, Başbakan yardımcısı, AKP gurup başkan vekilinin görüştüğü DTP’lilerle görüşmem diklenmesiyle, aynı oyun oynanmıyor mu?
Şimdi de, Erdoğan’ın yukarıdaki mesajlarının değişmeyenlerini özetleyelim:
1- Türk milleti yok, etnik Türk grubu var.
2- Bu Anayasa ırkçıdır. Herkesi Türk sayıp, diğerlerini inkar ediyor. Devlet tek millete göre kurulmuş.
- Türkiye, 36 etnik parçadan meydana geliyor.
- Türk üst kimliği yerine, vatandaşlık konulmalı.
- Demokrasinin ve eşitliğin gereği, rejim de bu etnik gruplara göre düzenlenmeli, milli devletten vazgeçilmeli.
Evet, ne ABD’de ne de kendini bilen bir başka devlette böyle bir ırk ortaklığına dayanan rejim vardır. Olsa da yaşaması mümkün değildir. Çünkü kurucu bir millet yoksa, devlet de olmaz. Etnik gruplar her devlette vardır, ama hiçbiri ırk esasına göre rejim isteyemez. Herkes kendini o devletin vatandaşı ve kurucu milletin adıyla tanıtır. Alman, Fransız, Yunan Amerikan gibi.
Yeniçağ manşette, “Artık senaryonun adını koyun” demiş. Dün de Baykal koymuş: “..üniter yapının bozulması.. federasyon.. o da son aşama değil” diye.
Müsaadeleriyle iki ilave yapalım.
1- “Üniter” yetmez, esas hedef “milli devlet.” Yani tek millete ait devlet.
2- “Federasyon” ise, Almanya ve ABD örneğinde olduğu gibi, hepsi de aynı millete ait değil, çok ırklı federasyon.
İşte bu çok ırklılık, (Yugoslavya, Belçika, Irak gibi) federasyondan sonraki kanlı bölünmenin temelini teşkil ediyor.
2002’de güvenliği yerinde olan bir ülkeden; bölücü terörün silahlı-bombalı olarak şehirlerde, dağlarda kol gezdiği, TBMM’ye girdiği, Kandil’den AB ülkelerine kadar karargah kurduğu bir noktaya geldik. TBMM’de her gün Türk Milletine ve devletine alenen meydan okunan, 21 Mart’ta Nevruz kutlamaları adı altında, “Selhildan” /ayaklanma/ çağrısı yapıldığı bir ülkeye sürüklendik.
Kimse kendini kandırmasın. Yarın daha zor olacak. Her kişi ve kurum birbirleriyle olan her meselesini tehir etmeli, bütünlük anlayışı içinde ve kurulu düzenin hukukuna dayanarak, elinden ne geliyorsa, bugünden yapmalıdır.