Kadınlar sustukça, onlar daha çok konuşacaklar
Dün, Muğla'da kadınların kendileri için yaptıklarını öve öve bitiremiyordu. Kadınlar sayesinde var olmuşlardı, kadınlar sayesinde iktidar olmuşlardı, bütün siyasi zaferlerini kadınlara borçlulardı; onların inanmışlıklarına, adanmışlıklarına...
Bütün bunları, bir salon dolusu/binlerce kadına anlatıyordu; genç de vardı aralarında, yaşlı da... Başörtülü de, kılığı kıyafeti hayli cüretkâr olanı da... Cahili de, okumuşu da...
***
Bir tanesi...
İçlerinden bir tanesi de çıksın ve haykırsın isterdim:
"Biz size saydığınız bütün destekleri verdik, katkıları sunduk da siz bize ne yaptınız?
"Evlilikle ilgili şeriatımız İslam'ın yaş haddi yoktur. (...) 10 yaşında, 7 yaşında, 6 yaşında, 78 yaşında, yaşıyorsa 135 yaşında bir insan, evlenmeye adaydır. Ne küçük yaşta olduğu için, ne büyük yaşta olduğu için, nikaha engel bir durum yoktur..." diyen,
"Bir apartmanın giriş katından 8. katına kadar çıkacak olan asansör halvet ortamı oluşturur mu? Yani bir yabancı erkek ve bir kadın giriş katında bindiler, 8. kata kadar çıkacaklar. Görünürde 1 dakikayı, 2 dakikayı geçmeyen bir yolculuk bu. Ama dinimizin bu konudaki hassasiyeti açısından bakıldığında halvet şartları, yani erkek ve kadının kapalı bir ortamda bulunması durumu, asansörde oluşmaktadır..." diyen,
"Kadınların, Allah erkeklere dövün rahatlayın diye müsaade etmesinden dolayı sabaha kadar şükretmesi gerekiyor. Allah böyle diyor. (...)İşkence yapmak için değil deşarj olmak için vurdurtturuyor Allah. Eğer erkeğe burasına kadar geldikten sonra vurma dersen erkek başka yolla rahatlar..." diyen,
Ve bizim "sapık" bile diyemediğimiz -bunların söylenmesini "ifade özgürlüğü", bunları söyleyene "sapık" demeyi suç sayan mahkeme kararı var çünkü- tipleri musallat ettiniz, bizi bu sapkınlıkların karşısında korunmasız ve yalnız bıraktınız; yazıklar olsun size verdiğimiz emeklere!"
***
Bir tanesi...
İçlerinden bir tanesi de çıkıp bu tepkiyi göstermedi!
Sustular ve alkışladılar...
Oysa kadınlar susarsa, kadınlar sustukça, kadınları cinsel sapkınlıkların hedefi haline getirenler daha çok konuşacaklar.
***
GÜNÜN SÖZÜ
"Kadın çalışmazsa fikri yükselmez
Tabii, o zaman size denk gelmez
Diyorsunuz onun eksiktir aklı,
Arttırmak istiyor, değil mi hakkı?
Kadın yükselmezse alçalır vatan
Samimi olmaz onsuz bir irfan"
Ziya Gökalp
***
Geç kaldığım kitaplar
Kitaplar Temmuz 2017'de yollanmış ama üç aylık doğum izni, hemen öncesindeki adres değişikliğinden kaynaklı kaos derken geçtiğimiz hafta sonu ulaşabildiler benim elime...
***
İlki, Rahmi Turan'ın, geçtiğimiz yazın en önemli siyasi olayına, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Adalet Yürüyüşü"ne atıfla derlediği yazılarından oluşan "İnsanlık Onuru İçin / Yürüyelim Arkadaşlar"...
Turan'ın "Ülke olarak gittiğimiz yol, hiç de iyi bir yol değil" diyerek kaleme aldığı ve hemen hepsi "Kim kurtaracak bizi bu dipsiz kuyudan?" sorusunun cevabını arayan, 'hem nalına, hem mıhına' yazılarından oluşan kitap Halk Kitabevi yayını...
***
İkinci Rahmi Turan kitabı, gelenek olduğu üzere Toker Yayınları'ndan;
"Cumhurbaşkanı ve Başbakanlardan Dinlediğim Muhteşem Fıkralar..."
Kitabın kapağında Turan'ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la da -Başbakanlığının ilk yıllarında- çekilmiş fotoğrafını görünce, 'acaba hangi fıkrayı anlatmış' diye merakla ilgili sayfayı açtım ama; maalesef...
Fıkra yerine Turan'ın iktidara çektiği gazetecilik ayarı vardı o sayfada...
Anlayacağınız...
1960'ların en gergin günlerinden bile pürneşe anlar sunan kitap, günümüze geldikçe somurtkanlaşıyor adeta... Bu haliyle de, Türk siyasetinin daha birçok şeyle birlikte "tebessüm"ünü de kaybettiğine dair önemli bir belge.
***
"AKP'nin aradığı köşe yazarı"
Rahmi Turan'ın kitabında bugünleri anlatan fıkralar da yok değil var da; onlar komik değil trajikomik fıkralar. İşte bir tanesi:
"İktidarın havuz medyasına köşe yazarı arayan genel yayın müdürü işe alacağı yazara:
"Sen kaç yaşındasın?" diye sorar.
Yazar iki büklüm olarak:
"Muhterem genel yayın müdürüm, siz hangi yaşta olacağımı emrederseniz o yaştayım" diye cevap verir.
Genel yayın müdürü yazara takdirle baktıktan sonra yardımcısına döner:
"Tamam" der, "İşte aradığımız adam... Bu yazar işimize çok uygun! Hemen alalım!"