Kaddafi, Erdoğan, Sarıgül

Şimdi yazacaklarımın, binlerce benzerini okudunuz. Yeni değil. Ama olsun, ben de yazacağım. Sevgili okurum, devlet adamlığı, ciddi iştir, birikim ister. Devlet adamı, kentli veya iyi aile çocuğu demek değildir. Binlercesi köyden çıkmıştır, köyden çıkan, kendisini yetiştiren devlet adamlarla doluydu Türkiye.
Devlet adamı, sözüne, hareketine, oturup kalkmasına, yaşamına, harcamasına dikkat eder. Zira devlet adamı, devlet için hareket eder, devleti temsil eder, yaptıkları devleti bağlar. Bugünküler gibi, sabah başka, akşam başka konuşamaz. Bakın etrafınıza, bugün Türkiye’nin başında, bu tanıma uyacak siyasetçi var mı?
Neden geldim bu konuya, anlatayım. Öldürülmeden önce Libya Lideri Albay Muammer Kaddafi, dünyanın soytarısıydı. Bir yerde bir şey mi oldu, Kaddafi konuşur, Müslüman ülkelere yönelik hareket, mutlaka İsrail’den geliyor diye ilan ederdi. İsrail de sudan çıkmış ak kaşık değil ama, her şeyin altında İsrail aramak, bence hedef şaşırtmak. Kaddafi, AKP’den farklı olarak halkına ve ne kadar saçma sapan hareket varsa para akıtırdı. AKP ve Erbakan’ın partileri de buna dâhil. Nereden bakarsanız bakın, Kaddafi, bizimkiler gibi diktatördü.
Kaddafi konuşunca, sözcüler, cevap vermez, güler geçerdi. Bu hatırlatmanın sebebi, son günlerde başarılı dış politikamızdaki gelişmeler. Bugün Türkiye, Libya’nın, iktidar da Kaddafi’nin düzeyine inmiş görünüyor. Lafları çarpıtma ve tersinden anlama konusunda uzman olan Tayyip Bey, sonunda Mısır darbesini İsrail’e mal etti.
Kendi ve çocukları Amerikan vatandaşı, kadın düşmanı Mursi’yi ABD’nin eğittiği Genelkurmay Başkanı Sisi’nin devirme faturası, Erdoğan tarafından İsrail’e kesildi. Olabilir, olmaz demiyorum ama kolay kullanılan İslam âlemi iktidarları ve halk suçsuz mu? Darbeyi, daha geçenlerde İran’daki Musaddık yönetimini devirdiğini kabullenen ABD’nin tezgâhladığını, en az benim kadar Ankara da biliyor. Ama amaç, İsrail söylemi ile tabandaki şeriatçı takıma doping. Tabii ticarete devam.
Bosna’da Sırplar, onbinlerce Müslüman’ı, Azerbaycan’da Ermeniler, Hocaali’de Müslümanları, Kıbrıs’ta Rumlar, Müslüman Türkleri öldürürken susup sesini çıkarmayan, Irak’ta ABD bombardımanında bir milyon Müslüman katledilirken alkış tutan Müslüman Kardeşler’e, neden acıyayım. Acısa acısa, Tayyip Bey ve yandaşları, acır. Yaptığı çıkışlar için de, Kaddafi muamelesi görür.
Tayyip Erdoğan’ın çıkışını İsrail ciddiye bile almamış, cevap vermeye değmeyeceğini açıklamış. Beyaz Saray açıklamasını, basın toplantısı metinden çıkardım. Bir kez daha anladım ki, Erdoğan’ı eleştiren sözleri bile, adam gibi yayınlamaktan aciz bizim yalaka basın. Bir Arap gazeteci bayanın sorusu üzerine sözcü Earnest, “Erdoğan’ın sözlerini saldırgan, yanlış ve delilsiz” diye tanımladıktan sonra devam etmiş, “Bu tür açıklamalar, Mısır’ı tehlikeli durumdan çıkarmada etkili olacak, yapıcı diyalog çalışmalarına zarar vermektedir.”
Tercümesi, laf olsun diye konuşma, sus. Ben yazıya oturduğum saate kadar, fısıltılara bile nane olan Ankara’dan çıt yoktu. Anlaşılan arkadaşların bu fırçaya karşı çıkacak gücü yok. İşte bu yüzden dünya AKP iktidarı ve Erdoğan’ı uluslararası alanda Kaddafi’nin yerine koydu. Ciddiye almıyor. Nasıl alsın ki, halk bile ciddiye almıyor. Ama şurası gerçek ki Erdoğan, Saddam Hüseyin çizgisini aşıp, Kaddafi hattına ulaştı. Aile, çocuklar, maşallah aynı Kaddafi ailesi. Yakında Çamlıca’da Bedevi çadırları da kurarlar.
İkinci konumuz Sarıgül. Çok hata yapan, zayıf bir iktidarla bile mücadele edemeyen CHP’ye Sarıgül gibiler çok diyeceğim ama diyemiyorum. Bence Sarıgül, CHP içine sokulmak istenen, AKP’nin ‘Truva Atı’dır. Katıldıktan sonra her an istifa edip, çıkarlarına yakın bir partiye geçebilir.
Daha önce de yazmıştım, aynı Abdullah Gül gibi, ABD, Sarıgül’den hazzetmez. ABD tarafından yapılan bir davet sırasındaki çirkin davranışları daha unutulmadı. Amerikalı hanım tercümanın şikâyeti üzerine, gezi yarıya yeni ulaşmışken, kesilip, geri gönderildi. Bu adama partide verilecek bir görev sırasında, ortaya çıkabilecek skandallar, partinin göğüsleyemeyeceği düzeyde olacaktır. Hele hele Deniz Baykal skandalı ardından.

Yazarın Diğer Yazıları