DHA''nın haberine göre, Osmanlı döneminden bugüne sofraları süsleyen şerbet, bakla görünümlü demirhindi meyvesinin yanı sıra zencefil, zerdeçal, havlıcan, tarçın, rezene, nar çiçeği, karanfil, yenibahar ve kebabiye gibi doğal bitki karışımıyla elde ediliyor. Özellikle ramazan ayında susuzluğu azaltmasına ve kabızlığın giderilmesine yardımcı olan demirhindi şerbeti, bağışıklık sisteminin güçlenmesine de katkı sağlıyor.
Tıbbi ve aromatik bitkiler uzmanı Mehmet Pıçak, şerbete en çok ilginin ramazan ayında olduğunu belirterek, ''''Ramazan ayında susuzluğun artmasıyla vücudumuzun direncinde zayıflama meydana gelir. Bağışıklığımızı artırmak ve ramazan ayında da susuzluğumuzu azaltmak için biz geçmişimize döneceğiz. Osmanlı saray mutfağında 1800''lü yıllarından önce çay ve günümüzde tükettiğimiz meşrubatlar yoktu. Saray mutfağında yazın meyveler kurutulur, kışın da şerbeti yapılırdı. Demirhindi şerbeti, içerisindeki baharatlarla birlikte oruç tutanlarda kabızlığı giderir, sindirim sistemine yardımcı olur, hazımsızlık sorunumuzu tedavi eder ve en önemlisi bağışıklığımız güçlenmesine katkı sağlar'''' diye konuştu.
Şerbetin evlerde de kolaylıkla yapılabileceğini kaydeden Pıçak, şunları söyledi:
"Şerbetimizin içerisinde bulunan ana madde olarak demirhindi, zencefil, zerdeçal, havlıcan, tarçın, rezene, nar çiçeği, karanfil, yenibahar, kebabiye ve birçok baharat çeşitleriyle vücudumuza direnç kazandırmaktadır. Demirhindi dediğimiz kabuklu yer fıstığına benzer bir meyvedir. Güvendiğimiz aktarlardan kolaylıkla alabileceğimiz bu ürünleri yaklaşık 3 litre suda 1 saat kaynatarak balla tatlandırarak şerbetimizi yapabiliriz. İftarda 1 su bardağı, sahurda 1 su bardağı içilen demirhindi şerbeti tüm gün bizi rahatlatır. Tabi bu sadece ramazan ayında tüketilir, diye bir şey söz konusu değil. Normal günde de tükettiğimiz zaman bize artısı olacaktır. Yazın sıcaklarda soğuk, kışın soğuklarda ise sıcak içecek olarak tüketebiliriz.''''