Joe Biden'ın ASEAN zirvesine katılmaması ne anlama geliyor?

Joe Biden'ın ASEAN zirvesine katılmaması ne anlama geliyor?

ABD, Asya'daki etkisini artırmaya çalışırken, bölgedeki birçok ülke artık Çin'i tercih etmekte. Belirsiz stratejiler ve artan ilgisizlik, Washington'un güvenilirliğini zayıflatmakta. Yeni bir yönetim, daha dengeli bir Asya politikası geliştirmeli ve bölgedeki ülkelerin ihtiyaçlarına yanıt vermeli. Aksi takdirde, ABD'nin önemi azalabilir...

ABD Başkanı Joe Biden, bu yıl Güneydoğu Asya Ülkeleri Derneği (ASEAN) zirvesine katılmadı. Bu, ABD'nin liderinin iki yıl üst üste bu önemli toplantıya katılmama tercihinin bir yansıması. Biden yönetimi, bu yılki zirveye Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ı gönderdi; bu da, önceki yılki katılımın ardından bir başka düşüş olarak değerlendirildi. 2024 itibarıyla ABD'nin Asya'daki konumu, birçok ölçüte göre 2020'ye göre daha sağlam görünse de, bu durum yanıltıcı bir tablo çizmekte.

Kısa Dönemde Güçlü, Uzun Dönemde İlgisizlik

Biden yönetimi, Filipinler'deki dokuz askeri üssün kullanımını güvence altına almış ve Japonya-Güney Kore-ABD üçlüsünü kurarak bölgedeki etkisini artırmış. Lowy Enstitüsü'nün yayımladığı Asya Güç Endeksi, ABD'nin Asya'daki en güçlü ülke olduğunu ortaya koyarken, Çin'in gücünün ise düz bir seyir izlediğini göstermekte. Ancak bu başarılar, ABD'nin Asya'daki uzun vadeli etkisinin azalacağı endişesini gizlemektedir. ABD'nin dikkat eksikliği ve tutarsızlığı, zamanla artan bir ilgisizlik durumuna yol açmakta.

Yatırımda Çin'in Yükselişi

ABD'li politika yapıcılar, Güneydoğu Asya'daki en büyük yabancı doğrudan yatırım kaynağının ABD olduğu görüşünü savunsa da bu durum yalnızca toplam yatırım stokları açısından doğru kabul edilebilir. Lowy Enstitüsü'nün verilerine göre, son on yılda Çin, ABD'den önemli ölçüde daha fazla yatırım yapmıştı. İSEAS-Yusof Ishak Enstitüsü tarafından yapılan bir ankette, Güneydoğu Asya'nın elitleri, iki ülke arasında seçim yapmaları gerektiğinde Çin’i tercih edeceklerini ifade ettiler. Bu, Pekin'in Washington'dan daha çok tercih edilen bir ortak haline geldiğini göstermekte.

Stratejik Hedeflerin Belirsizliği

ABD'nin Asya'daki hedefleri belirsizliğini koruyor. Washington, stratejik belgelerde birçok hedef belirlese de bu hedefler birbirleriyle çelişiyor. 2022'de yayımlanan Hint-Pasifik Stratejisi, ABD'nin bölgedeki uzun vadeli taahhüdünü vurgularken, Çin'i değiştirmek yerine stratejik ortamı şekillendirmeyi hedeflediğini belirtmekte. Ancak bu yaklaşım, zamanla tutarsızlık ve belirsizlik yaratmakta.

Daha Yapıcı Bir Yaklaşım Gerekiyor

Yeni bir yönetim, Asya politikalarını yeniden düşünme fırsatına sahip. ABD'nin Asya'da daha olumlu bir rol oynaması için üç ilke belirlenmelidir. İlk olarak, Asya devletleri daha sürdürülebilir bir ABD varlığı talep ediyor. Bu, yalnızca güvenlik ortaklıkları ve askeri üslerle değil, aynı zamanda ekonomik yatırımlar ve kalkınma finansmanı ile mümkün olacaktır. Asya'nın orta sınıfı, 2030 yılına kadar 3,5 milyara ulaşması beklenen en büyük küresel orta sınıfı oluşturacağa benziyor.

Hegemonyadan Daha Fazlası

İkinci olarak, ABD'nin tek bir güç olarak varlığına dayalı bir strateji geliştirmesi yanıltıcı. ABD, Asya'da artık tartışmasız bir birincil güç değil. Bu gerçek, stratejik seçimlerde akıllıca fırsatlar yaratma potansiyelini de barındırmakta. Son olarak, daha küçük devletler seçenekler istemektedir. Asya devletleri, ABD ile Çin arasında zorla seçim yapmak istememekte.

Asya'da Çok Kutuplu Düzen

ABD politika yapıcıları çok kutuplu bir düzeni korkutmamalı. Bu, ABD'nin Asya'daki hegemonik gücünün azalmasının ardından gelişen yeni bir dengeyi ifade eder. ABD'nin bölgedeki müttefiklerini güçlendirmesi, kurallara dayalı bir uluslararası düzenin korunmasında önemli bir rol oynayacaktır. Eğer ABD, bu dersleri dikkate alırsa, daha akıllı ve gerçekçi bir Hint-Pasifik stratejisi geliştirebilir ve bölgedeki devletlerin çıkarlarına hitap edebilir.

428903.jpg