Hayatında ilk ve tek basın toplantısını İzmit’te düzenledi
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, hayatında ilk ve tek basın toplantısını İstanbul’un işgal günlerinde İzmit’te düzenledi. Kurtuluş Savaşı’nı ve Mustafa Kemal Paşa’yı başından beri kalemleriyle destekleyen, İstanbul’da yayımlanan altı büyük gazetenin baş yazarı gelişmeler konusunda görüşlerini almak üzere Gazi ile görüşme talebinde bulunmuşlardı. Mustafa Kemal, İstanbul işgal altındayken, kendisini destekleyen 6 büyük gazetenin baş yazarları ile görüşmek için İzmit’i seçti ve 16 Ocak 1923’te bir basın toplantısı yapmayı kararlaştırdı. Trenle İzmit’te gelen Mustafa Kemal Paşa, basın toplantısını İstanbul dışında tek saray olma özelliğini taşıyan Kasr-ı Hümayunda düzenledi.
Mustafa Kemal Paşa 16 Ocak 1923 tarihinde trenle İzmit’e geldi. İzmit yine çoşkulu günlerinden birini yaşamış ve Mustafa Kemal istasyonda törenle karşılanmıştı. Doğruca, kendisi için hazırlanan köşke geldi. Akşam yemeğinden sonra, basın toplantısını yaptı. Beş buçuk saat süren bu toplantıya; Tevhid-i Efkar Gazetesi başyazarı Velid Ebüzziya, Vakit Başyazarı Ahmet Emin (Yalman), Akşam Başyazarı Falih Rıfkı (Atay), İleri Başyazarı Suphi Nuri (İleri), İkdam Başyazarı Yakup Kadri (Karaosmanoğlu), Tanin Başyazarı İsmail Müştak (Mayakon), Ankara Hükümeti’nin siyasi temsilciliğini yapan Kızılay Başkanı Hamit, Ankara’dan Dr.Adnan (Adıvar) ve Halide Edip (Adıvar), İzmit’ten gazeteci Hakkı (Kılıçoğlu) katıldılar. 6 saatlik bu ilk basın toplantısı, daha İstanbul işgal altındayken yapılır ve gelecekteki Cumhuriyet rejiminin de, fikrî temelini oluşturur.
Bu basın toplantısının içeriğini geniş bir şekilde Kaynak Yayınları’nın Atatürk’ün Bütün Eserleri adlı yapıtından aktaracağız. Ancak daha önce Popüler Tarih Dergisi’nden derlediğimiz kısa bir özetini vermek isitiyoruz...
Başkomutanlık Meydan Savaşı ’Büyük Zafer’ile sonuçlanmış, Mudanya’da imzalanan ateşkes antlaşmasıyla Ulusal Kurtuluş Savaşı sona ermişti. Tüm Anadolu düşmandan temizlenirken, başkent İstanbul ve Batı Trakya, Lozan’da başlayan ve yeni Türk devletinin sınırlarının çizildiği barış görüşmelerinin sonucunu bekliyordu. Ülke büyük bir sevinç içinde çalkalanırken Mustafa Kemal’in Meclis’teki ve Meclis dışındaki muhalifleri, çeşitli iddia ve görüşlerle ortalığı bulandırmaya çalışıyorlardı: "Ordu niye taarruza devam etmemiş, İstanbul ve Batı Trakya’yı işgalden kurtarmamıştı?.."
"Ordu, ’Büyük Zafer’ile görevini tamamladıysa, komutanlar neden idareyi sivillere bırakmıyordu?"
"Hilafet muhafaza edildiğine göre, bu görev Gazi’ye verilmeliydi!" Halifelik kurumunun muhafazası için, Mustafa Kemal’e halife olmasını teklif edenler bile vardı.
Hele Gazi’nin, 1922’nin Aralık ayı içinde Ankaralı gazetecilere yaptığı açıklamada; barıştan sonra ’halkçılık’ilkesine dayanan, ’Halk Fırkası’adı altında bir siyasî parti kurmak istediğini belirterek, tüm aydınları görüş belirtmeye çağırması, ortalığı büsbütün karıştırmıştı...
"Halkçılık ne demekti?.. Yeni parti, sınıf esası üzerine mi kurulacaktı? Yoksa Mustafa Kemal’in başka gizli düşünceleri mi vardı?.." İstanbul, bu sorularla çalkalanırken, muzaffer başkomutan Mustafa Kemal, bir yurt gezisine çıkmaya karar verdi. Gazi, kurmayı düşündüğü partiyle (Halk Fırkası) ilgili olarak, halkın nabzını yoklayacak, bu arada toplumda bir deprem etkisi yapacak atılım ve devrimlerle ilgili olarak, aydınlarla görüşecekti. Kurtuluş Savaşı’nı ve Mustafa Kemal Paşa’yı başından beri kalemleriyle destekleyen, İstanbul’da yayımlanan altı büyük gazetenin baş yazarı da gelişmeler konusunda görüşlerini almak üzere Gazi ile görüşme talebinde bulunmuşlardı.
(DEVAM EDECEK)