İzmir'de meydana gelen 6,8 büyüklüğündeki deprem sonucunda 109 kişi hayatını kaybetti, 1036 kişi yaralandı, yaralılardan 898'i taburcu edildi, 138 kişinin tedavisi devam ediyor.
Prof. Dr. Hasan Sözbilir, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, söz konusu depremin karada değil denizin içindeki fayda gerçekleştiğini ve tam olarak ise Sisam Adası’nın kuzeyindeki bir fay hattında kırılma meydana geldiğini söyledi.
Özellikle Bayraklı çevresinin depremden çok etkilendiğini ve bunun iki nedeninin bulunduğunu vurgulayan Sözbilir, şunları söyledi:
"O bölgenin etkilenmesinin temel iki tane nedeni var, bir tanesi zeminin zayıf olması, diğeri de binaların depreme dayanıklı olmaması. Zeminin zayıf olması aslında yapılaşmada problem yaratacak bir şey değil. Zemini iyileştirdikten sonra yapılaşmayı gerçekleştirirsek aslında pek bir problem olmazdı. İzmir başta olmak üzere Türkiye’deki bütün illerde bu problem var. Çünkü biz depreme dayanıklı bina konusunda binaya ne kadar önem veriyorsak zemine de o önemi vermemiz lazım."
Prof. Dr. Hasan Sözbilir, depremin ardından Tuzla ve Gülbahçe fayı üzerinde sıcak su kaynakları, gaz çıkışları ve sıvılaşmaya dair izlere rastladıklarını aktararak, şöyle devam etti:
"Gülbahçe fayı kendisi deprem üretmediği ve depremde bir etkinliği olmadığı halde değişik kesimlerinde sıvılaşmaya dair veriler gözlemliyoruz. Bu da fayın depremden hemen sonra olaya cevap verdiğini, etkileşime girdiğini gösteriyor. Deprem karada gerçekleşseydi Bayraklı’nın birçok yerinde çok daha fazla bina yıkım gerçekleşirdi. Şu anda depremin etkileriyle ilgili çalışma yapıyoruz. Yaptığımız incelemelerde Gülbahçe fayında sıvılaşma, Tuzla fayında özellikle Doğanbey taraflarında yeni sıcak su kaynaklarının oluşmaya başladığını, gaz, buhar çıkışlarının olduğunu gözlemledik."
Sözbilir, konuyla ilgili incelemelerinin sürdüğünü ifade ederek, bu tür çalışmaların imar çalışmaları için çok önemli olduğunu sözlerine ekledi.
Kaynak: Anadolu Ajansı