SÜMEYRA KIRCA / YENİÇAĞ
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer YENİÇAĞ''ı ziyaret ederek İzmir''de yaptıkları hizmetleri anlattı. Tohum takas şenlikleri ile yerli tohumun kullanımını artırdıklarını vurgulayan Soyer, İzmir Büyükşehir olarak "Başka bir Tarım Mümkün" temalı tarım politikasını şöyle anlattı:
"Biz İzmir''de tarım politikamızı iki ana madde üzerine şekillendirdik. Birincisi yoksullukla mücadele, ikincisi kuraklıkla mücadele.. Bu tarım politikasının ana başlığı da ''Başka bir Tarım Mümkün'' bu plansız, yerli tohumları yok eden, küçük üreticiyi yok eden tarım politikasına mahkum değiliz. Peki biz ne yapıyoruz. ''Senin ürününü ben alırım belediye olarak ama yeter ki İzmir''in havzalarına uygun ürünleri kooperatif çatısı altında yetiştir'' diyoruz. Mesela küçük menderes havzamızda 4 ilçemiz var. Buradaki ürün desenini planlıyoruz. Geçen sene 144 milyon liralık alım yapmışız üreticiden.
Beydağı''ndan 100 ton kastane, Ödemiş''ten 200 ton patates gibi bunları üreticiden istiyoruz. Biz karakılçık buğdayını, devletin buğdaya verdiği taban fiyatın iki mislinden alıyoruz. Kestaneyi ben bir liradan alıyorsam tüccar gelip 50 kuruştan almıyor. Çünkü biz fiyatları da regüle ediyoruz. Verdiğimiz ürün alım garantisini bu yıl 340 milyon liraya çıkardık. Geçen senenin 2.5 misli... Aldığımız ürünleri ya ihtiyaç sahibi vatandaşa dağıtıyoruz ya da dönüştürüp ihracatı için kapı açıyoruz. Üreticiye eğitim veriyoruz, küçükbaş hayvan dağıtıyoruz sonra süt yemi veriyoruz ve diyoruz ki: Bunu 3 ay sonra senden satın alacağım ve kavurma yapacağım ve et girmeyen evlere dağıtacağım. Dolayısıyla burada çiftçiye alım garantisi de veriyoruz. Ayrıca bu şekilde küçükbaş hayvan üretimini tevşik ediyoruz."
"AYNI ZAMANDA KİMYASAL VE KANSER İLACI SATIYOR"
Tunç Soyer, Seferihisar Belediye Başkanı iken 2006 yılında çıkan bir yasa ile karşılaştığını ve bu yasada tescili olmayan yerli tohumun satışının yasak olduğunu anlatarak, "Bu inanılmaz ama gerçek!" dedi.
Bunun sebeplerini araştırdığında ise korkunç bir manzara ile karşılaştığını anlatan Başkan Soyer şöyle konuştu:
"Dünya tohum piyasasının yüzde 84''nü 10 firma elinde tutuyor. Bu 10 firma aynı zamanda kimyasal ve kanser ilacı satıyor. Öyle bir zincir kurmuşlar ki, bu 10 firmadan tohum almak zorundasın, tohumu yetiştirmek için kimyasalı da onlardan alıyorsun, sonra o ürün yeyince kanser oluyorsun ve kanser ilacını da onlardan alıyorsun. İnanılmaz bir tezgah."
Tunç Soyer, tarımdaki yanlış politikaların üreticiyi kendi kaderine terk ettiğini, plansız programsız tamamen küçük ölçekli üreticiyi yok sayan bir tarım politikası uygulandığını söyledi. İktidarın, "Tarım yapılacaksa büyük ölçekli üreticiler yapsın" dediğini kaydeden Soyer, şöyle konuştu: "Biz tam tersini düşünüyoruz. Küçük ölçekli üretici yaşarsa, hem ürün çeşitliliği artar hem de kırla kent arasında denge oluşur. Çiftçi üretimden vazgecip kente göç ettiğinde ucuz iş gücüne katılmış oluyor. Oysa köyünde üretime devam etse hem daha refah yaşar hem de kentlerde hızlı nüfus artışının önüne geçilir. Gıda fiyatları artmaz, yoksulluk artmaz bunun bir çok olumlu etkisini var."
Tunç Soyer, Türkiye''nin topraklarına uygun hayvancılığın küçük baş hayvan üreticiliği olduğunu da vurguladı. Soyer, bunun nedenlerini şöyle açıkladı:
"Bir kilo büyükbaş hayvan eti için 22 ton su tüketiyoruz. Bu hayvanın yediği yemi yetiştirmek için 25 milyon ton slajlık mısır üretmişiz bir fidanı için 84 litre su tüketiyorsunuz. böyle vahşi bir sulama olabilir mi? Bizim küçükbaş hayvan tercihimiz hem yemi itibariyle hem büyümesiyle hem etiyle sütüyle bu toprakların iklimiyle uyumlu. Ama biz bunları da yok ettik. Slajlık mısır yerine, saz çavdarı denen bir yem bitkisi var. Adını unuttuğumuz, mürdümlük, gambilya gibi yem bitkilerimiz var. Bunlar doğanın ritmiyle suyunu alan büyüyen ve hayvanı beslemeye yeten yem bitkileri ama biz bunları yok etmişiz. Önceden izmirde 5-10 metre yer altından su çekerlerken şimdi 300 metrelere kadar düşmüş. Kısacası bu yanlış tarım politikaları dışa bağımlı hale getirdiği gibi, yer altı su kaynaklarımızı tüketmiş hem de çiftçiyi yozlaştırmış."
Bir yandan küçük ölçekli üreticiyi, bir yandan kooperatifçiliği desteklediklerini aktaran Başkan Soyer, çiftçiye üretim garantisi verirken kooparatif çatısı altında toplanmalarını da şart koştuklarını kaydetti. Çiftçiye aynı zamanda pazarlama konusunda da yardımcı olduklarını belirten Başkan Soyer, "Dünyanın en güzel zeytinyağını üretiyor belki ama bidonlarla dökme satıyoruz İtalyanlara. Ama onu şişesini yapıp, tanıtımı ve pazarlaması yapılsa hak ettiği fiyatlardan ihraç edilir. Üreticinin tohumdan başlayarak ihracata kadar tüm o süreçte yanında olmak istiyoruz ve başka bir tarım ancak böyle mümkün olur" dedi.
"KRİZLE MÜCADELE KAPASİTESİ GELİŞTİ"
İzmir''in son 2 yılda ard arda doğa felaketleri yaşamasının belediyenin kurumsal yapısını geliştirdiğini belirten Tunç Soyer, İzmir''de yaşanan büyük deprem ardından kriz belediyeciliğini devreye soktuklarını ve kısa sürede toparlandıklarını kaydetti. Soyer, "Büyükşehir belediyesinin krizlerle mücadele kapasitesi olağanüstü gelişti. Depremle ilgili 50 bin kişinin dışarda kaldığı binlerce çadırın kurulduğu bir afette depremden 30 gün sonra tüm çadırları sökmüştük biz. Bu heralde Türkiye''de hiç yaşanmamış bir deneyim. Herkesin başını sokacağı bir yuva sağladık. Bu sadece belediyenin değil elbette, tüm İzmirlilerin efsane dayanışmasıyla oldu" dedi.
"Bir Yuva Bir Kira" kampanyası başlattıklarını dile getiren Tunç Soyer bu kampanya kapsamında 42 milyon lira para topladıklarını kaydetti. Her bir depremzedeye 10 bin lira kira desteği verdiklerini belirten Tunç Soyer, şunları söyledi: "Elbette bu paralar vatandaşın desteği ile oldu. Biz de belediye olarak orta hasarlı binalar için 5''er bin lira destek verdik. Hem İzmir Belediyesi kendi kaynaklarını seferber etti hem de İzmir''in kampanyayı örgütlemesini sağladı. Bu tür felaketlerde muazzam bir destek yağıyor ama onu iyi koordine edemezseniz büyük bölümü heba olabiliyor. Yanlış yerlere gidiyor. Biz öyle bir sistem kurduk ki, bir kuruş ziyan olmadı."
"KENTSEL DÖNÜŞÜM İÇİN 250 MİLYON DOLARLIK KAYNAK"
İzmir''de deprem öncesinde çarpık kentleşmeyi önlemek için kentsel dönüşüme başladıklarını aktaran Tunç Soyer, bu kapsamda Kadıfekale''den binlerce konutun alınarak başka bir yere daha sağlam bir şekilde taşındığını belirtti. Aynı şekilde Karşıyaka Örnekköy''de yeni bir kentsel dönüşümü bin 400 konut için başlattıklarını kaydeden Tunç Soyer, "Tapularını devraldığımız 7 ayrı bölgede 6 bin civarında konut için kentsel dönüşüm hazırlığımız devam ediyor" dedi.
Deprem sonrası karşılaştıkları manzarada devletin ağır hasarlı binalara finansal destek sağladığını ancak orta hasarlı binalara yeteri kadar destek sağlamadığını aktaran Tunç Soyer orta hasarlı binalar için Dünya Bankası''ndan 250 milyon dolar kaynak bulduklarını şöyle anlattı: "Bizim devletimiz mevzuatta ağır hasarlı binalar için şöyle bir finansman çözümü sunmuş: ''Binanı ben yapacağım bunun yüzde 50''sini 20 yıl vadede ödeyeceksin.'' Fakat bunu sadece ağır hasarlılara getiriyor. Bunu orta hasarlılara getirmemiş. Onlara diyor ki: ''Sen bu yapını güçlendirmek zorundasın yoksa bir sene içinde ben bunu yıkarım.'' Burada vatandaş çok çaresiz. Sayın Cumhurbaşkanı ile en son görüşmemizde bunu ilettim kendisine, orta hasarlı binalarda devlet bir çözüm üretmemiş, onun için biz Dünya Bankası''na gittik 250 milyon dolarlık bir kaynak bulduk. ''Bu kaynağı kullanmamıza izin verirseniz biz bu kaynağı orta hasarlı binası olan vatandaşlarla bu krediyi buluşturmada belediye bir köprü olur'' dedik. 5 yıl ödemesiz 30 yıl vade 0.92-1.12 arasında faiz, biz bu şartlarda kredi bulduk, eğer Cumhurbaşkanımız onaylarsa aynı şartlarda bizde bu krediyi vatandaşa vereceğiz."
Toplamda 7 bin 500 orta hasarlı binanın 6 bin tanesini bu kaynakla yenilemek istediklerini vurgulayan Başkan Soyer, Mimarlar Odası ile bir anlaşma yaparak İzmir''deki bütün binaların deprem güvenlik karnesini çıkaracaklarını anlattı.
KARAKILÇIL BUĞDAYI ÖNCE BİR AVUÇTU
BU düzene son vermek için yerel tohumların teşvik edilmesi gerektiğini kaydeden Başkan Tunç Soyer, yerli tohumları nasıl çoğaltıp üretime geçtiklerini ise şöyle anlattı:
"10 sene önce ilk kez bir belediye olarak tohum takas şenlikleri yapmaya başladık. İlkinde 284 tür tohum topladık. 6 ay ev ev gezdi arkadaşlar. Çeyiz sandıklarından, kavonoz diplerinden, bezlere sarılmış yerel tohumları topladık ve daha sonra bunları takas ettirdik. Daha sonra belediye olarak biz de göz hakkını aldık ve aldığımız tohumları seralarda çimlendirmeye başladık. İlk önce 80 türünü çimlendirdik. 6 dönümle başladık. Bir amcamız karakılçık buğdayı verdi ve dedi ki:
''Bu çok kıymetli bir ürün. Eskiden sadece bunlar yetişirdi, şimdi kalmadı bunları da çoğaltın.'' Bir avuç karakılçık tohumu verdi. Biz onu önce bir saksıya diktik, sonra tarlaya çıkardık sonra 12 dönüme ektik sonra 120 dönüme çıkardık şimdi binlerce ovada karakılçık buğdayı var. Şimdi bu niye önemli, artık postallarla toprak işgal edilmiyor, tohumlarla işgal ediliyor ve sizi dışa bağımlı hale getiriyorlar. Biz dünyanın tahıl ambarıydık, tüm bunlar unutuldu ve her şeyi ithal hale getirdik. Bu kader değil, bunu değiştireceğiz."