Prof. Dr. Fatih Doğan, “Ancak erkenden teşhis edilmeli ve tedavisine başlanılmalıdır. Bu kanserlerin tedavisi geciktirildiğinde hastaya yapılan cerrahi işlemlerin büyüklüğü artmakta ya da hastalık nedeniyle ciddi problemler yaşanmaktadır” diye konuştu.
HER YAŞ GRUBUNDA GÖRÜLEBİLİR
Deri kanserleri güneşin biriken etkisi ile en sık ileri yaştaki insanların yüz, el ve kol gibi vücudun güneş gören bölgelerinde görülür. Ama aynı zamanda malign melanom ismindeki türü her yaş grubunda ve vücudun herhangi bir yerinde görülebildiğini söyleyen Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Fatih Doğan şunları belirtti:
“Deri kanserinin sık görülen tipleri için genelde deride 6 aydan daha uzun süredir iyileşmeyen yaraların varlığında şüphe duyulmalıdır. İleri yaştaki hastalarda deride oluşan kahverengi-siyah ya da pembe renkli, ara ara kanayan ya da iyileşme dokusu gibi görünen, genelde ağrısız, bazen kabarık bazen deri seviyesinde iyileşmeyen yaralar deri kanseri olabilir. Ne kadar küçük olursa olsun iyileşmeyen yaralar için hekim kontrolü şarttır. Deri kanserinin en sık görülen türü Bazal hücreli kanserler bulunduğu yerde agresif davranarak harabiyete yol açarken diğer sık görülen tipleri komşu lenf bezlerini tutarak ya da kan yoluyla vücuda yayılabilirler”
BENLERİN DEĞİŞİMİ EN ÖNEMLİ UYARICI
Prof. Dr. Fatih Doğan şöyle devam etti:
“Malign Melanom tipi ise vücudun herhangi bir yerinde, genelde alacalı renkleri olan, çevresi düzensiz, kenarları kabarık, büyüklüğü 6-8 mm’den büyük olan ve değişim gösteren lezyonlardan gelişebilir. Bu deri tümörü sağlam deride oluşan yeni renkli benler şeklinde gelişebildiği gibi bazen doğuştan olan benlerden de gelişebilir. Vücuttaki benlerin değişim göstermesi (büyümesi, renginin değişmesi ya da ara ara kanaması) en önemli uyarıcı işaretlerdendir. Bu şekillerde değişim gösteren ve uzun süredir iyileşmeyen yaralar geciktirilmeden hekim kontrolünden geçirilmelidir.”
ERKEN TEŞHİS İLE TAM TEDAVİ MÜMKÜN OLABİLİR
Deri kanserlerinin en sık görülen 3 tipinde de güneşin deri hücrelerine verdiği zararın deri kanseri gelişimine sebep olabildiği düşünülmektedir diye belirten Prof. Dr. Fatih Doğan şunları dile getirdi:
“Bazal hücreli kanserler, güneşin zararlı etkisiyle bire bir ilişkilidir. Son yıllarda bazal hücreli deri kanseri gelişimi sıklığı artış göstermektedir. Bundan ozon tabakasının incelmesi ile güneşin UV ışınlarına daha fazla maruz kalma sorumlu tutulmaktadır. İyileşmeyen yanık yaraları, sürekli akıntı olan fistül uçları, tütün kullanımı, enfiye kullanımı, maraş otu kullanımı, iyonize radyasyona maruz kalma, bazı deri hastalıkları bu tip kanser gelişimini artırabilir ”
Prof. Dr. Fatih Doğan risk taşıyan kişileri şu şekilde sıraladı:
Açık tenli kişiler
Kolay çillenenler
Çok sayıda beni olanlarBenlerin boyut ve şeklinde değişiklik olanlar
Ailesinde deri kanseri bulunanlar deri kanserleri açısından daha çok risk taşımaktadırlar.
DERİ KANSERLERİ TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ?
Deri kanserlerinin tedavi edilebilir kanserler olduğunu belirten Prof. Dr. Doğan, “Özellikle erken teşhis deri kanserlerinde tam tedavi sağlar. Ne yazık ki tedavisi geciktirilen tümörlerde tümörün yayılım hızı ve büyüme hızı katlanarak artmaktadır. Buda tedavi olanağını zorlaştırabilmektedir. Vücudumuzda oluşan her türlü yara önemsenmeli ve görünüşünde değişiklik olan, kanayan ve iyileşmeyen yaralar doktor kontrolünden geçirilmelidir. Bu şekilde deri kanserleri erken tespit edilebilir. Erken tespit edilen deri kanserleri tam olarak tedavi edilebilir. Deri kanserlerinin tedavi şekilleri kanserin tipine göre değişiklik gösterebilir. Ancak tüm deri tümörlerinin tedavisinde cerrahi yöntemler altın standart yöntemlerdir. Özellikle melanoma olmayan deri kanserlerinde tümörsüz cerrahi sınırdan yaranın tamamen alınması ve bölgenin temizlenmesi tedavi için yeterlidir. Ancak bazen yaygın tümörü olan hastalarda, cerrahi tedavinin mümkün olmadığı vakalarda kemoterapi ilaçları ve/veya radyoterapi verilmesi gerekebilir” dedi.