24 Haziran seçimlerine sayılı günler kala İYİ Parti'ye yapılan medya sansürü artarak devam ediyor. DİSK’e bağlı Basın İş Sendikası Genel Başkanı Faruk Eren, 24 Haziran seçimlerine giderken basının manipülasyon yaptığını belirterek, "Herkes kamu yayıncısı olduğu için TRT’yi konuşuyor. TRT dışında da aynı durum var aslında. Medya kuşatma altında. Bariz manipülasyon yapılıyor" dedi.
Eren, “Medyaya ‘İyi Parti’nin haberlerini görmeyin’ diye emir veriliyor. 1’inci sayfalar holdinglere gönderilip orada onaylanıyor” dedi.
Birgün'den Mustafa Kömüş'ü haberine göre, Eren, şunları söyledi: “Bizim birçok yerde arkadaşlarımız var. Televizyonlarda, gazetelerde… İktidara yakın yayın organlarında bariz bir sansür ve ayrımcılık var. Bunlar tabii ki çalışanlara sözlü olarak iletiliyor, insanlara, yazı işlerine, haber merkezlerine. ‘Şu aday görülmeyecek, bu aday böyle görülecek’ diye. Tabii ki inkâr edeceklerdir, kanıtlayın diyeceklerdir ama biz bunu biliyoruz. Hürriyet’i ve Posta’yı yakın zamanda satın aldılar. Mesela Hürriyet’in 1’inci sayfasına Meral Akşener’i koymayın diye çalışanlara emir veriliyor. Gazetelerin sayfaları yapıldıktan sonra holdinge gönderiliyor. Bir denetimden geçiyor. Holdingin istemediği haberler girmiyor, istediği başlıklar atılıyor. Bu fecaat bir durum. Daha önce de Demirören Medyası’nda benzer şeyler yaşandı. Şimdi herkes kamu yayıncısı olduğu için TRT’yi konuşuyor. TRT dışında da aynı durum var aslında. Medya kuşatma altında. Bariz manipülasyon yapılıyor. Açıkça insanlara emir verilerek yapılıyor. Erdoğan dışındaki adayları az görün deniliyor.”
“Açıkça bir sansür olduğunu, kamuoyunun yanlış bilgilendirildiğini düşünüyorum” diyen Eren, şöyle devam etti: “Bu konuda sendikamız bir çalışma hazırlıyor ve bunu tanıklıklarla yayımlayacağız. Gazeteler bazı adaylara toleranslı davranabilir hatta taraf da tutabilir ama bunu manipülasyon aracı olarak kullanamaz. Gazetecilik adına gerçekten utanç verici bir durum bu.”
"EŞİT YARIŞ OLMUYOR"
Daha önce Vatan gazetesi ile NTV’de çalıştığını hatırlatan Faruk Eren, sözlerini şöyle sürdürdü: “AKP bu duruma medyayı yavaş yavaş alıştırdı. NTV’de biz bunu hızlı tren kazasında yaşadık. 34 kişi öldü ve kazayı sorguladık. Çünkü Devlet Demir Yolları’na tecrübesiz bir ekip getirildi. Sonra yukarıdan emir geldi ‘Yayınları kesin’ denildi. Demirören, Milliyet ve Vatan’ı aldıktan sonra da bariz bir şekilde iktidar yanlısı yayınlar yapılmaya başlandı. Vatan, Deniz Feneri gibi iktidarı rahatsız eden çok haber yapmıştı. Bunlar kesildi. Gezi’de bize, ‘İsyan demeyin’ denilmişti. Ama Posta’yı Hürriyet’i de alınca iş başka bir şeye dönüştü. Başka bir örnek vereyim Anadolu Ajansı şimdiye kadar neredeyse hiç Meral Akşener haberi girmedi. Seçime eşit yarış olmuyor. Özel kanallar da böyle davranıyor.”