Fatih ERGİN / YENİÇAĞ
Türk siyasi tarihinin hem yerel hem de genel seçimleri bir bütün olarak ele alındığında en sıra dışı seçimlerinden biri, geride bıraktığımız 31 Mart yerel seçimi oldu. İlk kez bir yerel seçimde ittifaklar ve ittifak adayları yarıştı. Bunun yanında 31 Mart’ı asıl farklı kılan ise, seçimin kampanya süreciydi. Ekonomik krize çare bulamayan ve topluma yeni bir hikâye sunamayan iktidar partisi, seçmenlere krizin derin etkisini unutturmak için ittifak ortağı MHP ile birlikte yerel seçim kampanyasını tamamen “beka” söylemi üzerine kurgulamıştı.
Millet İttifakı ise, halkın geçim derdine yoğunlaşmış ve kampanya sürecini ana hatlarıyla bu gündeme göre oluşturmuştu. Bu durum, AKP karşısında en yüksek seviyeye çıkan toplumsal muhalefetin, Millet İttifakı’na yönlendirirken, sandıktan çıkan sonuçlar ise seçmenin bu eğiliminde İYİ Parti’nin oynadığı rolü gösteriyordu.
İYİ Parti, ilk girdiği yerel seçimde birçok ilden daha yüksek nüfusa sahip ilçelerin belediyelerini kazanırken, bazı büyükşehir ve il belediyelerinde de seçimi az bir oy farkıyla kaybetmişti. İYİ Parti’nin oynadığı asıl rol ise, 31 Mart’ın sonuçları itibariyle Türk siyasetinde olağan siyasi paradigmada olağanüstü değişikliklere neden olacak bir seçim olmasını sağlamasıydı. Seçim sonuçları ittifaklar bazında değerlendirildiğinde İYİ Parti’nin yerel seçimin “kazandıranı” olarak öne çıktığı görülüyordu. Millet İttifakı kapsamında CHP’nin kazandığı 8’i büyükşehir, 9’u il belediyesi olan toplam 17 şehirde seçim sonuçlarına İYİ Parti oyları doğrudan etki etmişti. Aralarında İstanbul, Ankara, Adana ve Antalya gibi AKP ve MHP’den CHP’ye geçen büyükşehir belediyelerinin de bulunduğu illerde, İYİ Parti’nin 24 Haziran 2018’deki Genel Seçimlerde aldığı oy, CHP’nin kazanmasında önemli rol oynadı. İYİ Parti’nin 24 Haziran’da aldığı oyun, 31 Mart’ta CHP’ye bu illeri kazandıran oy farkının çok üstünde olması dikkat çekmişti. Bir diğer dikkat çeken nokta ise, özellikle Millet İttifakı adına CHP’nin desteklendiği ve seçimi kazandığı illerde, AKP ve MHP’den kopan seçmenlerin CHP adaylarına yönelmesindeki İYİ Parti faktörüydü.
23 HAZİRAN VE İYİ PARTİ
YSK’nın tartışmalı kararı ile yenilenen ve ilk seçime göre Ekrem İmamoğlu’nun büyük bir farkla kazandığı ikinci İstanbul seçimi, siyasi tarihimizin en kaotik seçimlerinden biri oldu. YSK kararının gerekçesi, Ekrem İmamoğlu’nun mazbatasının siyasi bir kararla elinden alındığını gösterirken, iktidar partisi seçimin iptalinin hukuki bir karar olduğuna ve gerekçenin doğruluğuna toplumu bir türlü ikna edemedi. Bu durum, İmamoğlu’nun rakibi Binali Yıldırım ile arasındaki farkı açan temel bir sebep olsa da, farkın 800 bini aşan bir noktaya ulaşmasında İYİ Parti ve Meral Akşener’in etkisi göze çarpıyor.
AKP Genel Başkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ısrarla seçimin yenilenmesi gerektiğinden bahsetmelerine rağmen, YSK kararı sonrasında sahada pek fazla görünmediler. Bu süreçte, seçimin yenilenmesi durumunda mitili İstanbul’a atacağını ifade eden Bahçeli’nin İstanbul’dan neden uzak durduğu da tartışma konusu olmuştu. Yapılan yorumlarda, bölücü başı Öcalan’ın yeniden mektuplarının kamuoyuna aktarılmaya başlandığını ve bu durumun iktidarın HDP seçmenine yönelik bir hamlesi olduğundan bahsedilirken, Bahçeli’nin de HDP oylarına yapılan hamlenin karşılık bulması için çok fazla ön planda yer almadığı belirtiliyordu. Bunun yanında, Cumhur İttifakının adayı Binali Yıldırım’ın Diyarbakır konuşması da milliyetçi seçmenin 31 Mart’ta Cumhur İttifakını destekleyen bölümünde ciddi bir tepkiye neden oluyordu.
Bu süreçte İYİ Parti Lideri Meral Akşener ise, partisinin genel başkan yardımcıları, milletvekilleri, GİK üyeleri ve il başkanları ile birlikte İstanbul’a çıkarma yaparak, Cumhur İttifakı’nın 31 Mart öncesine göre yaşadığı “beka” çelişkisini anlattı. Terörist başı Öcalan’a seçime günler kala HDP’ye yönelik yaptırılan tarafsızlık çağrısını Erdoğan ve Bahçeli’nin destekler tutumuna karşılık Meral Akşener’in sert tepki göstermesi, AKP ve MHP seçmeninden ciddi bir oranda desteğin Ekrem İmamoğlu’na gelmesini sağladı.
MİLLİYETÇİ SİYASETİN YENİ LİDERİ: MERAL AKŞENER
Özetle; 23 Haziran seçimi 31 Mart ile kıyaslandığında, AKP ve MHP’den Millet İttifakı’na dikkat çeken oranda bir seçmen kitlesinin yönelmesinde YSK’nın siyasi içerikli kararının yanında İYİ Parti faktörünün de etkili olduğu görülüyor.
Meral Akşener’in hem geniş toplum kesimleri hem de milliyetçi seçmenin büyük bir çoğunluğunun nezdinde, milliyetçi siyasetin yeni lideri görüntüsünün perçinlenmesi de 23 Haziran’ın sonuçlarından biri olarak ortaya çıkmıştır.