İYİ Parti Grup Başkanvekili ve Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında ekonomideki tabloyu eleştirirken dikkat çeken bir hikaye anlattı.
"Ekonominin iyiye gittiğine dair çizilen tozpembe tabloların gerçeği yansıtmadığı, Kurban Bayramı haftasında bile esnafın işlerinin durgun gitmesinden belli." diyen Türkkan, şöyle konuştu:
"Nereden bakarsak bakalım, ülkemiz fakirleşiyor, yoksulluk gittikçe artıyor. Fiyatlar aldı başını gitti. Et yiyebilenlere zengin gözüyle bakılıyor. Baklava, börek fiyatları el yakıyor. Evimde yapayım desen unuydu, yağıydı, şekeriydi… Bunları bir araya getirebilmek için de bir çuval para lazım. Meyve, sebze ateş pahası. Elektriği, suyu, yakacağı, çocukların masrafları, borç harç. Çalışan kesim bile sıkıntıdayken milyonlarca işsiz de cabası. Halleri perişan. Hal bu iken, neye bayram edelim. Ne evler var sofrasına et bile girmeyen. O evde çocuk olmak, baba olmak ne kadar zor düşünün biraz.
Kurban Bayramı haftasındayız ama piyasada yaprak kımıldamıyor. Esnaf adeta kan ağlıyor. İş yerinin kirasını, Bağ-Kur primini, işçisinin sigortasını, elektrik faturasını dahi ödeyemiyor. Yandaş medyada, kanallarında, gazetelerinde, köşe yazılarında sürekli aynı başlıklar. Emekliye müjde. Esnafımıza kredi. Çiftçimize destek. İnsanların umudu vardı. Ama artık o umut da kalmadı. Umudu çalınan insan, ruhun terk ettiği beden gibidir. Ülkeler için kaybolan gelecektir."
PADİŞAH VE NÖBETÇİ ASKERİN HİKAYESİ
"18 yıllık Ak Parti iktidarının 85 milyon vatandaşımızın umutlarıyla nasıl oynadığını anlamanız için size bir hikaye anlatmak istiyorum." diyen Türkkan sözlerine şöyle devam etti:
"Padişah kalede yürürken, soğukta nöbet tutan askerin yanına gitmiş. İncecik kıyafetlerle nöbet tutan askerden çok etkilenmiş ve sormuş: “Üşümüyor musun bu kıyafetle?” “Hayır” demiş asker ve eklemiş “Ülkem için buradayım, üşümeye hakkım yok.” Aldığı yanıt padişahı öyle memnun etmiş ki askeri sevindirmek istemiş. Padişah askere dönmüş ve “Ayağa kalk ve dile benden ne dilersen.” demiş. Asker doğrulmuş, “Sadece sağlığınızı dilerim padişahım” Padişah “Sağol, ama yine de ben bir şey yapmak isterim. Kabul edersen yarın sana yünden örülmüş, seni hiç üşütmeyecek bir yelek göndereceğim” demiş. Ve oradan ayrılmış.
Ertesi gün öyle çok işle uğraşmak zorunda kalmış ki padişah, askere verdiği sözü unutmuş. İki gün sonra da muhafızlar sabah denetlemesinde hükümdarın yün yelek sözü verdiği o askeri nöbet yerinde soğuktan donmuş olarak bulmuşlar. Elinde sıkı sıkıya tuttuğu kağıtta bir not varmış: “Hükümdarım, ben soğuğa alışkındım; ama sizin beni sıcak tutacak yelek vaadiniz direncimi kırdı, ölüm sebebim oldu.”
İşte bu hikayedeki askerin başına gelenle, esnafın ve çalışanın başına gelen aynı. Ekonominin iyiye gittiğine dair çizilen tozpembe tabloların gerçeği yansıtmadığı, Kurban Bayramı haftasında bile esnafın işlerinin durgun gitmesinden belli. Bayramdan sonrası için de esnafın umudu yok. Dükkanlar hızla kapanıyor. Son 2 yılda 2 milyondan fazla istihdam kaybı yaşandı. Bu rakama turizm ve hizmet sektöründe yaşanan kayıplar dahil değil.
Şu an pandemi nedeniyle özellikle Akdeniz Bölgesi’nde kapalı olan yüzlerce oteli, o otellerde çalışan on binlerce insanı ve otellerle çalışan işletmeleri düşünün. Turist gelemediği için kapalı olan işletmeleri düşünün. Sonuç tam bir yıkım.
Emekli, memur ve işçilerde de para yok ki, alışveriş yapsın, esnafa katkı sunsun. Koronavirüs salgını nedeniyle iş yapamaz hale gelen ve ümidini bayram alışverişine bağlayan esnafımız hayal kırıklığı yaşıyor. Esnaf fiyatları artırmadan satmaya, tüketici ise cebindeki paraya göre hareket etmek istiyor.
Gerçekten, bu yılın Kurban Bayramı esnaf açısından da, vatandaş açısından da çok zor geçecek. Allah ülkemize bir daha böyle sıkıntı dolu bayram yaşatması."
