İYİ Parti Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral, TBMM’de süren bütçe görüşmeleri kapsamında Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi ile ilgili konuştu. İYİ Partili Oral Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a “Cübbeni sarığını çıkar siyaset yap” çağrısında bulundu.
Oral’ın konuşmasının satır başları ise şu şekilde:
İKTİDAR İSLAM’I YANLIŞLARININ ÖRTÜSÜ HALİNE GETİRMEKTEDİR
“İktidar İslam''ı siyasallaştırmakta ve inancımızı yanlışlarının örtüsü hâline getirmekte artık zirve yapmıştır. Bu politikanın bir numaralı aktörü de maalesef Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Ali Erbaş olmuştur. Ülkemizde adalet sistemi yerle bir olmuş, insanımız Twitter''da feryat ederek adalet arama noktasına gelmişken bir bakıyoruz, Yargıtay binasının açılışında Sayın Erbaş''ı dua eder hâlde buluyoruz. Dua güzeldir, hepimizin muhtaç olduğu Allah''a yakarıştır ancak Sayın Erbaş''ın elleri niyaz için mi açıldı, yoksa iktidarın adaletsizliklerini örtmek için mi açıldı, bunu bilemiyoruz. Diğer taraftan, bakıyorsun iktidar sosyal medya yasasıyla ifade özgürlüğünü kısıtlamaya niyetleniyor, sahneye yine Sayın Erbaş çıkıyor ve diyor ki: "Tarihte görülmediği kadar sosyal medya ve iletişim kanallarıyla gençlerimize, çocuklarımıza sürekli dinsizlik aşılanıyor." Yani iktidarın insanları dinden soğuttuğu gerçeğini örtmek ve sosyal medya kısıtlamalarına meşruiyet kazandırmak için Sayın Erbaş suçluyu, sosyal medya ilan ediyor. Sayın Erdoğan, ekonominin batmasındaki rolünü unutup stokçulara ceza keseceğini, mallarına el koyacağını söylüyor; Sayın Erbaş orada da hemen fetva vermek için devreye giriyor ve "Stokçuluk haramdır." diyor, el insaf diyorum.
DİYANET İŞLERİ BAŞKANI SARIĞINI CÜBBESİNİ ÇIKARSIN SİYASET YAPSIN!
Erbaş''ı haklı olan bu çıkışları yaparken görüyoruz ama ne hikmetse hiçbir zaman adam kayırmayı, torpili, devlet malını çalmayı, rüşveti ve tüyü bitmemiş yetimin hakkının yenmesini lanetlerken, bunlar için fetva verirken asla göremiyoruz. Sayın Erbaş, hiç mi İmam-ı Azam Ebu Hanife''den ilham almamıştır? O büyük alim ki "Ancak ilmi bir ihtiyaçtan dolayı devlet başkanıyla yakınlık ilişkisi içerisinde ol. Onun yanında ateşin içerisindeymiş gibi ol." demiştir ama Sayın Erbaş bırakın ateş içinde olmayı Sayın Erdoğan''ın yanında kendisini cennet bahçesinde gibi hissetmektedir. Sayın Erbaş''a buradan bir tavsiyede bulunmak isterim: Makamınızı korumak için Mustafa Sabri''ye özeneceğinize doğru bildiğini savunduğu için kırbaç cezası almış, zindanlara atılmış İmamı Azam Ebu Hanife''yi örnek alın. Gerçek din adamının tavrı tam da budur. Çok siyaset yapmak istiyorsanız Sayın Hulusi Akar gibi siz de örnek olun, o nasıl üniformasını çıkarıp siyasete girdiyse siz de cübbenizi ve sarığınızı çıkarın, karşımızda siyaset yapın. Makamınızı bu çarpık işlere asla alet etmeyin. Unutmayın ki yüce Allah bütün bunların hesabını ahirette mutlaka soracaktır.
İYİ PARTİ İKTİDARINDA DİYANET İŞLERİ BAŞKANI FERMANLA DEĞİL EHLİYET VE LİYAKATE GÖRE ATANACAK
çarpık durumun bir sebebi de ucube Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi ve getirdiği liyakatsizliktir. İşte, bu sebeple iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemde Diyanet İşleri Başkanı fermanla değil, Cumhurbaşkanı ve Başbakanın ayrı ayrı iradelerinin yer aldığı müşterek kararnameyle atanacaktır. Diyanet İşleri Başkanlığının Sayıştay raporlarına bir daha utanç vesikası olan yolsuzluk ve usulsüzlükler giremeyecektir. Diyanet bir daha camilerde iktidara protokol uygulamayacak, milyonluk makam arabalarıyla israf etmeyecektir. Kısacası, Diyanet Atatürk onu nasıl kurduysa o günkü ruhuyla yüce dinimiz İslam''a ve Türk milletine hizmet edecektir.
ÜÇ YILDIR ÜLKEDE DEİZM, ATEİZM YÜKSELİYOR DEDİM, REDDETİLER, ŞİMDİ DEDİĞİMİZE GELDİLER!
AK Parti iktidarında İslami değerler, o kadar şahsi menfaatlere ve siyasete alet edilmiştir ki milletimiz, maalesef, dine dair her şeyden uzaklaşmaya başlamıştır. Geçtiğimiz üç bütçede de "Ülkede deizm ve ateizm artıyor, insanlar dinden soğuyor." demiştim. Hem Diyanet hem bağlı olduğu Cumhurbaşkanlığı bana "Bunun bilimsel dayanağı yok." demişler ve itiraz etmişlerdi. Şimdiyse Sayın Erbaş, bizim dediğimize gelmiştir. Diyarbakır''da bir açılışta konuşan Erbaş "Gençlerimizi deizme ve ateizme kaptırmayalım." demiştir. Biraz önce örnek verdiğim gibi ülkemizde dinsizliğin arttığını ve bunun sebebinin de sosyal medya olduğunu söylemiştir. Yüce Meclisin huzurunda sormak istiyorum: Sayın Erbaş, biz bunu üç yıldır bas bas bağırıyoruz, sizin aklınıza şimdi mi geldi Allah aşkına? Sayın Erbaş, madem ülkede dinsizlik artıyor, siz ne işe yarıyorsunuz? Asıl göreviniz, gençlerimizi bu beladan uzaklaştırmak, yüce dinimizi ve tek Allah inancını sevdirmek değil midir?
İKTİDAR ÜLKENİN İFLASINA İSLAMÎ KILIF ARIYOR!
Sayın Erbaş''ı bu görevde tutan iktidar da benzer bir zihniyettedir. Ekonomi yerle bir olmuş, yolsuzluk almış başını gitmiş ve bunun tek sebebi, iktidarın, milletimizin dinî değerlerini sömüren, siyasete alet eden politikaları olmuştur. Bu gerçek ortadayken "Faiz sebep, enflasyon sonuç." gibi iktisat bilimini çöpe atan bir yaklaşımı "Nas var, Nas." diyerek savunmak, ülkeyi iflasa sürüklemeye İslami bir kılıf bulmaktan başka bir şey değildir.
FAİZDEKİ NAS TARIM KREDİ, VERGİ VE KYK BORÇLARINDAKİ FAİZİ KAPSAMIYOR MU?
Dün "Faiz dünya gerçeğidir, reddedemeyiz." derken ilgili Kur''an hükümleri henüz -haşa- inmemiş miydi, vahyolmamış mıydı? Çiftçinin Tarım Kredi borçlarındaki faiz, öğrencinin KYK borçlarındaki faiz, vergi borçlarındaki gecikme faizi, esnafın borçlarındaki faiz haram değil midir Allah aşkına?) Yüce dinimizi suistimal eden bu zihniyet acilen terk edilmelidir.
“AK PARTİ ALLAH İLE ALDATMAKTADIR”
15 Temmuzda FETÖ''cülerin saldırısından kurtulmayı Allah Resulü Hazreti Muhammed ve Hazreti Ebubekir''in örümcek ağıyla kurtulmasına benzetmek AK Parti iktidarının eseridir. Belediye başkanına oy vermeyi kıyamet günü berat belgesi almaya bağlamak AK Parti iktidarının eseridir. "Erdoğan''a dokunmak ibadettir. Cumhurbaşkanına karşı çıkmak haramdır." gibi din dışı sözler AK Parti iktidarının eseridir. Bin yıllık tasavvuf geleneğimizi sürdürenleri tenzih ederek söylüyorum, bazı tarikatların, cemaatlerin holdingleşmesi, devlete insan kaynağı temin etme organizasyonlarına dönüşmesi AK Parti iktidarının eseridir. Kısacası, bu iktidarın yaptığı merhum Mehmet Akif Ersoy''un deyimiyle "Allah''la iskât" yani Allah''la susturmaktır, Allah''la aldatmaktır. İşte, bundan Türk milletini kurtarmak için iktidar olacağız.
VEKİL İMAM VE FAHRİ KUR’AN KURSU ÖĞRETİCİLERİNİN SORUNLARI ÇÖZÜLMELİDİR
Diyanet bütçesinin tamamına yakını personel harcamalarına gitmektedir. Buna rağmen, din görevlileri açısından pek çok mağduriyetler vardır. Özellikle, binlerce fahri Kur''an kursu öğreticisi vekil imam sıkıntı yaşamaktadır. Bütçe görüşmesi öncesi bu kardeşlerimizin kurduğu platformun temsilcileriyle de görüştüm. Bu insanlar, KPSS ve alan puanı alarak ve mülakata girerek göreve başlamaktadırlar ancak vekil imamlar, normal imam maaşının üçte 2''si oranında maaş alabilmektedirler; sigortalıların prim günü sayıları maalesef çalınmaktadır. Fahri Kur''an kursu öğreticileri ise çok daha düşük maaşlar almaktadırlar; görevleri sonlandığında tekrar aynı süreçlerden geçmek durumunda kalmaktadırlar. Diyanet İşleri Başkanlığı bu mağduriyeti gidermeli, kadrolu personel alımından vekil personele öncelik tanıyarak bu yetişmiş ve tecrübeli personeli hakkıyla değerlendirmelidir; vekil personel uygulamasına da kökten son verilmelidir.
DİYANETE VE DİN ADAMLARINA GÜVENİ BİZ TESİS EDECEĞİZ
Peygamber Efendimiz "İnsanlardan iki sınıf var ki onlar kurtuluşa ererse insanlar da kurtuluşa erer, onlar fesada girerse insanlar da fesada girer; bunlar âlimler ve yöneticilerdir." buyurmuşlardır. İşini hakkıyla yapan ve vicdanları rahat olan âlimlerimizi ve yöneticilerimizi tenzih ediyorum. Lakin, bu iki sınıfta sayenizde büyük sorunlar vardır. İktidar, zaten malumunuz, miladını doldurmuştur. Din adamlarına olan güvenin nasıl azaldığını yakın zamanda yapılan pek çok kamuoyu araştırması bize göstermiştir. İYİ Parti olarak, bu devranı tersine çevirecek ve hem Diyanete hem de bütün din adamlarımıza güveni yeniden tesis edeceğiz inşallah. Peygamber''imizin varisi olan âlimleri, din adamlarını yeniden milletimizin gönlündeki asıl yerine oturtmak için çalışacağız. Bu gerçekleşene kadar sizleri uyarmaya devam edeceğiz. Sizin sevdiğiniz Necip Fazıl Kısakürek''in sözüyle sözlerimi bitiyorum: "Müjdecim, kurtarıcım, Efendim, Peygamber''im; sana uymayan ölçü, hayat olsa teperim." Biz âlimlerimizin bu düstura uymalarını tavsiye ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.”