İYİ Partili Koray Aydın’ın açıklamasının tamamı şöyle:
"İktidarın yargı paketi adı altında meclisten çıkardığı infaz düzenlemesi, cezaevlerini boşaltmaktan öte işe yaramayan özel bir af niteliğindedir.
Kişilere karşı işlenen suçları, ancak ilgili kişiler affeder diyen Sayın Cumhurbaşkanı, sözünden dönmüş ve iktidar partisinin teklifinin kanunlaşmasıyla kişilere karşı suçlardan mahkûm olanların birçoğu salıverilmiştir.
Kader mahkûmu denilebilecek az sayıdaki mahkûmun dışında hırsızlar, kaçakçılar, rüşvetçiler, yağmacılar, dolandırıcılar, katiller ve daha bir dizi suçu işleyenler tahliye edilmiştir.
Nitekim haksız yere cezaevinde yatanlar ile “kader mahkûmu” olarak tanımlanan kişiler bile; rüşvetçi, hırsız, dolandırıcı, kaçakçı ve katillerle aynı kanunla salıverilmelerini içlerine sindirememişlerdir.
İnfaz düzenlemesinin Anayasa Mahkemesine başvurulması halinde “kanun önünde eşitlik” ilkesine aykırı bulunarak daha da genişlemesi ihtimal dâhilindedir.
Nitekim geçmişte böyle durumlar yaşanmıştır.
Çıkarılan düzenlemeyle şimdilik 100 bin civarında mahkûm tahliye olmuş, cezaevlerinin üçte birinden fazlası boşalmıştır.
Çıkarılan düzenleme ve mevcut infaz sistemi, mahkûmları ıslah etmek, pişmanlık duymalarını ve yeniden topluma kazandırılmalarını temin etmekten uzaktır.
Daha da üzücü ve kötü olan ise geçmişte benzeri düzenlemelerle tahliye edilenlerin çoğunun bir süre sonra yeniden suç işleyerek tekrar cezaevine girmeleridir.
Tahliyelerin üzerinden çok geçmeden salıverilen suçluların işlediği cinayetleri gazetelerden okumaya başlamamız bu endişemizde ne kadar haklı olduğumuzun somut delilidir.
Geçmişte çıkarılan af ve infaz indirimlerinden sonraki dönemlerdeki verilere bakıldığında bu durum açık ve net bir biçimde ortaya çıkacaktır.
İYİ PARTİ TEHDİT VE BASKILARA ASLA BOYUN EĞMEYECEKTİR
Bu arada teklife, MİT kanununa karşı işlenen suçlar diye bir madde eklenerek bu suçu işledikleri iddia olunan bazı gazeteciler kapsam dışı bırakılmıştır.
Böylece MİT kanununa karşı işlenen suçlar ibaresiyle hem muhalif basına gözdağı verilmiş, hem de İYİ Parti Kurucusu ve İstanbul Milletvekilimiz Sayın Ümit Özdağ hakkında zaten kimlikleri açıklanmış MİT’te görevli şehitlere rahmet dilediği için fezleke düzenlenerek TBMM’ye gönderilmiştir.
Fezlekeden amaç da İYİ Parti üzerinden tüm muhalefete ve Türk milliyetçilerine gözdağı vermektir.
Nitekim Grup Başkanvekilimiz Sayın Müsavat Dervişoğlu konuyla ilgili partimiz adına gereken cevabı vermiş; Sayın Ümit Özdağ’ın yanında olduğumuzu; milliyetçi, demokrat ve vatanseverlerin oluşturduğu İYİ Parti ve Cesurlar Hareketi’nin baskı ve tehditlere asla boyun eğmeyeceğini net bir şekilde ifade etmiştir.
AÇIK CEZAEVİNE GEÇİŞLERİN KOLAYLAŞMASI, TOPLUM İÇİN AÇIK RİSKTİR
İnfaz düzenlemesinde terör suçları, örgütlü suçlar, kasten adam öldürme, cinsel suçlar, uyuşturucu suçları kapsam dışı bırakılmıştır, ancak bu suçları işleyenlerin de açık cezaevine geçmelerinin önü açılmıştır.
Terör suçları, örgütlü suçlar, adam öldürme suçu, cinsel suçlar, uyuşturucu imalatı ve ticareti suçlarından mahkûm olanlar ile diğer suçlardan 10 yıl ve daha az hapis cezası bulunan hükümlüler idare ve gözlem kurulu kararı ile infaz hâkiminin onayından sonra açık cezaevine geçebilecektir.
Yine yakın tarihte açık cezaevinden izinsiz çıkan bir caninin Ordu’da bir kızımızı vahşice katlettiği dikkate alınırsa, açık cezaevine geçiş de toplumun huzuru açısından açık bir risk özelliği taşımaktadır.
“TOSUNCUK” GİBİLER DE İNFAZ İNDİRİMİNDEN YARARLANMAKTADIR!
Kamuoyunda “Tosuncuk” olarak bilinen Çiftlikbank dolandırıcısı kaçak olduğundan dolayı hüküm giyip cezaevinde yatmadığı için bu aftan şimdilik yararlanamıyor ama aynı suçtan hapis yatanlar bu düzenlemeden yararlanıyor.
Binlerce, on binlerce aileyi dolandıranlar, binlerce ocağı söndürenler, cezasının bir bölümünü çektiler diye tahliye edildiler.
Milleti ve devleti dolandıranlar bari çaldıkları paraları hazineye ödemedikçe infaz indiriminden yararlanmasınlar diye İYİ Parti olarak verdiğimiz öneri TBMM’de kabul görmemiş, maalesef devletin ve milletin parası, çalanın yanına kâr kalmıştır.
DÜZENLEME KADIN CİNAYETLERİNİN CEZASINI ARTIRMAMIŞTIR
Henüz yeni ve acı bir örnek yüreklerimizi dağladı. Geçen hafta içinde Rize Fındıklı’da AK Parti İlçe Başkan Yardımcısı Gamze Pala kızımız vahşice katledildi.
Katil, cinayeti platonik aşkına karşılık vermediği için işlediğini ifade etmiş. Basına yansıyan haberlere göre bu cani, bu genç kızımıza önce silahla ateş etmiş, sonra da gidip bıçaklamıştır.
Kasten öldürme, yüzün sürekli değişikliğine sebebiyet veren kasten yaralama suçu, özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar ve devlet sırlarına karşı suçlar ile işkence ve eziyet suçları bakımından herhangi bir indirim yapılmamaktadır.
Ancak burada dikkati çeken bir durum vardır. Türk Ceza Kanunu’nda gebe kadınlara karşı işlenen suçlara özel olarak atıf yapılmakla birlikte, “kadına karşı suçlar” diye ayrı bir suç tanımı yoktur.
Türk Ceza Kanunu’nda kasten öldürme suçu üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı yapıldığında ağırlaştırılmış müebbet cezası ile cezalandırılacağı belirtilmektedir.
Gamze Pala’yı öldüren cani, hukukçuların yaptığı değerlendirmeye göre kasten öldürdüğü kişi üstsoy veya altsoydan biri ya da eşi veya kardeşi olmadığı için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almayacak, en üst sınırlardan ceza alsa bile mevcut infaz indirimleri sonunda 9 yıl civarında yatıp çıkacaktır.
Gamze Pala gibi kadınlarımızın katillerinin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmaları için gerekli düzenlemeler yapılmalı, adalet tam ve kâmil manada tecelli etmelidir.
Yine Türk Ceza Kanunu’nda kasten yaralama suçunun sadece “üstsoy, altsoy, eş veya kardeşe karşı” işlenmesi ağırlaştırıcı sebeplerden biri olarak görülmektedir.
Yaralama suçunun canavarca his saikiyle (örneğin; kezzap atmak suretiyle) işlenmesi hali nitelikli haller arasına alınmakta ve suçun bu suretle işlenmesi durumunda verilecek azami ceza 18 yıla çıkarılmaktadır.
Yüzüne kezzap atmak suretiyle Berfin Özek'in yaralanmasının faili olan kişi, yeni çıkarılan infaz indirimden yararlanamayacak olsa da önceki kanunlara göre ceza aldığı için cezası artmayacak, normal cezasını çektikten sonra çıkacaktır.
Nihayetinde çıkarılan bu kanun, kadın cinayetlerinin cezasını artıran bir düzenleme değildir.
Mevcut durumu korumuş, kadına karşı şiddette bir kısım suçlarda ağırlaştırma cihetine gidilmiş, o suçların arasında da münhasıran kadına karşı işlenen suç diye bir tanım sayılmamıştır.
BU KANUNU ÇIKARANLARI MİLLET AFFETMEYECEKTİR
İnfaz düzenlemesi ile koşullu salıverilme oranı kural olarak 2/3’ten yarıya indirilmektedir.
Örgütlü suçlar bakımından infaz oranı 3/4’ten 2/3’e indirilmektedir.
Uyuşturucu ticareti ve cinsel istismar suçları ile terör suçlarının 3/4 olan koşullu salıverilme oranları aynen muhafaza edilmektedir.
Nihayetinde bu düzenleme 100 bin mahkûmun tahliyesini sağlayan, ilk etapta cezaevlerindeki doluluğu ve yoğunluğu azaltmayı amaçlayan özel bir aftır.
Burada terhisleri ertelenen askerlerimizin durumuna da dikkat çekmek istiyorum. Milli Savunma Bakanlığı “‘toplum sağlığına zarar verebilecek büyük hareketlenme riski” gerekçesiyle askerlerimizin terhisini ertelemiştir.
53 bin çocuğumuzu “toplum sağlığına zarar verebilecek büyük hareketlenme riski” gerekçesi ile terhis etmeyen iktidar, 100 bin suçluyu “hastalık kaparlar” gerekçesiyle tahliye etmektedir. Peki, bu çocukların durumu ne olacak? 100 bin suçluyu salıverdiğiniz zaman “toplum sağlığına zarar verebilecek hareketlenme riski” olmayacak mı?
Böyle bir düzenleme, eşitlik ve hakkaniyetle bağdaşmaz, toplumda “yapanın yanına kar kalıyor”, “nasıl olsa sık sık af çıkıyor” gibi düşüncelerin kökleşmesine yol açar ve adalet duygusunu yerle bir eder.
Adına infaz düzenlemesi dense bile çıkarılan kanun, özel bir af niteliğindedir ve bu kanunu çıkaranları millet affetmeyecektir."