Halil Yatar / ANKARA / ÖZEL HABER
İYİ Parti Erzurum Milletvekili Naci Cinisli, "Tarım alanındaki en büyük sorun veri noksanlığı. En son tarım sayımı 2001’de yapılmış. Bu kadar hayati bir sektörde neredeyse 20 yıldır bir sayım yapılmaz mı? Türkiye’nin neresinde ne kadar tarım ile ilgili makine var, nerede ne ekiliyor hiç birisinin verisi yok Veri olmadan başarı olmaz" dedi.
Veri eksikliğinin her alanda olduğu gibi tarım ve hayvancılıkta da büyük sorun olduğunu söyleyen Cinisli "Türkiye’deki pek çok insan TÜİK’in açıkladığı verilere güvenmiyor. TÜİK siyasi arpalık haline getirildi. Bilimsel ve objektif çalışma yapılmıyor, yapılan çalışmalar ise açıklanmıyor. Tarımda en son sayım 2001’de yapılmış. Bu kadar hayati bir sektörde neredeyse 20 yıldır bir sayım yapılmaz mı? Türkiye’nin neresinde ne kadar tarım ile ilgili makine var, nerede ne ekiliyor hiç birisinin verisi yok. Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı vatandaşların ne kadarı hakikaten çiftçilikle uğraşıyor o da muamma. Veri olmadan başarı olmaz" diye konuştu.
KİŞİ BAŞINA BİR HAYVAN BİLE DÜŞMÜYOR
Ülkemizde kişi başına bir hayvan bile düşmediğini dile getiren Cinisli, "1960 yılında Türkiye’de yaklaşık 60 milyon küçük ve büyükbaş hayvan vardı ve ülke nüfusumuz 27 milyondu. Bugün 80 milyon vatandaşımız var fakat 68 milyon küçük ve büyükbaş hayvanımız var. 1960 yılında kişi başına 2,6 hayvan düşerken bugün 0.82 hayvan düşüyor. Sığınmacı ve mülteci olarak gelenler 0.82’lik orana dâhil değil" dedi.
"SÜTÇÜLÜĞÜN HAYVANCILIKTA ÇOK ÖNEMLİ BİR YERİ VARDI"
Hayvancılık sektöründe en büyük kırılmanın 2007-2008 yıllarında yaşandığını belirten Cinisli şöyle devam etti:
"Süt fiyatlarının inanılmaz düşüşüyle beraber insanlar süt ineklerini kesmeye gönderdiler. Sütçülük hayvancılıkta çok önemlidir çünkü sütten gelen para günlük akışı sağlar. Sütten gelen para ile çiftliğin giderleri karşılanır. Normal şartlarda 1 litre sütle 1 buçuk kilo yem alınması lazım. Bugün 1 litre sütle 1 kilo yem alınamıyor. Çiftçilik karlı olmaktan çıktı. 2007-2008 de hayvanlar kesime gönderilince bir süre sonra damızlık hayvan ihtiyacı ortaya çıktı. Türkiye’nin damızlık hayvan çiftlikleri de olmadığı için bir an da ithalat ihtiyacı doğdu. İthalat ortaya çıkınca bir anda hayvan ithalat lobisi de ortaya çıktı. Türkiye’nin ithalatla para kazanılabilecek bir ülke olduğu keşfedildi. O günden bugüne hayvan ithalatı, et ithalatı ve maalesef kurban pazarı da ithalat lobisinin eline geçti. Toplam 8 buçuk milyar Dolarlık bir ithalat yapıldı."
"KAYNAKLAR BOŞA HARCANDI"
"Yurt dışından hayvan ithalatı ile beraber 2012-2013 yıllarında hayvancılıkla ilgili kredi muslukları açıldı. Piyasaya sektörün dışından girenler çok fazla oldu. Dolayısıyla piyasaya yatırılan sermayeyle yurtdışından gelen hayvanlarla kurulan işletmeler zamanla yok olmaya başladı. Çünkü bu bir ihtisas alanı. Bilgisi tecrübesi olmayıp devletin kredi ve hibelerinden yararlanmak için sektöre girenler ne yazık ki başarılı olamadı. Kaynaklar boşa harcandı. Hayvancılığa verilen desteklere beklenen karşılık etki alınamadı. Önemli miktarlarda banka kredileri kullanıldı. Genç çiftçi projesi yapıldı, köylere insanlar gitsin diye 30 bin lira para verildi ama hepsi boşa gitti. İlk başlarda bu paralarda yandaş veya partili ayrımı yapılmazken sonrasında siyasi kayırmalar başladı ve beklenen etki gerçekleşmedi."
"ÜRETİCİ KOOPARATİFLERİ ETKİSİZ HALE GELDİ"
"Kooperatiflerin hayvancılık yatırımlarına Tarım Bakanlığınca sağlanan kredileri kaldırıldı. Bankalara gönderildi ve bu çok büyük bir zafiyete neden oldu. Kooperatifler yatırım yapamaz hale geldi. Tabi daha önce kooparatifler hayvancılık yatırımı yaparken de Doğuda yüzde 10-20lere kadar düşmüştü bu yatırımlar. Paralar veriliyordu, hayvanlar bir şekilde gösteriliyordu. Sonra satışa çıkarılıyordu.
O sistemde yozlaşmıştı. Maalesef kaynaklar lüzumsuz yere anlamsız bir şekilde harcandı. Tarım Bakanlığının ‘Kırsal Kalkınma’ yatırımlarında da başarısızlıklar meydana geldi. Yatırımların gerçekleşme oranı yüzde 60’ların altında. Yani kapasitenin neredeyse yarıya yakını kullanım dışında kaldı ve verimlilik elde edilemedi. Hayvan sayılarında niceliksel bir artış oldu"
SÜT KONSEYİNİN YAPISI REHABİLİTE EDİLMELİ
"Süt sığırı sayısı 12 milyondan 17 milyona çıktı. Süt üretimi 22-23 milyon ton şuanda. Ancak halkın süt tüketimi artmıyor. Süt Konseyinin yapısı rehabilite edilmeli. Küçük işletmelerin standartları yükseltilmeli. Süt fiyatları süt konseyinde tavsiye kararı olarak alınıyor. Tavsiye kararına da kimse uymuyor. Şuan süt fiyatlarının 2,30 üzerinden gitmesi gerekirken piyasada 2 Liraya 1,90’a süt toplanıyor. Çünkü vatandaşın başka çaresi yok. Küçük süt üreticilerinin durumu sıkıntıda. Piyasa ile rakabet etme şansları yok. Dolayısıyla sür arzında fazlalık var diyerek yetiştiricileri ister ver ister verme durumuna getiriyorlar."