İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Çelik’in ülkemiz genelinde sezaryen ve normal doğum vakalarında yaşandığı iddia edilen sorunların tespiti ve gerekli önlemlerin alınması amacıyla TBMM Başkanlığına sunduğu Meclis Araştırması açılması teklifinde, 21 İYİ Parti Milletvekilinin imzası yer alıyor.
İYİ Partili Çelik, araştırma önergesi konusunda yaptığı açıklamada; asla sağlıklı ve doğal doğum şekli olan normal doğuma karşı olmadıklarını belirterek, çocukları doğum esnasında sakatlanan ailelerin de kendilerine sorunlarını ifade ederken genel olarak doğum şeklinden veya sağlık çalışanlarından değil de yaşanabilecek olumsuzluklara karşı öncesinde ve sonrasında gerekli tedbirlerin alınmamasından dert yandıklarını vurguladı.
Çelik açıklamasında, mecliste oluşturulmasını teklif ettikleri komisyonca yapılacak araştırma ile; 2012 yılında sezaryen oranlarını azaltmak için yapılan kanun değişikliğinin ve beraberinde normal doğumların günümüze kadar teşviklerle desteklenmesinin, mağduriyetlerin daha da artmasına yol açıp açmadığı konusunun da dikkatlice ele alınması gerektiğini söyledi.
"İSTENMEYEN SONUÇLARDAN HEKİM SORUMLU TUTULAMAZ"
İYİ Parti Milletvekili Ahmet Çelik “2012 yılına gelindiğinde Ülkede ciddi anlamda bir sezaryen patlamasından söz ediliyordu. Bu çerçevede, 4 Temmuz 2012 tarihinde çıkarılan Sağlık bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair 6354 kanun kabul edilerek 12 Temmuz 2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlandı. Toplumda “sezaryen yasası olarak” bilinen bu yasa ile 24/4/1930 tarihli ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununun 153 üncü maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi yürürlükten kaldırılmış ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“Gebe veya rahmindeki bebek için tıbbi zorunluluk bulunması hâlinde doğum, sezaryen ameliyatı ile yaptırılabilir.
Gerekli tedbirlerin alınmasına rağmen, doğumu takiben anne veya bebekte meydana gelebilecek istenmeyen sonuçlardan dolayı hekim sorumlu tutulamaz.”
"KONU MİLLETİMİZİN TAMAMINI İLGİLENDİRMEKTEDİR"
Bu kanunla birlikte, belki de bazı kesimlerce sezaryen doğumları arttıran sebeplerden biri olarak görülen cezbedici maddi getirisinin önüne geçilmiş olacaktı. Kanun değişikliği sonrasında ise; genelde doktorlara gerek bile kalmadan gerçekleşmesi beklenen normal doğumların da maddi getirisinin, sezaryen doğumlardan kat kat fazla olması ve tüm bunların bazı hekimleri cezbetmesi dolayısıyla meydana gelen ihmali, vakitsiz ve zoraki normal doğumlara bağlı sakatlanma ve ölüm olaylarının yaşandığı iddiaları oldukça güçlenmiş durumdadır. Böyledir, şöyledir diye kesin bir şey söylemek ne uygun ne mümkün değildir. Bunlar iddiadır. Fakat insan hayatını, masum bebeklerin hayatını ilgilendiren ciddi bir iddiadır. Anne ve baba adaylarının canlarından can, kanlarından kan bildikleri en kıymetli varlıklarını heyecanla bekledikleri, mutluluktan uçacakları anı kâbusa çeviren çok ciddi bir iddiadır. Bu yüzden araştırılmalıdır diyoruz. Nitekim bu yavrular geleceğimizin teminatıdır. Vatanımızın ilelebet bekasını sağlayacak gelecekteki muhafızlardır çocuklarımız. Bu yönüyle bu konu sadece anne babalarını veya belli kesimleri değil milletimizin tamamını ilgilendirmektedir.” dedi.
"SAĞLIK ÇALIŞANLARININ HUZURLU ORTAMLARDA ÇALIŞMAYA HAKLARI VAR"
Açıklamasında, hastanelerin yetersizliğine ve bu durumdan sağlık çalışanlarının da muzdarip olduğuna işaret eden Çelik, sağlık çalışanlarının da tamamen huzurlu, sorunsuz ortamlarda çalışmaya hakları olduğuna vurgu yaptı.
Çelik, “Hastanelerimizde maalesef hem hasta yoğunluğuna karşılık gelecek hem de her aşamada tamamen sorunsuz bir müdahale ve tedaviyi sağlayacak yeterli sayıda uzman, ebe ve diğer yardımcı personeller bulunmamaktadır. Şüphesiz, tedbirden yoksun, güncel sorunların çözümüne yönelik tamamlayıcı gözlem ve denetim mekanizmalarının yetersiz olduğu, tüm ihtiyaçları karşılayan optimum düzeyde donanıma sahip koşulların sağlanmadığı bir ortamda çalışmak zorunda olmak, bu eksiklik ve aksaklıklar içerisinde yaşanan her olumsuzlukta vatandaşlarla karşı karşıya gelen değerli doktorlarımızın ve sağlık çalışanlarımızın da arzu etmediği bir durumdur. Sağlık çalışanlarının da tamamen huzurlu ve sorunsuz bir ortamda çalışmak haklarıdır. Ayrıca biliriz ki hastalarının memnuniyeti ve sağlığına kavuşması onlar içinde paha biçilmez bir mutluluk vesilesidir.
"SAĞLIK ÇALIŞANLARINA DA VATANDAŞLARIMIZA DA HİZMET EDECEK BİR ÇALIŞMA"
İYİ Parti olarak, şahsım ve araştırma önergemizde imzası olan 21 vekil arkadaşımızla Meclis Başkanlığına bu önergeyi vermeden önce, bizlere ülkemizin çeşitli illerinden başvuran onlarca vatandaşımızın da avukatlığını üstlenen Özge Şahin Güleçlier ile de irtibata geçtik. Onun aracılığı ile ilgili kurumlara ve adli makamlara yaptıkları şikâyetleri de detaylıca inceleme fırsatı bulduk. Vatandaşlar, normal doğumlara verilen teşvik veya primlerin cezbedici olması sebebiyle istemedikleri halde normal doğum ısrarına maruz kalmaları, temizlikçilerin anne karnına müdahalelerde bulunması, hastanelerin yoğunluğuna eksiklik ve aksaklıkların da eklenmesi ile personel hata riskinin artması, bu sebeple örneğin bebeğin ve annenin kilo takibinin ve tetkiklerinin titizlikle yapılamaması gibi çeşitli sebepler dolayısıyla çocukların ciddi derecede fiziksel, zihinsel sakatlanmalara maruz kaldığını ve hatta anne veya bebek ölümleriyle sonuçlanan doğumların yaşandığını iddia etmektedir. Bu iddiaların sayıca çok fazla olması münasebetiyle dehşet verici ve kesinlikle araştırmaya değer iddialar olduğunu düşünüyoruz. Tüm bu iddialara açıklık getiren kapsamlı bir araştırma sadece tek taraflı fayda için değildir. Bu çalışma sağlık camiasına da vatandaşlarımıza da hizmet edecek hayırlı bir çalışma olacaktır.
Ülkemizde son yıllarda doğum vakalarıyla ilgili haberler oldukça artmıştır. Hep birlikte ana haber bültenlerinde izliyoruz. Biri hafızalardan silinmeden bir başkası yayınlanmaktadır. Bunlar sadece haberlere konu olan iddialarını dile getiren vatandaşlar açısından değil sağlıkçılarımız açısından da incelenmelidir. Bu ülkenin doktoru, esnafı, hemşiresi, işçisi, memuru, askeri, çocuğu, genci, yaşlısı… Her vatandaş bizim için çok değerli ve önemlidir, hepsi bizimdir. Bizler hepsinin haklarının takipçisi ve savunucusuyuz.
Örneğin Ülkemizin en küçük illerinden Bartın’da son yıllarda peşe peşe mağdur edildiğini iddia eden vatandaşların haberleri yazılı, işitsel ve görsel medyaya sık sık yansımıştır. Her haberde mağdur edildiğini iddia edenlerin ve şikâyetçilerin sayısının daha da arttığı gözlemlenmiştir. Burada sadece kurumlar veya kişiler değil sistem ve kanunlarımız da sorgulanmalıdır.
Geçtiğimiz haftalarda, aralarında bu Araştırma Önergesi teklifimiz için bilgisine ve belgelerine başvurduğumuz, İstanbul, Ankara, Bartın ve diğer çeşitli illerimizde onlarca çocuğu doğum esnasında yaralanan ve bebeği ya da eşi vefat eden ailelerin avukatlığını yapan aynı zamanda da evladı doğum esnasında yaralanmış bir anne olan Avukat Özge Şahin Güleçlier önderliğinde mağdur aileler TC. Sağlık Bakanlığı Bakan Yardımcısı Prof.Dr. Muhammet Güven’e sorunlarını anlatmışlardır. Sonrasında Aile Bakanı ile de görüşme talep etmişler fakat taleplerine bir yanıt alamamışlardır. Akabinde bizlerle iletişime geçmiş dertlerini anlatmışlardır. Bize göre, bir an evvel gerekli tedbirler alınsın, başka canlar yanmasın diye yetkililere ulaşmak için çırpınıp duran bu insanların hikâyeleri mutlaka dinlenmeli, araştırılmalıdır. Bu bizim milletvekilleri olarak temel vazifelerimizden biridir” dedi.
Peş peşe gelişen hayati meselelerde soruşturma izni engelinin ortadan kalkması gerektiğini söyleyen Çelik, evladı doğarken ağır travmalara maruz kalmış, kendisi ise yüreğinden yaralanmış gözü yaşlı bir annenin asla yalan söylemeyeceği ve bu sebeple annelerin iddialarının da özenle ele alınması hususuna dikkat çekti.
Çelik “Bir çok ilimizde, şikâyetler üzerine başlatılan neredeyse tüm ön incelemeler, komplikasyon raporları dolayısıyla idari incelemenin ilerisine taşınamamıştır. Valilikçe soruşturma izni verilmemesi sebebiyle, gerekli tarafsız soruşturma yapılamamakta, zaten mağdur olan aileler hukuken de mağdur edilmekte ve bu durum da kamu vicdanını rahatlatmamaktadır. Kuşkuların ve endişelerin bir kısır döngü içerisine hapsedilmesindense biran evvel adli makamlarca neticeye kavuşturulmasının hem hastanelerimiz açısından hem de vatandaşlar açısından daha faydalı olabileceği hususu da bu önerge kapsamında ele alınmalıdır. Bu ilk etapta bir araştırma, bir tartışma ve çözüm bulma önerisidir. Körü körüne, önü arkası incelenmeden ileri sürülen bir yasa değişikliği talebi değildir. Dolayısıyla hiçbir kesimi rahatsız etmemeli aksine herkesi mutlu etmelidir.
Bu konunun bir de doğum sonrası fiziksel ya da zihinsel sakatlığa maruz kalan çocukların tedavi boyutu var ki, bu bölümü oldukça dramatiktir. Çocukları el, kol, beyin gibi organlarından ağır doğum yaralanmalarına maruz kalan bazı aileler, ilgili rahatsızlıklar konusunda uzman yetersizliği dolayısıyla çocuklarını tedavi ettirebilecek hastane bulmakta da, doktor bulmakta da sıkıntı çekmektedirler. Doktor ve hastane bulsalar bu kez de tedavi ettirmekte büyük sorunlar yaşamaktadırlar. Manevi yıkım doğumdan sonra bu noktada da hız kesmeden devam etmektedir. Teklif ettiğimiz Araştırma Komisyonu bu sebeplerle de bir an evvel kurulmalıdır. Özellikle tedavi de yaşanan sorunlar ve beraberinde ortaya çıkan sosyal ve ekonomik sorunlar ivedilikle tespit edilip nihai bir çözüme kavuşturulmalıdır” dedi.