İYİ Parti Grup Başkanvekili ve İzmir Milletvekili Müsavat Dervişoğlu, İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ hakkında MİT personeli nedeniyle başlatılan soruşturmaya ilişkin açıklamada bulundu.
Dervişoğlu, "Vatan toprakları dışında şehit olan MİT mensubu hakkında başsağlığı dilemek ne zamandır soruşturma sebebi oluyor? Şehirlerimizi rahmetle anmanın suç sayılabileceği aklımızdan geçmemişti" ifadelerini kullandı.
"HADDİ BİLMEMEZLİKTİR"
Dervişoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Konunun can alıcı bir noktası da yasama dokunulmazlığının yok sayılması halidir. Anayasal güvence altındaki dokunulmazlık bu salondaki faaliyetlerimiz içinde geçerlidir. Doğal olarak yasama dokunulmazlığı hedef alınıyor. Burada yaptığımız toplantılarla ilgili hakkımızda dava açılamaz. Böyle savcılar yarın Genel Kurul’daki konuşmalarımıza da dava açarsa ne yapacağız. Rejiminizin adın ne olursa olsun Anayasa’nın çiğnenmesine izin veremezsiniz. Milletin vekillerinin söz hakkı Anayasa’nı teminatı hakkındadır.
Alanı ve çalışmaları gereği devlet nedir devlet sırrı nedir konusunda ders alacak değil, ders verecek birikimde olan Sayın Ümit Özdağ’ı MİT’e ait bilgileri deşifre etmiş gibi göstermeye kalkmak haddi bilmemezliktir."
Müsavat Dervişoğlu'nun açıklamalarının tamamı şu şekilde:
“Türkiye çok ciddi bir salgınla mücadele etmekle meşgulken, memleketine ve gerçeklerine yabancılaşmış bir iktidarın ‘Tek adam’ düzeni de başka başka işlerle meşgul.
Adalet müessesini adeta rehin alan iktidarın yeni hukuk düzeni, bu kez de anayasal güvence altındaki yasama dokunulmazlığını hedef aldı.”
“OPERASYONEL BİR SİYASİ HAMLE İLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
“İstanbul Milletvekilimiz, değerli hocamız Prof. Dr. Ümit Özdağ hakkında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı.
Üstelik soruşturmayla kalınmadı, ‘Dokunulmazlığının kaldırılması’ talebiyle fezleke hazırlanarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gönderildi.
Daha önce gazetecilerin tutuklanmasına sebep olan ‘MİT Kanunu’na muhalefet’ suçlaması, bu kez Sayın Ümit Özdağ’a yöneltildi.
Fezlekeyi medyadan duymuş olmamız, takdir edersiniz ki, yıllar önce kurgulanan ve medya tezgahlarıyla yürütülen kumpas operasyonlarını ve yargılamalarını hatırlattı.
Muhatabı bilmiyor…
Partisi bilmiyor…
Milletin Meclisi bilmiyor…
Ama ne hikmetse, çeşitli kuş türlerinin beslendiği kafeslerin, gazeteci kimlikli tetikçileri her şeyden haberdar…
Mevcut durumu sırf bu yönüyle bile değerlendirmeniz halinde, hukuki olmaktan ziyade, operasyonel bir siyasi hamle ile karşı karşıya bulunduğumuz aşikardır.”
“HAKSIZ İTHAMLARLA YÜRÜTÜLEN DAVALARA ALIŞIĞIZ”
“Türkiye’nin iyi ve cesur insanları, mesnetsiz iddialarla açılan soruşturmalara ve haksız ithamlarla yürütülen davalara hem alışık hem de efsunludur.
Sayın Ümit Özdağ’ın, Libya’da şehit düşen Milli İstihbarat Teşkilatı mensubu kahramanlarımıza rahmet dilemesi bir soruşturma konusu olabiliyorsa, şapkayı önümüze alıp düşünmemiz gerekir;
Türk Milletinin ya da onun bir vekilinin kahramanlarını yad etmesi ne zamandan beri suç sayılıyor?
Bayrakların indirildiğini, çadır mahkemelerin kurulduğunu, teröristler rahatsız olmasın diye lojman kapılarındaki askerlerin çekildiğini görmüştük de şehitlerimizi selamlamanın suç sayılabileceğini aklımızın ucundan geçirmemiştik.”
“YASAMA DOKUNULMAZLIĞI YOK SAYILIYOR”
“Konunun can alıcı bir noktası da yasama dokunulmazlığının yok sayılmasıdır.
Biz milletvekillerinin, gerek genel kurul kürsüsünde ve gerekse Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altındaki bu salonda yaptığı toplantılar yasama faaliyetinin bir parçasıdır.
Dolayısıyla, anayasal güvence altındaki ‘Dokunulmazlık’ bu salondaki faaliyetlerimiz için de geçerlidir.
Sayın Ümit Özdağ hakkındaki fezleke, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı bir konuşmadan kaynaklanıyor ve doğal olarak aslında ‘Yasama dokunulmazlığını’ hedef alıyor.
TBMM çatısı altında yapılmış basın toplantısı da Yargıtay içtihatlarına göre genel kurul ve komisyon çalışmaları gibi, yasama sürecinin bir parçasıdır ve dava açılamaz.
Bugün basın toplantısına dava açan savcı, yarın genel kurul konuşmalarımıza da karışacaktır.
Bunu bizleri vekil tayin eden aziz milletimizin egemenlik hakkına karşı bir saldırı olarak görürüz.
Böyle bir şey olamaz…
Rejiminizin adı ne olursa olsun, ister Cumhurbaşkanlığı Hükumet sistemi, isterse ‘Tek Adamlık’ deyin, anayasanın çiğnenmesine izin veremezsiniz.
Bunu yaptığınız an, bugün iktidarın temsil ettiği devlet erkine karşı anarşinin de önünü açmış olursunuz.
Bu erk, nasıl anayasal güvence altındaysa, milletin vekillerinin söz hakkı da aynı şekilde ve aynı anayasanın güvencesi altındadır.
Terör faaliyetleri övülmediği, terör örgütlerine destek verilmediği, Cumhuriyetimiz ve değerlerine taarruz edilmediği sürece, bu çatı altındaki faaliyetler, bizzat milletimizin oylarıyla yürürlüğe girmiş olan anayasamızın koruması ve güvencesi altındadır.
Bunun yanında, alanı ve çalışmaları gereği, devlet nedir, devlet sırrı nedir konularında, ders alacak değil, ders verecek bir birikime sahip Prof. Dr. Sayın Ümit Özdağ’ı, Milli İstihbarat Teşkilatımıza ait bilgileri deşifre etmiş gibi göstermeye kalkmak, haddin bilmemektir.”
“AZİZ ŞEHİDİMİZİN CENAZESİNE GEREKLİ GİZLİLİK PROSEDÜRÜ UYGULANMAMIŞTIR”
“Yaşanan tüm olumsuzluklara ve adaletsizliklere rağmen, bizler yasalara ve yargımıza güvenimizi korumaya çalışıyoruz.
Ancak;
Daha dün, devleti ve tüm kurumlarını bir terör örgütüne teslim etmiş bir anlayışın devri iktidarında, o terör örgütüyle devletini muhafaza için mücadele etmiş insanların suçlanması kadar açık bir orta oyunu olamaz.
Yasama dokunulmazlığını, dolayısıyla anayasayı hiçe sayarak fezleke hazırlayan savcılara da, Cumhuriyetin değil, iktidarın savcıları denir.
Yetkililerin yetersiz ve özensiz açıklamaları yanı sıra Aziz Şehidimizin kimliğinin sır olarak korunmaması da açıkça bir görev kusurudur.
Aziz Şehidimizin cenazesine gerekli gizlilik prosedürü bizzat yetkililer ve görevliler tarafından uygulanmamıştır.
Sorumlu bir siyasetçinin, “Birkaç Şehit” açıklamasının sebebini ortaya koyması, kendisinden önce yapılan açıklamaları, bizzat cenazeye katılanların sosyal medya paylaşımlarına işaret etmesini, ifşa olmuş veya bizzat yetkili ve görevliler tarafından ihmalen veya kasten ifşa edilmiş bir bilgiye konuşmasında yer vermesini suç sayarak fezleke düzenlemek, hukuk bilmemezliktir.
Bugün ‘Gizli’ olduğu söylenen bir cenaze törenine, söz konusu ildeki siyasi parti temsilcileri ve Sivil Toplum Kuruluşları bile davet edilmiştir.
Milli İstihbarat Teşkilatımızın kahraman şehitlerinin cenaze töreni bu kadar kamuya açıkken, bu cenazeden ve şehitlerimizden rahmet ve minnetle bahsetmenin neresi suç olabilir?
Biz size, “Şehidimizin cenazesini bile gizlilik kuralları içinde defnetmeyi beceremiyorsunuz” diyor muyuz ki siz bize fezleke hazırlamaya kalkışıyorsunuz.”
“ZERRE DEVLET TERBİYESİ VE DEVLET AKLI YOKTUR”
“Soruşturma ve fezlekeyi, ne yazıktır ki, Damat Bakan’ın kardeşinin yönettiği gazetenin haberinden öğrenen Sayın Özdağ açık ve net konuştu ve dedi ki;
“İstihbarat mensubu şehitlerimiz, birkaç şehit değil", milli tarihimizin bir parçasıdır. Allah'tan rahmet diledim. Bin kez dava açsalar, bin kez daha Allah rahmet eylesin derim.”
Sayın Basın Mensupları;
Başta Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener olmak üzere, biz İYİ Parti milletvekilleri ve Türk milletinin yegâne umudu İYİ Parti ailesi olarak açık ve net biçimde ilan ediyoruz ki;
Bu iktidardan ve onun tetikçilerinden alacağımız zerre bir devlet terbiyesi dersi yoktur.
Yakın tarihimiz bize göstermiştir ki, bugün Türkiye’yi yönetenlerin de onların aklıyla hukukçuluk oynayanların da, zerre bir devlet terbiyesi ve bir devlet aklı yoktur.
Toplantımıza katılımınızdan dolayı sizlere teşekkür ediyor,
Salgınla mücadelede büyük Türk milletine ve sağlık ordumuza bir kez daha başarılar diliyorum.”