Kırklareli'nin Akpullu Beldesi'nde Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Alpullu Şeker Fabrikası önünde toplanan İYİ Partililer, AKP'nin 14 şeker fabrikasını özelleştirme kararına tepki gösterdi.
1926 yılında Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatıyla kurulan Türkiye'nin ilk şeker fabrikası konumundaki Alpullu Şeker Fabrikası'nın 13 şeker fabrikası ile birlikte özelleştirme kapsamına alınması, İYİ Parti tarafından fabrika önünde protesto edildi. Protestoya İYİ Parti Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı A. Ersagun Yücel, Genel İdare Kurulu (GİK) üyeleri Mehmet Tolga Akalın, Enez Kaplan, İYİ Parti Kırklareli İl Başkanı Savaş Çekinmez, Tekirdağ İl Başkanı Seval Erkan, Edirne İl Başkanı Mete Türkay, Alpullu Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Ramis Özgen, Şeker-İş Alpullu Şube Başkanı Orhan Saltık ile partililer katıldı.
İYİ Parti adına basın açıklaması yapan GİK üyesi Mehmet Tolga Akalın'ın konuşmasından satır başları şöyle:
"AK Parti hükümetinin talimatı doğrultusunda Özelleştirme İdaresi tarafından 1. etapta içerisinde Alpullu şeker fabrikamızın da bulunduğu Türkiye çapında 14 şeker fabrikasının satılması yönünde bir karar oluşturulmuş ve gerekli ilanlar yapılmıştır.
"HÜKÜMET NİÇİN BU ÖZELLEŞTİRMEYE İHTİYAÇ DUYMUŞTUR?"
Özelleştirme kararının açıklandığı tarihten beş gün önce Türkiye'de ne olduğuna bakmak gerekmektedir. Bilindiği üzere ABD Dışişleri Bakanı Tillerson 15 Şubat 2018 tarihinde Türkiye'yi ziyaret etmiş ve Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN ile devletimizin teamüllerine aykırı olarak yaklaşık 3.5 saat tutanaksız görüşmüştür. Bu görüşmenin içeriğini bilmek mümkün değildir. Ancak bu görüşmede hükümet tarafından varsa verilen sözlerin gelecekte tarihin çöplüğünde yer alacağı ortadadır.
Diğer yandan Türkiye'de mısır bitkisinden mısır şurubu olarak bilinenNBŞ ( Nişasta bazlı şeker) üreten Cargill adlı ABD li bir firma bir süre önce 'Ulusal Şeker Piyasası ve Düzenleyici Reform Arayışları , Şeker Piyasası Mevcut Durum ve Değerlendirme Raporu adı altında iki adet rapor hazırlamış ve kamuya açık kaynaklara yansıdığı üzere hükümetin tüm bakanlarına kamu kurumlarına ve bazı milletvekillerine bu raporları sunmuştur.
Raporların temel iddiası şeker pancarından şeker üretiminin Türkiye için maliyetli ve verimsiz olduğu ve mısır bitkisi ve şurubu üzerinden kimyasal yollar ile şeker üretiminin ekonomik avantajları üzerinedir.
Bu firmanın fabrikası için verilen ruhsat defalarca İdare Mahkemeleri ve Danıştay tarafından iptal edilmesine rağmen Ak Parti hükümetleri tarafından Toprak Koruma ve Arazi Kullanım yasasında çeşitli değişiklikler yapılarak bu firmanın korunduğu bilinmektedir.
Şeker piyasasını düzenleme ve denetleme görevi olan Şeker Kuruluna yaklaşık 2 yıl yönetici atamayan hükümet geçtiğimiz günlerde bu kurulu tamamen kapatmıştır. Son iki yıldır kendilerine tanınan kotanın üzerinde nişasta bazlı şeker üretimi yaptıkları bilinen bu firmalara ceza dahi kesilememiştir.
"ŞEKER FABRİKALARI NEYİN KARŞILIĞI?"
Görülmektedir ki 20 Ocak 2018 tarihinde kamuoyuna açıklanan şeker fabrikalarının özelleştirmesinin nihai kararının Tayyip Erdoğan , Tillerson görüşmelerinde sağlanan mutabakat sonucu verilmiştir. Bu özelleştirmeler yapılabilirse elde edilecek rakamların Türkiye'nin ağır ekonomik borçları dikkate alındığında denizde bir damla olacağı ortadadır. Sarayın bir yıllık ihtiyacını dahi karşılayamazlar ...Dolayısıyla bu özelleştirmeler ekonomik bir zorunluluktan kaynaklanmıyor. Ortada bir al ver ilişkisi kurulmuştur. Verilmeye çalışılanlardan birinin şeker fabrikaları olduğu ortadadır. Peki esas soru neyin karşılığında verilmek istenmektedir ?
Bu özelleştirme kararının Türk ekonomisine sağlayabileceği etkili bir faydası olmayacağı gibi Türk çiftçisine bir fayda sağlamayacağı aksine aileleri ile beraber milyonlarca çiftçimizi ve hayvan yetiştiricimizi , nakliyecimizi doğrudan etkileyeceği ortadadır. Bu fabrikaların özelleştirilmesinin gelecekte mısır şurubu lobilerinin önüne yeni imkanlar sunacağı ve esasen onların projesi olduğu da ortadadır.
Fabrikaların özelleştirilmesindeki nihai amacın bu fabrikaları tasfiye etmek olduğu da açık ve ortadadır.
Her şeyden önemlisi kanserden, kısırlığa birçok hastalık riskini olağanüstü arttırdığı onlarca bilimsel tespit ile sabit olan mısır şurubu şekerinin yoğun tüketilmesinin önünün açılması 80 milyon insanımızın sağlığını doğrudan etkileyeceği gibi geleceğini de tüketecektir.
Dün daha ekonomik olduğu için bize uçak ürettirmeyi bıraktıranlar Kıbrıs harekatında kapımıza ambargo ile dayanmışlardır.
Dün bize haşhaş üretmeyeceksiniz diye parmak sallayanlar, daha sonrada tütün üretmeyeceksiniz diye parmak sallayanlar bugünde pancar üretmeyeceksiniz diye parmak sallamaktadırlar. Kırın artık bu parmağı... Meydanlarda efelendiğiniz gibi kapı arkalarında da dik durun...
"AKP HÜKÜMETİ BU FABRİKALARI ÖZELLEŞTİRİRSE..."
Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu 8 yıl aradan sonra geçtiğimiz yıl ilk defa toplandı . Bu toplantıya katılan 12 bilim adamı dünyadaki gelişmeleri de inceleyerek ittifakla mısır şurubundan yapılan NBŞ'nin insan sağlığına olan etkileri açıkça ortaya kondu. Hükümet kendi bakanlığına bağlı bilim kurulu tarafından hazırlanan bu raporu sümen altı etmektedir. Raporda mısır şurubundan yapılan şekerlerin sigaradan hiçbir farkı olmadığını ortaya konmuştur. Diğer yandan Türkiye'nin en önemli kanser bilimcileri mısır şurubundan yapılan NBŞ den uzak durulması yönünde birbiri ardına açıklama yapıyorlar. Buna rağmen hükümet hemen hemen her yıl NBŞ kotalarını arttırıyor. Bu kafayla devam edilirse hastanelerin kanser merkezlerine pek yakın gelecekte otobüsler ile insan taşımak zorunda kalınacaktır.
Nişasta bazlı şekerin kanserden kısırlığa kadar birçok hastalığa doğrudan ve dolaylı etkileri olduğu konusunda birçok uluslararası bilimsel tespit vardır. İnsan sağlığını doğrudan bertaraf ettikleri açıktır.
Bu görünürde özelleştirme esasta tasfiye yapılırsa bir nüfus politikası olarak Ak Parti Genel Başkanı tarafından her ortamda dile getirilen 3 çocuk projesi gelecekte hayal olacağı gibi insanlarımız bir çocuk dahi yapamaz hale geleceklerdir.
"BİRÇOK AVRUPA DEVLETİNDE GIDALARDA MISIR ŞURUBU KULLANMAK YASAKTIR"
Şu an Fransa , Hollanda ,Avusturya,İrlanda , İsveç ,Yunanistan, Portekiz , Sovenya, Danimarka ve İngiltere'de Fransa , Hollanda ,Avusturya,İrlanda , İsveç ,Yunanistan, Portekiz , Sovenya, Danimarka ve İngiltere'de mısır şurubundan üretilen şeker kullanmak yasaktır. Almanya, İtalya ve İspanya gibi ülkelerde kota %1-4 aralığındadır .
Oysa Türkiye'de şu an kota %15'tir . Hükümet ABD liler ile her oturduğunda kotayı arttırmaktadır. Fabrikaların satışının nihai sonucu kotanın tümden kaldırılması olacaktır.
"FABRİKALAR BIRAKINIZ ÖZELLEŞTİRMEYİ KAPASİTELERİNDE ÇALIŞTIRILMALIDIR"
Türkiye'de 2000 yıllara kadar ortalama 500 bin hektar arazide 22-23 milyon ton pancar üretiliyordu ve 450 bin çiftçi ailesi doğrudan pancar üretiminden geçiniyordu. Son yıllarda üretim yapılan arazi yarsından aşağıya düştü ve pancar üreten çiftçi sayısı 120 bine geriledi. Üretim de12-15 milyon ton seviyesine geriledi. Türkiye dönem dönem şeker ithal eder hale geldiği gibi kaçak giren şekerin miktarı da bilinmemektedir.
Pancar üretimi sadece çiftçiye ekonomik girdi sağlamaz . Hayvancısından, nakliyecisinden, tarladaki çapacısından, eli nasırlı işçisine kadar yüz binlerce insanımıza da büyük katkı sağlamaktadır.
Bugün açıklama yapmak için önünde bulunduğumuz Alpullu Şeker Fabrikası Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün önderliğinde ilk milli bankalarımızın , il özel idarelerimizin ve vatandaşlarımızın katkıları ile kurulmuştur. Bu fabrikalar köylülerden yumurta toplanarak kurulmuştur.
Bu fabrikalar cumhuriyetin ilk sanayi kuruluşlarıdır. Genç cumhuriyet her türlü fakirlik içerisinde dönemin bu büyük sanayi hamlesini gerçekleştirmiştir.
Cumhuriyetin mısır şurubu lobilerinin eline asla bırakılamayacak hazineleridir.
Bu amacı belli özelleştirmeden derhal vazgeçin. Türk Çiftçisi bu fabrikaları tam kapasite çalıştırması için gerekli pancarı üretmeye hazırdır. Bu fabrikaların emekçileri işçi kardeşlerimiz bu pancardan şeker üretmeye hazırdır.Türk insanının sağlıklı şeker tüketmek hakkıdır. Bu milletin sağlığını siyasetin pazarlık konusu olmaktan çıkarın.
"GEREKİRSE YENİDEN YUMURTA TOPLANIR"
Ak Parti hükümeti bu amacı belli ve ağır bir politik acizlikten kaynaklandığı ortada özelleştirmeden vazgeçmediği takdirde müşterek teşebbüs kurarak girin bu ihalelere . Sizler Türk Çiftçisinin Türk üreticisinin el birliği ile kurulmuş kuruluşlarısınız. Bu fabrikaların Türk Çiftçisine hizmetinin sürdürülmesi aynı zamanda sizlerinde varlık nedenidir. Türk Milletinin sağlığına ve geleceğine karşı cepheden bir taaruz bulunmaktadır. Biliniz ki milletimiz tıpkı geçmişte bu fabrikaları kurarken olduğu gibi yeniden yumurta vermeye hazırdır."