ANKA''nın haberine göre, İYİ Parti Eğitim Politikaları Başkanı Şenol Sunat ve Denizli Milletvekili Yasin Öztürk üniversitelerde öğrenci affı hakkında kanun teklifi verdi. Öztürk, “Terör suçundan hüküm giymemek koşuluyla öğrencilerimize bir şans tanıyalım ve 2021-2022 yılı öğretim yılında okullarına devam edebilmeleri için bir düzenleme yapalım ve bunun için acele bir adım atalım. Bu yeterince imkân sunamadığımız gençlerimize bir borcumuzdur” dedi.
İYİ Parti Eğitim Politikaları Başkanı Şenol Sunat ve Denizli Milletvekili Yasin Öztürk öğrenci affı hakkında kanun teklifi verdi. Sunat ve Öztürk’ün kanun teklifinde, yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerden, ilişiği kesilenler ve kayıt hakkı olmasına rağmen kayıt yaptırmayanlar için kayıt hakkı verilmesi öngörüldü.
Yükseköğretim kurumuna kayıt yaptırıp işi veya ikametinin başka bir ilde bulunduğunu belgeleyenlerin, üniversiteye giriş yılı itibarıyla geçmek istediği üniversitenin taban puanını sağlamaları halinde ikamet ettikleri ildeki üniversitelerdeki eşdeğer diploma programlarına yatay geçiş yapabilmesi; bu öğrencilerin aynı zamanda açık öğretim ön lisans veya lisans düzeyindeki eşdeğer bölümlere yatay geçiş yapmalarının önü açıldı.
Teklifte imzası bulunan Sunat ve Öztürk, TBMM’de basın toplantısı yaptı.
“YETERİ KADAR MAĞDUR OLDULAR”
İYİ Partili Şenol Sunat tekliflerinin gerekçesini şöyle anlattı:
“Üniversitelerimizde 2019 itibarıyla kaydı silinen öğrenci sayısının 500 bin civarında olduğu söyleniyor. Üniversitelerimizde eğitim alabilme imkânı da her geçen gün zorlaşıyor. Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi’nde yapılan değişiklikler, fırsat eşitsizlikleri, yükseköğrenim hakkına erişmeyi zorlaştırıyor. Özellikle 2020 mart ayından sonra uzaktan eğitime geçildiği göz önüne alındığında birçok öğrencinin ailelerinin yanlarına döndükleri için internet ve cihaz erişimi konusunda sıkıntı yaşadıkları, online eğitime adaptasyon süreçleri, salgın nedeniyle yakınlarını kaybetmeleri ve psikolojik sıkıntılar ve sosyoekonomik sıkıntılar sebebiyle yeteri kadar mağdur oldular.
Üniversite gençlerimizin yaşadığı mağduriyetlerden biri de azami öğrenim süresi çelişkileridir. 2014’te 2547 sayılı YÖK’ün azami öğrenim süresi ile ilgili 44. maddesinde değişiklik yapılmıştır. Bu karar 2014-2015 akademik yılı ve öncesi girişli öğrencileri de kapsamaktadır. Yasal düzenleme 26 Kasım 2014’te yürürlüğe girmesine rağmen idare hukukuna uygun olmayacak şekilde bu kanun maddesinin başlangıcı Eylül 2014’ten geçerli olacak şekilde ifade edilmiştir. Bu durum hukukun kişinin aleyhine geriye yürümezlik ilkesine de aykırıdır. Öğrencilerin normal şartlarda 26 Kasım 2021’e kadar öğrenciliklerinin devam etmesi gerekirken, öğrencilerin ilişiği usulsüz uygulama ile 2 buçuk ay önce kesiliyor, hak kayıpları ortaya çıkıyor.
10 Haziran 2020’de yapılan düzenleme ile ‘mücbir’ sebeplerle azami öğrenim süresi dolan lisansüstü öğrencilere bir veya iki dönem hak tanınmıştır. Verilen bu ek süre hakkının aynı salgın dönemini atlatmaya çalışan ön lisans ve lisans öğrencilerine verilmesi, hatta kayıtları silinenlerin yeniden kayıtlarının yapılması elzemdir.”
“ÖĞRENCİLERİMİZİN EN BÜYÜK SORUNU BARINMA”
Teklifte imzası bulunan Yasin Öztürk ise şunları söyledi:
“Yükseköğretim Kurulu’na (YÖK) göre eğitim başarıya endeksli uygulanmalı. Bu nedenle bir azami eğitim süresi şart. Her yıl milyonlarca öğrencinin sınava girdiği düşünüldüğünde eğitimin tamamlanması için bir sınırlama getirilmesi gerekiyor ama ülke gerçekleri baktığımızda bu süre yeterli değildir. Ancak kendilerine öğretimlerini tamamlamaları için azami süre verilen öğrencilerimizin asgari sorunlarına bile çözüm bulunamamıştır.
Üniversite öğrencilerimizin en büyük sorunu barınma. İktidar öğrencilerimize diyor ki, paran yoksa üniversitede barınma. Bu sorunu çözmeye niyetiniz var ise öngörülebilir ve çözülebilir bir sorun olduğunu görüp, niyetinizi ortaya koymanız gerekiyor. Her krizi fırsata çevirmek olunca, iktidar bunu da bir nimet olarak kabul edip, seçim dönemine saklamayı kendine hedef edinmiş görülüyor. Bu konuda en az 500 bin hatta 600-700 bin öğrencimizin sıkıntıda olduğunu biliyoruz. İktidara yakın sözde kamu yararına çalışan vakıflara kaynak aktarmayı barınma sorununa çözümmüş gibi sunmaya çalışması da ayrı bir garabet.
Üniversitelerin uzaktan eğitime geçmesiyle birlikte öğrencilerin birçoğu eğitim-öğretim hayatlarına devam ettikleri şehirlerden, ailelerinin yaşadığı şehirlere dönmek zorunda kalmış, özellikle aileleri kırsal kesimlerde ikamet eden öğrenciler için internet erişimi uzaktan eğitimin en büyük sorunu halini almış ve bu durum öğrencilerin sınavlarına başarısızlık olarak yansımıştır.
"YETER Kİ GENÇLİĞİMİZİN SESİNİ DUYUN"
Üniversite öğrencilerinin affına ilişkin ilk düzenleme 1983 yılında yapılmış, bu düzenlemenin ardından 2000 yılına kadar olan sürede neredeyse 2 yılda bir öğrenci affı çıkarılmıştır. 2000 yılında çıkarılan aftan sonra 2005, 2008, 2011, 2012 ve son olarak 2018’de öğrenci affı düzenlemesi yapılmış, son aftan sonra yaklaşık 500 binin üzerinde öğrenci yeniden üniversitede öğrenim hakkına kavuşmuştur.
Biz diyoruz ki, terör suçundan hüküm giymemek, terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı nedeniyle ilişiği kesilmemek koşuluyla öğrencilerimize bir şans tanıyalım ve 2021-2022 yılı öğretim yılında okullarına devam edebilmeleri için bir düzenleme yapalım ve bunun için acele bir adım atalım. Bu yeterince imkan sunamadığımız gençlerimize bir borcumuzdur. Gençlerimize olan bu borcu teklif İYİ Parti’den geldiği için reddedecekseniz biz hazırız teklifimizi de geri çekeriz. Yeter ki eğitim hakkı elinden kayıp gidecek gençlerimizin çığlığını duyun.”