İYİ Parti’den korona ile mücadele için 8 kanun teklifi

İYİ Parti’den korona ile mücadele için 8 kanun teklifi

İYİ Parti Meclis Grubu korona virüs salgını sürecinde yapılması gerekenlere dair Genel Başkan Meral Akşener’in talimatları doğrultusunda 8 kanun teklifi sundu.

İYİ Parti TBMM Grubu, Genel Başkan Meral Akşener’in talimatları doğrultusunda salgının ekonomik etkilerinin önüne geçmek adına bir dizi kanun teklifleri sundu. Kanun teklileri, asgari ücretlinin vergiden muaf tutulması, haberleşme vergisinin alınmaması, TRT’ye kesilen katkı payının kaldırılması, KYK borçlarının ertelenmesi, geçiş garantisi verilen köprü ve otoyollara bir süre ödeme yapılmaması ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin cezai müeyyidesinin artırılmasını gibi birçok alanı kapsıyor.

İktidarın salgınla mücadele etmede yetersiz kalması ve vatandaşa ekonomik anlamda ağır yükler binmesi nedeniyle İYİ Parti harekete geçti. Genel Başkan Meral Akşener’in talimatıyla vatandaşların sorunlarını çözüme kavuşturmak, yaşamlarını kolaylaştırmak amacıyla hazırlanan kanun teklifleri Grup Başkanvekilleri Müsavat Dervişoğlu ve Lütfü Türkan imzası ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunuldu.

İYİ Parti’nin Meclis Başkanlığına sunduğu kanun teklifleri şöyle;

HAVAALANLARI, OTOYOLU VE KÖPRÜLERE SALGIN SÜRECİNDE ÖDEME YAPILMASIN

3996 numaralı bazı yatırım ve hizmetlerin Yap-İşlet-Devret modeli çerçevesinde yaptırılması hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifinde, kamu sağlığını tehdit eden hastalıkların var olduğu şu dönemde geçiş ve yolcu garantisi verilerek yaptırılan otoyol, köprü ve havaalanlarının kullanımlarının garanti sayısına ulaşamayacağı belirtildi. Bu kapsamda yüklenici firmalara salgın sürecinde ödeme yapılmaması istenen kanun teklifinin gerekçesinde, şunlar yer aldı;

Korona Virüs Salgını süresince görüldüğü gibi tüm dünyada pandemi ilan edilmiş, ülkemizde vatandaşlarımızın sokağa çıkmaları kısıtlanmıştır. Uzmanların ve yetkililerinin de beyan ettiği gibi tehlikeli salgın hastalık dönemlerinde vatandaşlarımızın sokağa çıkmamaları ve şehirlerarası seyahatten kaçınmaları hayati önem taşımaktadır. Pandemi ilan edilen ve kamu sağlığını tehdit eden hastalıkların var olduğu şu dönemde geçiş ve yolcu garantisi verilerek yaptırılan otoyol, köprü ve havaalanları kullanımlarının garanti sayısına ulaşamayacağı oldukça açıktır. “

ELEKTRİK DOĞALGAZ VE SU FATURALARI İLGİLİ BAKANLIK TARAFINDAN KARŞILANSIN VE TRT PAYI KALDIRILSIN

Covid-19 kaynaklı salgın hastalık nedeniyle abonelerin elektrik, doğal gaz ve su tüketim bedellerinin ilgili Bakanlıklar bütçesinden karşılanarak ödenmesi, elektrik faturalarına yansıtılan TRT payı ücretinin alınmaması, elektronik haberleşme faturasını ödeyemeyen abonelerin hizmet alımının durdurulmaması amaçlanan kanun teklifinin gerekçesinde şu ifadelere yer verildi;

“Ülkemizdeki korona virüs salgını sebebiyle yaşanan ekonomik sorunlarda vatandaşlarımız elektrik, doğalgaz, su ve elektronik haberleşme faturalarını ödemekte zorluk çekmektedirler. İçinde bulunduğumuz bu zorlu süreçte maksadıyla vatandaşlarımızın elektrik, doğalgaz, su faturalarını ödeyememesi durumunda faturaların belirli bir süre devletin bütçesi tarafından karşılanması, faturalardaki TRT payının kaldırılması ve elektronik haberleşme faturalarının ödenmemesi durumunda hizmetin durdurulmaması ve açma/kapama işlemleri için ücret alınmaması vatandaşlarımızın lehine uygulamalar olacaktır. “

KDV ORANI YÜZDE 1’E DÜŞÜLSÜN

31.12. 2020 tarihine kadar, KDV oranının söz konusu vergiye tabi her bir işlem için yüzde 1 olarak uygulanması amaçlandığı kanun teklifinin gerekçesinde özetle şunlar yer aldı:

“Krizlerle mücadelede, toplam talebi arttırarak ekonomiyi güçlendirmeyi amaçlayan vergi indirim politikalarının etkili bir rol oynadığı bilinen bir gerçektir. Ancak maliye politikası önlemleri mutlaka doğru zamanda uygulamaya konulmalı ve mümkün olduğunca hızlı şekilde ekonomide etki sağlayarak kısa dönemde ekonomik canlılığı arttırmayı amaçlamalıdır. Doğru zamanlanan vergi indirimlerinin ekonomik canlanma üzerinde oldukça etkili olduğu iktisatçıların da genel kabulüdür. Bu nedenle gerek şirketlerimizi gerekse tüketicilerimizi korumak için uygulanacak tedbirlerin arasına vergi indirimleri de dahil edilmelidir. Bu kapsamda, verilen kanun teklifi ile 25/10/1984 Tarihli ve 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanununa geçici madde eklenerek işletmelerimizin canlanması, vatandaşlarımızın ise ihtiyaç duydukları mal ve hizmetlere daha uygun fiyattan ulaşabilmesi için KDV oranlarında indirim sağlanmasının uygun olacağı amaçlanmıştır. “

SAĞLIK ÇALIŞANLARINA ŞİDDETİN CEZASI ARTIRILSIN

Kasten öldürme, kasten yaralama, tehdit, hakaret ve yağma suçlarının görevini ifa etmekte olan sağlık personeline karşı işlenmesi hâllerinin, daha ağır cezayı gerektiren hâller kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirten kanun teklifinin gerekçesinde şunlar yer aldı:

“Yaşamakta olduğumuz olağanüstü durum, Türk Ceza Kanunu’nda yer alan hükümlerin yeterince caydırıcı olmaması ve sağlık meslek mensuplarına karşı şiddeti engellemeye yönelik caydırıcı önlemler öngören müstakil bir yasanın bulunmuyor oluşu, bahse konu olayların yaşanmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Bu kapsamda, Türk Ceza Kanunu’nun öngörmüş olduğu bazı suçların nitelikli halleri arasına “görevini ifa etmekte olan sağlık meslek mensuplarına karşı işlenmiş olması” halinin eklenmesi, caydırıcılık açısından ve sağlık meslek mensuplarımızın içerisinde bulunduğumuz bu olağanüstü süreçte görevlerini güvenlik kaygısı olmadan yerine getirmeleri açısından büyük fayda sağlayacaktır.”

ASGARİ ÜCRETLİDEN GELİR VERGİSİ ALINMASIN

Gelir vergisi matrahları değiştirilerek, asgari ücretten vergi kesintisi yapılmasının önüne geçilmesi gerektiği belirtilen kanun teklifinin gerekçesinde, özetle şunlar kaydedildi:

“ Ülkemizde yaklaşık 10 milyon çalışan geçimini asgari ücretle sağlamaktadır. Asgari ücret ise tanım gereği 4 kişilik bir ailenin bir ay içerisinde sağlıklı beslenmelerini sağlayacak gıda maddelerinin satın alınmasına yetecek miktar olan “açlık sınırı” ile paralel ilerlemektedir. Yapılan araştırmalara göre Türkiye’de 2020 yılı için açlık sınırının 2200 TL ile 2500 TL arasında olduğu görülmektedir. 2020 yılı için belirlenen net asgari ücret ise 2324 TL’dir. 4 kişilik bir aile asgari ücretle sadece gıda ihtiyacını karşılayabilecek durumda iken; barınma, ulaşım, eğitim gibi zorunlu ihtiyaçlarını karşılayabilmesi mümkün değildir. Hal böyle iken asgari ücretlinin bir de gelir vergisi ödüyor olması sosyal devlet anlayışı ile örtüşmemektedir. Ülkemizde dolaylı vergiler sebebi ile hali hazırda vergilendirmede adaletsizliğin var olduğu bilinen bir gerçektir. Bu sebeple asgari ücret gelirinin en azından gelir vergisinden muaf tutulması hakkaniyetli olacaktır. “

KYK BORÇLARI ERTELENSİN

Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurt Hizmetleri Kanununda değişiklik yapılması hakkında kanun teklifi ile, öğrenim ve katkı kredisi borcu olan kişilerin söz konusu borçlarının ertelenmesi amaçlanan kanun teklifinin gerekçesinde ise şöyle denildi:

“ülkemizde birçok genç iş bulamadan okurken aldığı bu öğrenim kredisi borcunu ödemeye başlamak zorunda bırakılmaktadır. Birçok genç bir maddi kazanca erişmeden üniversite sonrası hayatına borç yüküyle başlamaktadır. Gençlerimize refah içinde yaşayacakları bir ülke var etmek ihtiyacıyla; devlet olarak onlara yük olmamak, onlar için önlemler ve tedbirler almak zorundayız. Teklifimiz ile korona virüs salgını tehdidinden kaynaklı olarak duran ekonomik hayatın altında daha fazla maddi sıkıntı yaşamaması adına gençlerimizden geri ödemesi beklenen öğrenim kredilerinin ertelenmesi amaçlanacaktır.

KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ ŞARTI 450 GÜNDEN 150 GÜNE İNDİRİLSİN

İşsizlik sigortası kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun

Teklifin de ise, koronavirüs kaynaklı zorlayıcı sebep gerekçesiyle yapılan kısa çalışma başvurularında, işçinin son üç yıl içinde ödemesi gereken 450 gün primin, 150 gün prime indirilmesi gerektiği vurgulanmış, gerekçesinde şöyle denilmiştir;

Mevcut kanunda Covid-19 etkisiyle yapılan kısa çalışma başvurularında, son 60 gün hizmet akdine tabi olmak kaydıyla son 3 yıl içinde 450 gün prim ödemiş olması şartı aranmaktadır. Bu durum milyonlarca işçinin Kısa Çalışma Ödeneği hakkından yararlanamamasına sebep olmaktadır. Fakat kanun bu haliyle milyonlarca işçiyi dışarıda bırakmakta ve toplumun geniş kesiminde mağduriyete sebep olmaktadır. Bu sebeple son 3 yıl içinde 450 gün prim ödeme şartının esnetilerek 150 güne indirilmesi gerekmektedir. Covid-19 salgının çalışanlar üzerinde oluşturabileceği ekonomik daralmayı gidermek amacı ile kamu aracılığı ile gelir desteğinin sağlanması faydalı olacaktır. Aksi takdirde milyonlarca vatandaşımız gelirlerinden yoksun bir şekilde bu salgınla mücadele etmek zorunda kalacak ve mağduriyetleri daha da artacaktır. “

SAĞLIK ÇALIŞANLARI ŞEHİT SAYILMALI

Dünyadaki örneklere bakıldığında, korona virüsle mücadele sırasında, hastalığa yakalanan ve ölen sağlık meslek mensupları ile karşılaşıldığı belirtilen gerekçede, şu ifadelere yer verildi:

"Ülkemizde bu kayıpların hiç yaşanmamasını temenni etmekle birlikte, bahse konu sağlık mensuplarının ifa ettikleri görevin kutsallığı göz ardı edilmemelidir. Bu kapsamda, gerek icra edilen vazifenin öneminin ve kutsallığının tespiti gerekse de gerçekleşmesi halinde kamu sağlığını tehdit eden salgın hastalıklarla mücadele esnasında hayatını kaybeden sağlık meslek mensuplarının 'şehit' olarak addedilmeleri ile kendilerinin ve yakınlarının kanunen şehitlik makamına atfedilmiş hükümler uyarınca işlem görmeleri amaçlanmaktadır."