Kırıkkale'de Emine Bulut’un 10 yaşındaki kızının gözleri önünde eski kocası tarafından öldürülmesinin ardından, İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı, Beşiktaş ve Kadıköy ilçelerinde kadına şiddeti protesto etti.
İstanbul'da saat 12:30'da Beşiktaş Atatürk Cumhuriyet Demokrasi Anıtı'nda, saat 14:00’te ise Kadıköy Boğa Heykeli'nde gerçekleşen protestoda İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu bir basın açıklaması yaptı. Protestoya, İYİ Parti Eğitim Politikaları Başkanı Berna Sukas da katıldı.
Kavuncu yaptığı açıklamada; "Emine Bulut, bütün bir toplumun gözü önünde katledildi. Emine Bulut yaralandıktan sonra anında müdahale etmek yerine görüntüleri kayda alanlar kadar bu süreçte hepimizin payı var. Bir daha bu vahşetlerin yaşanmaması için, elimizden gelen her şeyi yapmaya söz veriyoruz." dedi.
Buğra Kavuncu'nun açıklamasının tamamı şöyle:
"Değerli basın mensupları,
Bugün, maalesef çok acı ve üzüntü verici bir olay yüzünden burada toplanmış bulunuyoruz. Altı gün önce Kırıkkale’de meydana gelen vahşi bir cinayet, insanlığın geldiği noktayı hepimize sorgulattı ve bizler, içinde bulunduğumuz bu durumdan, şahit olduğumuz tablodan hem acı duyduk hem utandık.
Emine Bulut, bir kadın. Ve tek başına ayakları üstünde durup evladına bakmaya çalışırken bir erkek tarafından vahşice katledildi. Beylik laflarla, belki de tırnak içerisinde “erkekliğini” kanıtlama çabası içerisindeki psikopat bir katil, Emine Bulut’un hayatını elinden aldı. Geride, Emine Bulut’un “Ölmek istemiyorum” çığlıklarıyla, “Anne lütfen ölme” diyen bir evladımızın feryadı kaldı.
Bu acı çığlığı ve feryadı her zaman duymalıyız. Emine Bulut, ölmeden önce son kez bir çığlık attı; fakat toplumumuzda sesini bile çıkaramadan katledilen, şiddete, tecavüze, psikolojik işkenceye maruz kalan binlerce kadın var. Her ay cinayete kurban giden kadınların istatistiklerinin tutulduğu, yıllık verilere göre analizlerin yapıldığı, kahrolası bir çağda, bir düzende yaşıyoruz.
Fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalan, istismara ve eziyete katlanmak durumunda kalan, “namus”, “töre” gibi aygıtların sorumluluğu altında ezilen ya da ekonomik ve sosyal yaşam başta olmak üzere her türlü ayrımcılığa maruz kalan kadınların sesini hep birlikte duymalı ve toplumsal bir mücadele başlatmalıyız. Bu yaşananlar, belki de “kadına şiddet” olduğu kadar “erkek şiddeti” olarak tanımlanmalı ve asıl sorunların yalnızca görünürde değil, en başta anlayış olmak üzere daha derinlerde olduğu kavranmalıdır.
Hâlâ eşinden, sevgilisinden, eski kocasından, ağabeyinden, babasından canice eziyet gören, psikolojik ve fiziki şiddete maruz kalan binlerce kadın var. En başta devlet, vatandaşlarına yönelik sorumluluklarını yerine getirmeli ve “uzaklaştırma” ya da “koruma” kararları gibi mekanizmalardan önce, “şiddet gören kadını eşiyle barıştırmaya çalışan devlet memuru” zihniyetini silmeli, ardından cezaları daha caydırıcı hale getirerek toplumsal bir bilinç ve duyarlılık süreci başlatmalıdır.
Kadınlara yönelik şiddet, daha önce de ifade ettiğim gibi her şeyden önce bir zihniyet ve anlayış sorunundan kaynaklanan, ekonomik ve sosyal meseleleri de içeren politik bir konudur. Ataerkil toplum ve bunu sürekli pompalayan siyaset anlayışı, kadına yönelik şiddetin politik-toplumsal bağlarını ortaya koymaktadır. Partimiz; her türlü şiddete maruz kalan kadına yönelik sosyal ve politik sorumluluğunun farkında olarak, bu vahşete ve potansiyel vahşetlere karşı mücadelesini her alanda sürdürecektir.
Emine Bulut, bütün bir toplumun gözü önünde katledildi. Emine Bulut yaralandıktan sonra anında müdahale etmek yerine görüntüleri kayda alanlar kadar bu süreçte hepimizin payı var. Bir daha bu vahşetlerin yaşanmaması için, elimizden gelen her şeyi yapmaya söz veriyoruz. Siyaset üstü olarak algılanması gerektiğini düşündüğümüz bu konuda bütün siyasi partileri, sivil toplum kuruluşlarını ve devletin ilgili kurumlarını, ortak ve uzun vadeli bir programın hazırlanması için davet ediyoruz."