Hatırlayınız... Radikal İslamcı bir çizgiden ayrılarak doğan AK Parti''nin en önemli siyasi hamlelerinden biri partiyi merkeze çekmekti
Kendilerinin Refah ve Saadet gibi partilerden farklı olduğunu göstermek amacıyla özellikle ekonomide liberalleşmeye gittiler. Eğer bunu yapmasalardı İslamcı çizgide bir ideoloji partisi olarak kalacaklardı. Yani iktidar olamayacaklardı.
Sonuçta memleketin yaşadığı 28 Şubat gibi süreçler niçin Saadet''i ya da Fazilet partisini iktidar yapmadı da AK Parti''yi iktidar yaptı? Çünkü keramet 28 Şubat''ta değil partiyi merkeze alarak ideoloji partisi olmaktan kurtarmaktaydı.
2000 yılından evvele baktığımızda da Türk siyasetinde ANAP, DP, DYP gibi partilerin iktidar olma sebepleri ideolojiden ziyade merkezde konumlanarak o dönemin şartlarını doğru analiz etmeleriydi.
Şimdi bu çerçeveden İYİ Parti''ye bakalım...
Malumunuz İYİ Parti, öncelikle MHP''ye muhalefetten doğmuş bir partidir. Dolayısıyla toplumda bir süre "MHP''ye küskünler partisi" gibi bir algı oluşmuştur fakat zamanla Meral Hanım''ın yaptığı cesur hamlelerle resmen "cesurlar hareketi"ne dönüşmüştür.
Peki, iktidar yürüyüşü yapan bir parti için bu hamleler yeterli mi? Tabi ki hayır. Çünkü milletin nezdinde az da olsa karşılık gören" küskün MHP''liler" imajını tam manasıyla yok etmek gerekiyordu. Hatta ‘’milliyetçi parti’’ söylemi dahi oy alanını oldukça daraltıyordu.
Tam bu noktada Meral Hanım''ın önüne iki seçenek çıktı:
1-Partiyi bir ideoloji partisi yapıp yalnızca milliyetçi çizgiye hapsetmek.
2-Partide milliyetçiliği ile ön planda bulunan ve kamuoyu tarafından tanınan isimleri kenara çekerek partiyi tam manasıyla merkeze koymak.
Meral Hanım bu hususta oldukça zeki davranarak ikinci yolu tercih etti. Aslında Türk milletine net bir şekilde "Biz politika üreteceğiz, siyaset yapacağız ve çözüm sunacağız." mesajını verdi. Çünkü partiyi merkez partisi haline getirmek Ahmet’in ya da Mehmet’in değil herkesin partisi haline getirmektir. Yani partide şahısçılığı yok ederek şahıslar değil sistemler üzerinden siyaset üretmeye çalışmaktır.
Eğer partiyi bir ideoloji etrafına hapsetseydi maalesef mevcut başarasını sürdüremeyebilirdi. Çünkü Türkiye’de ideoloji partileri eninde sonunda bir kişiye ve onun öğretilerine dayanır. Dolayısıyla o öğretileri aşamadığınız için siyasi sınırlılığınız meydana gelir.
Evet, Koray Aydın da Yavuz Ağıralioğlu da oldukça önemli isimlerdir fakat bu isimler zaten partiden uzaklaştırılmadı. Esasında onlardan da parti adına bir fedakârlık yapmaları istendi. Onlar da doğal olarak ellerini taşın altına koydular. Gelin görün ki pek çok yorumcu meseleye gayet ‘’fitneci’’ bir şekilde yaklaştı. Hatta bazıları ‘’İYİ Parti milliyetçiliği bıraktı.’’ diye bile yorumladı.
Bir partinin merkez parti olması milliyetçi olmayacağı anlamına gelmez. Üstelik o partinin genel başkanı Meral Akşener ise bu zaten düşünülemez. Bazı insanlar istiyor ki parti tamamen milliyetçi olsun, içerideki herkes milliyetçi olsun fakat aynı zamanda iktidar da olsun. Mesela bunu isteyenlere sorduğunuzda Kızılderililer kesinlikle Türk’tür. Yani hakikatlerden uzaktadırlar ve aslında ideolojilerine daha fazla zarar vermektedirler.
Aklı başında bir insan Sayın Meral Akşener’in bu hamlelerinden çıkarsa çıkarsa iktidarı çıkarır. Kısaca efendim, İYİ Parti net bir şekilde "Ben iktidara yürüyorum." diyor. Biz bir cesurlar hareketiyiz ve durağan siyaset yapmamalıyız diyor. Anketlerin ve milletin farkındayız, millet bizi çağırıyor, diyor.
Tabi buradan özellikle İYİ Parti’ye mensup dostlara bir hikâye ile seslenmek istiyorum:
Viyana tiyatrolarında staj yaparken ünlü aktör Werner Kraauss’un yaşadığı bir anekdottur. Henüz yeni bir aktörken kendisine Kral Lear rolünü vermişler. Çevresindeki oyun arkadaşları,
‘’Bu rolün altından nasıl kalkacaksınız? Korkmuyor musunuz?’’ diye sorunca,
Werner Krauss şu cevabı vermiş:
‘’Bu size bağlı’’ demiş, ‘’Siz beni kral sanır, bana kral muamelesi yaparsanız, kralmışım gibi saygılı durursanız, ben de o anda kendiliğimden kral oluveririm.’’
Ben de İyi Partili dostlara diyorum ki bir iktidar yürüyüşü yapıyoruz. Eğer bu yürüyüşün sonunun iktidarla biteceğini bilerek ve buna inanarak hareket ederseniz bizler muhakkak iktidar oluruz. Aynı Werner Krauss’un dediği gibi: ‘’Bu size bağlı.’’
Yani hepimize…