İyi Parti Isparta Milletvekili Aylin Cesur, “Atatürk''ün kendisini emanet ettiği Türk hekimleri yoksul ve güvencesiz. Türk hekimleri şiddete uğruyorlar. Türk hekimleri artık yorgun, umutsuz ve kaygılı. Aile hekiminde hemşiresine, sağlık teknikerinden ambulans şoförüne tüm sağlık çalışanları ucuz iş gücü olarak görülüyor ve yoğun iş yükü altında eziliyor. Kim bunların sorumlusu” diye konuştu.
İyi Parti Isparta Milletvekili Aylin Cesur, sağlık emekçilerinin yaşadıkları sorunlar ve depremde gönüllü olarak görev yapan hekimlere ilişkin bugün Meclis’te basın toplantısı düzenledi.
Kendisi de tıp hekimi olan Aylin Cesur, beyaz önlüğünü giyerek şöyle konuştu:
"440 SAĞLIK ÇALIŞANIMIZI KAYBETTİK"
“Yaşanan depremde ne yazık ki gördük ki sağlık kurumlarımızın bir kısmı sağlam yapılmamış ve 2012 yılında deprem testinden geçemeyen sağlam raporu verilmeyen ve dayanıklılık testini geçemeyen ama yıllardır çalıştırılmaya devam eden İskenderun Devlet Hastanesi’nin A bloku, Antakya’daki Özel Akademi Hastanesi, Özel Malatya Yeşilyurt Divan Hastanesi ile Gözde Akademi Hastanesi ve Adana’da Çocuk Hastanesi, birçok aile sağlık merkezleri yıkıldı. Yıkılan hastanelerin meslektaşlarımıza nasıl mezar olduğunu büyük bir acı ile gördük, yaşadık. 102’si hekim, 440 sağlık çalışanımızı kaybettik. 528 sağlık çalışanımız da yaralandı. Deprem bölgelerinde birçok aile, sağlık merkezleri yıkıldığı için halen yeterli seviye hizmet yapılamıyor ve koruyucu sağlık hizmetlerinin verilmesinde de büyük noksanlıklar yaşanıyor. Çadırkentlerin çoğunda sağlık birimi yok. Olanlarda da poliklinik hizmetler yeterli değil. Ayrıca kırsalda nüfuz azlığı nedeni ile çadırkentler kurulamadığı için evlerin önünde tek tek çadırlar kurulduğu için saha hizmetinin ulaşması yeterli değil.
Malatya’da sağlıkla ilgili şikayetleri vatandaşlar söyledi, doktor olduğumuzu bilmeden ve su yoktu. Sırtında 15 yaşındaki engelli çocuğunu taşıyan anneler, engelli arabası enkazda kalmış anneler mi dersiniz, 9 aylık bebeğinin 40 derece ateşini karın üzerine yatırarak düşürmeye çalışan anneler mi dersiniz, ‘bitlendik, salgın hastalık var burada, son derece zor durumdayız sayın vekilim’ diyen anneler, kadınlar mı dersiniz… İçler acısı durumla karşı karşıyaydık ki, bunları buradan tekrardan söylemeyi ve yetkililerden bu konudaki hassasiyetlerini rica etmeyi kendime sorumluluk biliyorum. İki yıldan fazla süren Covid-19 salgınının da olduğu gibi bu afette de hekimlerimiz ve sağlık çalışanlarımız akın ederek can kurtardı.
"ATATÜRK''ÜN KENDİSİNİ EMANET ETTİĞİ TÜRK HEKİMLERİ ŞİDDETE GÖRÜYOR "
Bölgede çalışan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının barınma, ısınma, temiz su ve kullanma suyu, gıda, tuvalet, yıkanma gibi temel ihtiyaçları tam olarak sağlanmadı. Halen daha çok ciddi talepler geliyor. Aynı zamanda bölgede asbest riski söz konusu…
14 Mart Tıp Bayramı’nı kutladığımız bugün, hekimlerimiz ve sağlık çalışanlarımız 21 yıllık iktidarın yıllardır uyguladığı yanlış sağlık politikaları nedeni ile verdikleri emeklerin karşılığını alamıyorlar ve yapılan iyileştirmeler bir parmak bal niteliği taşıyor. Onun ötesine gidemiyor. Maaş, nöbet, taban, teşvik şeklinde parçalanmış ücretlerle şiddet ve mobbinge maruz kalarak zorlu koşullarda çalışıyorlar. Genel Sağlık-İş Sendikası’nın sağlık çalışanlarını güncel sorunlarını araştırma raporu bütün bunları çıplaklığı ile aslında gözler önüne seriyor. Sağlık çalışanlarının yüzde 81’i hayatını idame ettirebilmek için borç altında ve yüzde 92’sinin borcunu ödemekte zorlandığı tespit edilmiş ve rapora göre sağlık çalışanlarının yüzde 50’den fazlası şiddete maruz kalmış… Atatürk''ün kendisini emanet ettiği Türk hekimleri şiddete uğruyorlar ve Türk hekimleri artık yorgun, artık Türk hekimleri umutsuz ve Türk hekimleri artık kaygılı.