İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, maden sahalarının özelleştirilmesi yönündeki karara tepki göstererek kendilerini madene kapatan işçilere destek olmak amacıyla Ankara'nın Nallıhan ilçesindeki Çayırhan Termik Santrali’ndeki maden sahasında maden işçilerini ziyaret etti.
Dervişoğlu, beraberindeki İYİ Parti heyeti ile birlikte; Maden İş Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul ve maden işçileriyle bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
Ziyaretlerinden dolayı İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’na teşekkür eden Akçul; ‘’İYİ Parti Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu aramıza destek amacıyla katıldı, bize destek vermeye geldiler. Kendilerine çok müteşekkiriz, heyetiyle birlikte geldiler. İyi ki varlar, hoş geldiler çok teşekkür ederim.’’ ifadelerini kullandı.
‘’TÜRKİYE'NİN GERÇEĞİ BUGÜN BURADADIR’’
Siyasetin yapay gündemlerle savrulduğunu ifade ederek konuşmasına başlayan İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, ‘’Türkiye'de tartışılmaması icap eden şey siyasetin gündemini oluşturuyor. Aslında Türkiye'nin gerçeği bugün buradadır. Dolayısıyla o gerçekle buluşmak tüm siyasi kişiliklerin ve kurumların görevidir.’’ dedi.
‘’HÜKÛMET ÖZELLEŞTİRME YAPMAK SURETİYLE MİLLÎ VARLIKLARIMIZIN ELİMİZDEN ÇIKMASINA VESİLE OLABİLECEK ADIMLAR ATIYOR.’’
Çayırhan Termik Santrali’ndeki maden sahasında maden işçilerinin yaşadıklarını bir ‘’hak gaspı’’ olarak nitelendiren İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu; ‘’Bu hükûmet özelleştirme yapmak suretiyle millî varlıklarımızın elimizden çıkmasına vesile olabilecek adımlar atıyor. Özelleştirmenin serbest bırakıldığı ya da özelleştirmenin başladığı 1986 yılıyla 2002 yılı arasında biliyorsunuz sadece 8 milyar dolarlık bir özelleştirme yapılmıştı. Ama bu hükûmet iş başına geldiği andan itibaren tespit ettiğimiz kadarıyla 72 milyar dolarlık bir özelleştirme gerçekleştirildi. Ben ülkemin değerlerinin yağmalanmasına izin verilmemesini her fırsatta dile getirdim. Bugün burada da dile getiriyorum.’’ diye konuştu.
‘’ŞARTNAMEDEKİ 17. MADDEDE İŞÇİNİN HAK VE HUKUKUNUN GÖZETİLMEDİĞİ VE KORUNMADIĞINA ŞAHİT OLUYORUZ’’
Çayırhan Termik Santrali’nde ham madde temin eden bir linyit ocağı olduğunu ve bu ocağın 2000 yılında başka bir şirkete devredilerek bu devrin bir mülkiyet devri değil bir iş devri olduğunun altını çizen İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu; ‘’2000 yılında 20 yıllığına devredilen bu işletmeler, 2020 yılında da 20 yıllık sözleşme ithama ermiş olduğundan yeniden devlete teslim edildi. Şimdi bir şartname hazırladılar ve bu şartnameye bağlı olarak buranın özelleştirilmesini temin etmek yolunda da bir adım attılar. 4 Aralık’a kadar o şartnameye uygun bir biçimde buraya talip olan şirketler müracaatta bulunacak. Ama o ihale şartnamesini incelediğimizde işçilerin haklarını hüküm altına alan özellikle 17. maddede işçinin hak ve hukukunun gözetilmediği ve korunmadığına şahit oluyoruz.’’ diyerek maden sahasının özelleştirilmesiyle buradaki işçilerin geleceğine dair herhangi bir teminatın olmadığını vurguladı.
‘’SAYIN ALPARSLAN BAYRAKTAR’IN İYİ NİYETİNE İŞÇİMİZİN GELECEĞİNİ KURBAN EDEMEYİZ’’
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın, Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar ile görüşmesini ve Bakan Bayraktar’ın işçilerin birtakım haklarının korunabileceğini söylemesini değerlendiren İYİ Parti Genel Başkanı Dervişoğlu Bakan Bayraktar’a yönelik şu ifadeleri kullandı:
‘’Biz Sayın Bakan'ın iyi niyetine işçimizin geleceğini kurban edemeyiz. Eğer bir düzenleme yapılacaksa öncelikle ihale şartnamesinin 17. maddesinin yeniden düzenlenmesi, işçilerimizin geleceğe dair hak ve hukukunun güvence altına alınması lazımdır. Ben buraya bir siyasi partinin Genel Başkanı olarak değil, bir insan olarak geldim. Bu memleketin bir evladı olarak geldim. Buradan bir siyasi fayda, çıkar temin etmek üzere arkadaşlarımızın arasında değilim. Bu arkadaşlarımızın hakkının hukukunun sonuna kadar takipçisi olacağımızı onların barınma ve iş güvenliklerinin sağlanması yolunda atılması icap eden bütün adımları beraberce atma kararlılığı sergileyeceğimizi buradan ilan ediyorum.’’
‘’İHALE ŞARTNAMESİNİN 17. MADDESİ MUTLAK SURETLE DEĞİŞTİRİLMELİDİR’’
Dervişoğlu, ihale şartnamesindeki 17. Maddenin değiştirilmesi vurgusuyla konuşmasına şu sözlerle devam etti:
‘’Altını çizerek söylüyorum. Burada çalışan 2.500 tane işçinin geleceği, Bakan’ın iyi niyetle telaffuz ettiği temennilere kurban edilemez. İhale şartnamesinin 17. maddesi mutlak suretle değiştirilmeli ve işçilerimizin aileleriyle birlikte gelecekleri güvence altına alınması lazımdır. Dolayısıyla; ‘Biz burayı satarız, sonrasına da bakarız.’ denilerek sorunun çözüleceğine inanmıyorum. Burada hak ve hukukunu hukuki çerçevede savunmak üzere eylem yapan bütün işçi kardeşlerimin yanında olduğumu bir kere daha ifade ediyorum.’’
Misafirperverlikleri için Maden İş Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul’a, temsilcilere ve maden işçilerine teşekkür eden Dervişoğlu, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
‘’BURADA BULUNANLARIN HEM HAKKINI SAVUNACAĞIZ HEM DE ÜLKENİN HAKKINI SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ’’
‘’Kâr eden bir işletmenin özelleştirilme çabasını neye bağlamamız lazım?’’ sorusuna Dervişoğlu;
‘’Daha önceden de kâr eden birçok işletmeyi küçük hesaplarla bu iktidar zaten satmıştır. O işletmeler el değiştirmiştir. Onlar cumhuriyetin kazanımlarıdır. Buranın Ankara'nın elektrik ihtiyacına ne denli katkı sağladığını biliyorum. Yaklaşık bir milyon aile burada üretilen elektrikten aydınlanıyor. Ama elektrik üretiminde kamunun payını azaltarak onu başka alanlara bağımlı hâle getirmek için bu zamana kadar farklı farklı adımlar atıldı ve biz gerekli uyarıları da o zaman yapmıştık. Şimdi de aynı uyarıları yapıyoruz. Buraları ülkemizin bir değeri, cumhuriyetimizin bir mirası olarak görüyoruz ve sonuna kadar burada bulunanların hem hakkını savunacağız hem de ülkenin hakkını savunmaya devam edeceğiz.’’ cevabını verdi.
‘’DEVLETİ YÖNETENLER YAĞMACILIĞI TEVESSÜL VE TENEZZÜL ETMEMELİDİRLER.’’
Dervişoğlu, konuşmasını şu sözlerle noktaladı:
‘’Başka türlü tartışmalar da var yani enerji üretiminde başka alanlarda yatırımlar yapılmasına dair. Bu işletmenin bildiğim kadarıyla özellikle termik santrali 7 yıllık bir ömrü kalmış. Ama linyit rezervleri de 20 yıllık ihtiyacı karşılayabilecek bir nitelikte. Dolayısıyla kaynakları ve imkânları doğru kullanan bir devlet olma özelliğiyle temayüz etmemiz lazım. Devleti yönetenler yağmacılığı tevessül ve tenezzül etmemelidirler.’’