İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Kahramanmaraş’taki deprem sonrası spor salonuna sığınan depremzedeleri ziyaret etti.
Ziyaret öncesi kameraların karşısına geçen Akşener, hayatını kaybedenlere Allah''tan rahmet, yaralılara acil şifalar diledi.
Depremden sonra teşkilat mensuplarından bölgedeki durumu öğrendiklerini anlatan Akşener, milletvekili ve genel başkan yardımcılarından oluşan 16 kişilik heyeti depremden etkilenen 10 ilde görevlendirdiğini söyledi.
Akşener – Erdoğan görüşmesi
Sahadan gelen bilgiler doğrultusunda en önemli sorunun ısınma problemi olduğunu öğrendiklerini belirten Akşener, konuyla ilgili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan''ı aradığını ekledi.
Akşener, "Arkadaşlarımızdan gelen başka bilgiler de vardı ama özellikle hem ısınma hem aydınlanma hem de yemek pişirme açısından tüp istendi. Doğalgaz kullanımı sebebiyle tüp kullanımının azaldığı, tüplerin hurdaya gönderildiğini, dolum işleminin derhal başlanması gerektiğini ilettim. Kendisi de bu konuda talimat vereceğini söyledi. Dün itibariyle de bunun başladığını ifade etti" dedi.
İYİ Parti’nin çalışmaları
Diğer eksiklikler konusunda gelen bilgileri de konunun muhataplarına ilettiklerini kaydeden Akşener, yaptıkları çalışmaları şöyle anlattı:
"Şu an itibariyle 236 partilimiz, AFAD''la işbirliği kurarak Ali Demir''in başkanlığında arama-kurtarma çalışmalarına katılıyorlar. Milletvekillerimize ve Genel Başkan yardımcılarımıza ilaveten 9 milletvekilimiz yapılan yardımların dağıtımına dair koordinasyon yapıyorlar. Partimizde o sabah bir kriz merkezi kurduk. Başına Sayın Burak Akburak geçti ve birçok belediye başkanı ve milletvekili arkadaşımız bu konuda çalıştılar. Bunun dışında STK''larla ilişki kurduk. Adıyaman''da 2 adet çadır hastanesi de yarın sabah itibariyle kurulmuş olacak. 15 doktor göreve başlayacak. Bu hastaneleri ihtiyaç duyan diğer illere de kuracağız. Kahramanmaraş''ta da bir aşevi kuruldu. Yemek dağıtımı başladı. Antakya''daki vatandaşlarımıza yemek dağıtımı yapmak üzere bir fabrika ile anlaşıldı. Parası tarafımızdan ödenmektedir. 3 uçakla 290 gönüllümüz Adana Havalimanı üzerinden Hatay ve Kahramanmaraş''a ulaştı. Hem dağıtım hem de arama-kurtama çalışmaları yapmakta."
“Şimdi de milletimizin sesini kamuoyuna yansıtma zamanı”
Depremin ilk günü "Bizim susma, devletimizin konuşma zamanı" şeklindeki sözlerini hatırlatan Akşener, "Şimdi de milletimizin sesini duyup kamuoyuna yansıtma zamanı. Bugün milletimizin sesini dinleyip eksik nedir, rahatsız edici durumlar nedir, yapılmayan nedir, yapılması gereken nedir; bunları görüp, öğrenip teminine çalışmak ve bunu yerine getirtmek zamanıdır" şeklinde konuştu.
“Kurtarma çalışmaları sırasında ayak altında dolaşmak doğru değil”
72 saat sonra deprem bölgesine geldiğine dikkat çeken Akşener, "Ben, Gölcük depremini yaşamış bununla beraber büyük çapta akrabasını kaybetmiş bir insanım. O depremle bu deprem arasında temel bir fark var. Burası kış, soğuk. O gün ise yazdı. 99 depremi eksiklerimizi görüp tecrübeler edinmemizi sağladı. 72 saatin önemini öğrenmemizi sağladı. Yani kurtarma çalışmalarının yapıldığı yerlerde ayak altında dolaşmak, oraya engel olmak doğru değil. Dolayısıyla bunu yaptık." ifadelerini kullandı.
"AFAD çalışanlarının sayısız az"
Deprem bölgesindeki aksaklıklara değinen Akşener, "Sivil savunma kanunu diye bir kanun vardı. 2009''da kaldırdılar ve yerine AFAD kuruldu. AFAD önemli bir kurumumuz ama çalışan insan sayısı sınırlı." değerlendirmesini yaptı.
Sadece memurlardan oluşan yeni bir kurum ortaya çıktığına işaret eden Akşener, "AFAD''da çalışan her bir arkadaşımdan Allah razı olsun ama sayıları az. AFAD''da görev yapanlardan 1 kişi önderdir, altında sivil insanların olması lazım. Birinci hata bu. Organizasyon eksikliğindeki en önemli yanlışlardan birisi bu" dedi.
“Asker ve jandarmanın bölgeye girmesi gerekiyordu”
Deprem sonrası valilerin talimatı ile askerin ve jandarmanın derhal deprem bölgesine girmesi gerektiğini söyleyen Akşener, "Çünkü jandarmanın arama-kurtama konusunda çok büyük bir bilgi birikimi mevcut. Dolayısıyla girmeleri gerekiyordu" şeklinde konuştu.
Ebrar Sitesi''ne ziyareti sırasında kendisine bir demir parçası verildiğini aktaran Akşener, demirin inceliğine işaret etti.
Annesi ve babası enkaz altında olan bir vatandaşın "Burası eskiden bataklıktı. Oraya bina yapıldı" dediğini aktaran Akşener, "Bu binayı yapan müteahhit, orayı imara açan el, o imara imza atan eller... Bakın rozetim olmadan buradayım. Sadece Meral Akşener olarak buradayım. Koordinasyonsuzluğu sizden öğrendim, anlattım. Benim anlayışıma göre muhalefet halkın avukatıdır. İktidar hizmet yapar, muhalefet sizi dinler ve öğrendiklerini çözümü ile anlatır." dedi.
“Bu karmaşanın temeli tek adam sistemi”
Bir başka problemin "kutuplaştırma dili" olduğunu ifade eden Akşener, "İster Cumhur İttifakı''nın ister Millet İttifakı''nın, belediyelerin tamamın Cumhurbaşkanı olarak, onların kaynaklarını ve vergilerimizle oluşan Hazine''nin kaynaklarını birleştirip, bu problemlerin çözülmesini sağlaması lazım. Dolayısıyla bu karmaşanın temeli tek adam sistemidir. Hafızanın kaybolmasıdır. 2009''da öbürü kalktı, 2019''da bu kalktı, şu kalktı derken; bu ülkenin devletinin hafızası gitti. Devlet olmak ciddi bir iştir. Devletin birinci önceliği ciddiyet; ikincisi kapsayıcılıktır, eşitlikciliktir." ifadesini kullandı.
Ömer Çelik''in sözlerine tepki
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in sözlerine de tepki gösteren Akşener şöyle konuştu.
"Hiçbir yerde siyasi bir cümle ağzımdan çıkmadı. Ama çok enteresan AK Partili kardeşlerimle karşılaştım. ''Buraya neden siyaset yapmaya geldiniz?'' Siyaset de yapabiliriz ama ben Ömer Çelik''e böyle bir cümle kuran bir İYİ Partili görmedim. Çünkü doğru değil. Sayın Ömer Çelik, ''Cumhur İttifakı olarak buradayız, Millet İttifakı nerede'' dedi. Bugün bunların konuşulmasının zamanı değildir. Bu iş öncelikle iktidara düşer. Dolayısıyla başta Sayın Erdoğan olmak üzere herkesi ciddiyete davet ediyorum. Kapsayıcılığa davet ediyorum. Liyakatli kadrolarla çalışmaya davet ediyorum. Bana gelince, bir tek canın kurtulabilmesi için her kapıyı çalar, gerekirse o kapıyı bir yumrukta kırar, o kişinin canının kurtulabilmesi için üzerime düşeni yaparım. Yangın söndürmek için buradayız, yangından mal kaçırmak için burada değiliz."