Meral Akşener, bugün Çatalca’nın Çiftlikköy mahallesinde esnafın ve vatandaşların sorunlarını dinledi. Akşener''e, ziyaretinde İYİ Parti Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır, İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu ve partililer eşlik etti.
“ATATÜRK’ÜMÜZE SAHİP ÇIKIN, BİZLERE SAHİP ÇIKIN”
Çatalca Çiftlikköy''ün ilk belediye başkanı Mehmet Ali Aydoğar''ın kızı olduğunu söyleyen bir kadın da çok zor durumda olduklarını belirterek şunları söyledi:
"Burası Atatürkçü köyü. Burada biz bittik artık. Sizin gibi birine çok ihtiyaç var, sahip çıkın köyümüze lütfen. Atatürkçü dediğin zaman hiçbir yerde sözü geçmez, bu köyden hariç. Çatalca da bitti. Bir orası vardı güvencemiz o da bitti. Onun için sizin gibilerine çok ihtiyacımız var. Atatürk’ümüze sahip çıkın. Bizlere sahip çıkın. Konuşamayız artık hiçbir yerde. Lütfen, siz eski toprağımızsınız. Ben buranın ilk belediye başkanının kızıyım, Mehmet Ali Aydoğar’ın kızıyım. Onun için sizin yeriniz bizde hep ayrı kaldı. Kalbimizde hep ayrı.
"SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ AÇ DA BIRAKSA BİZ BUYUZ, BİZ ATATÜRKÇÜYÜZ"
Bizi Sayın Cumhurbaşkanı’mız aç da bıraksa biz buyuz, biz Atatürkçüyüz. Biz Atatürk’ten geçmeyiz. O bize istediği eziyet yapar. Biz her şeyin farkındayız. Bitirdi bizi ama biz bitmeyiz. Atatürkçüler bitmez. Sonuna kadar varız. Aç da kalsak varız. Onun için lütfen bu sesimi ona duyurun. Herkes kendine, ne yaparsa yapar. Keşke o da ayrım yapmasaydı. Yine biz onu da severdik. Ama çok ayrım yaptı. Atatürk hiç ayırmadı ama. Atatürk kendi için bir şey de yapmadı. Sadece milleti için çalıştı Atatürk. Onun için bizler onun torunları olarak dürüstüz. Bize kim gelirse gelsin, Türkü, Laz’ı, kapımızı açar ekmeğimizi bölüşürüz burada. Ama biz İstanbul’a gittik mi bizim başörtümüzden anlarlar bizi. Atatürk bağı. Buna bakmayın derler. Anlamışsındır başkanım ne demek istediğimi.
"ERKEKLERİMİZ SAKLANMASIN, LÜTFEN ÇIKSIN, ORMANLARIMIZI İSTESİNLER, SULARIMIZI İSTESİNLER"
Biz çok zor durumdayız. Köyümüz çok zor durumda. Erkeklerimiz saklanmasın, lütfen çıksın. Ormanlarımızı istesinler, sularımızı istesinler. Benim babam getirdi o suları buralara. Çıksınlar konuşsunlar. Benim babam hiçbir şeyi satmadı. Sadece bir arabasıyla geldi ve onunla çıktı. Neden sesiniz çıkmıyor burada, bakın bize velinimet geldi sesimizi duyurmak için. Arkadan konuşmayın, ''Biz Atatürkçüyüz" deyin. Bizi Tayyip Erdoğan aç da bıraksa biz Atatürk’ten vazgeçmeyiz. Sonuna kadar Atatürkçüyüz."
Meral Akşener ile bölgedeki esnaf ve vatandaşlar arasında geçen diyaloglar şöyle:
“TARHANA, KESME VE SALÇAMIZ HER EVİN ANA MENÜSÜ. TAVUK, KIYMA LÜKS OLDU”
Meral Akşener: Bu akşam ne pişireceksin?
Vatandaş: Bu akşam ne pişireceğiz bilmiyorum, bakalım…
Akşener: Evde ne var?
Vatandaş: Tarhana, kesme ve salçamız var. Ana menümüz. Her evin ana menüsü. Herkesin evinde olan şeyler. Diğerleri lüks. Tavuk, kıyma, bunlar ayda maaşımızı aldığımızda yiyebileceğimiz şeyler oldu. Misafir ağırlayamıyoruz artık. Misafire kapı kapatır olduk. Neden, çünkü çok fazla maliyetler. Bir şey ikram edemiyorum. Çünkü bende yok. Kimsede olduğunu düşünmüyorum. Bundan sonra hayat nasıl olacak, önümü göremiyorum.
“BİR ÇOCUKLA ZOR GEÇİYORUM. ÜÇ DÖRT ÇOCUKLU OLANLARA ALLAH GÜÇ KUVVET VERSİN”
Akşener: Çocuk kaç yaşında?
Vatandaş: 16 yaşında. Meslek lisesinde okuyor.
Akşener: Tableti var mı?
Vatandaş: Allah’a çok şükür çalıştığımda almıştım. Bundan sonra alabileceğimi düşünmüyorum.
Akşener: Veren yok dimi belediyelerden filan…
Vatandaş: Talep etseydim belki, ama kendimizce alabildik. Allaha çok şükür bir çocuk. Allah’ım daha çok çocuğu olanlara nasip etsin. Dediğim gibi bir çocukla zor geçiniyorum. Üç, dört çocuklu olanlara Allah güç kuvvet versin.
Akşener: Kredi borcunuz var mı?
Vatandaş: Vardı bitti, çok şükür. Zaten bu zamana kalsaydı bilmiyorum ne olurdu?