İYİ Parti lideri Akşener konuşmasında Kanal İstanbul Projesi için çarpıcı bir değerlendirme yaptı.
CHP ve İYİ Partinin “Kanal İstanbul için bir kuruş ödeme yapmayız” restine “Uluslararası tahkim var söke söke alırlar” karşılığını hatırlatan Akşener, “Beşli çetenin ve yabancı şirketlerin avukatlığına soyunan, şu sorumsuzluğa bakar mısınız? Bu ülkenin Cumhurbaşkanı çıkıyor ve milletin gözünün içine baka baka, ‘O paraları sizden söke söke alırlar.’ diyor. Sizden dediği kim? Milletin ta kendisi. İbretlik gerçekten.” dedi.
Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü:
Sayın Erdoğan kendini, kanal adı altında, otoyol viyadüğü temeli atma etkinliklerinde dile getirdiği, tahkim üzerinden, milletine para ödetme fantezileriyle oyalayadursun, uluslararası hukuka göre, kazın ayağı pek de öyle değil. Arkadaşın bol maaşlı danışmanları bunları bilmez; o nedenle, sorumlu siyaset anlayışımız gereği, kendisini biz uyaralım.
“TİKSİNDİRİCİ BORÇ” KAVRAMI
Uluslararası hukukta, “tiksindirici borç” diye bir kavram vardır. Bu kavram, dış borç alan ve bunu milletinin menfaatine harcamak yerine, kendi kişisel ikbali için harcayan liderler için kullanılır.
Bu liderler, iktidardan düştükten sonra, o borcun, ülkedeki vatandaşlardan değil, borcu alan liderlerin, kişisel harcaması olarak kabul edilerek, o kişinin, bizzat kendisinden tahsil edilmesini söyler.
Alexander Nahum Sack tarafından geliştirilen doktrine göre, bir borcun, “tiksindirici borç” olarak kabul edilmesi için, 3 şart var:
Bir;
Borcu veren kişinin bilgilendirilmesi. Bu yapılmış mı? Evet. Biz, Millet İttifakı olarak, bu görevi yerine getirdik. Her fırsatta, yerli-yabancı tüm kurumları uyardık.
İki;
Borcun halkın rızası dahilinde alınmamış olması. Bu şart oluşmuş mu? Oluşmuş. Medya üzerindeki iktidar kontrolüne rağmen, kamuoyu araştırmaları, milletimizin büyük çoğunluğunun, bu projeye karşı olduğunu gösteriyor.
Ayrıca, Kanal İstanbul için, ayrı bir referandum yapılmamış ve halkın onayı da alınmamış. Yani milletin rızası alınmamış.
Üç;
Borcun, halkın menfaati için kullanılmaması. Mevcut ekonomik değerlendirmeler, Türkiye’nin, işsizlik, enflasyon ve kişi başına düşen milli gelir gibi parametrelerde, kendi sınıfındaki ülkeler arasında, en kötü performansı gösterdiğini söylüyor.
Peki Kanal İstanbul Projesi, hali hazırda çalışan ve değer üreten firmaları ayakta tutmayı, veya milletimizin refah seviyesini yükseltmeyi amaçlıyor mu? Hayır. Projenin, bölgede arsa kapatanlar ile, malum müteahhitler dışında, milletimizin refahına ve insani gelişmişlik düzeyine, yapacağı bir katkı var mı? Yok. Dolayısıyla bu şart oluşmuş mu? Bu şart da oluşmuş.
"HİÇ HEVESLENME, BU PARAYI MİLLETİMİZ ÖDEMEYECEK"
Ez cümle, Sayın Erdoğan; Hiç heveslenme, bu parayı milletimiz ödemeyecek.
“Tiksindirici Borç Doktrini’ne” göre, Milletimize inat olarak yaptığını, bizzat kendin itiraf ettiğin, bu projeden doğan, şahsi borcunu, eğer paran varsa, bizzat sen ödeyeceksin.
Yani, şayet birisi, bir parayı söke söke alacaksa, hiç kusura bakma, senden alacak. Nitekim, şimdiye kadar, söke söke verdiğin, kapitülasyon tadındaki nice tavize bakınca, şimdiden para biriktirmeye başlasan iyi edersin. Benden söylemesi.