İyi de "açılımın yol haritasını" bunlar çizmemiş miydi usta!
Sair zamanda, ülkemizi yönetenler, kronik terör hamisi ABD'nin özel misyon elemanlarının karşısına çıkıp da;
- PYD, YPG PKK'nın düşük çocuklarıdır, onların yetiştirmesidir.
- Terör örgütleri akrep gibidir, muhakkak bir gün kendini besleyen eli de ısırır.
- Türkiye'nin uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanması kadar doğal bir şey yoktur. Biz bir hukuk devletiyiz, haklarımız neyse bunu kullanıyoruz ve kullanmaya devam edeceğiz. Tehditler sürdüğü müddetçe gereken her türlü tedbiri alacağız. Güney sınırımız boyunca bir terör koridorunun oluşmasına asla izin vermeyeceğiz. Hele hele Kuzey Suriye'de bir devlet kurma teşebbüsü içerisine giren malum bazı cahiller var... Biz bunları karşılıksız bırakmayız ve Kuzey Suriye'de böyle bir devlet kuruluşuna da asla müsaade etmeyiz. Çünkü Suriye'nin bölünmesine karşıyız, Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunmasından yanayız. Terörle mücadeleyi sınırlarımız içinde ve dışında sürdürmekte kararlıyız.
- Biz bölgede her türlü koalisyonun içerisinde yer almaya hazırız. Ama bu terör örgütleriyle asla... Çünkü onlar bizim can düşmanlarımızdır.
Dese, bu bizi ancak ve ancak sevindirir, amiyane tabirle yağlarımızı eritir, dört köşe oluruz ekran karşısında değil mi!
***
Ama dün, bu sözler, tam da girişte tanımladığıma benzer biçimde sarf edilmesine rağmen bu etkiyi yaratmadı.
Neden?
Çünkü, ne söylerseniz söyleyin, ne yaparsanız yapın, hani derler ya ağzınızla kuş tutsanız; doğru zamanda, doğru yerde olmadıktan sonra nafile!
Bu sözleri söylediğiniz kürsü mesela; Atlantik Konseyi (Atlantic Council)'ne aitse olmuyor işte!
Burası, bizzat, rafa kaldırdığınızı iddia ettiğiniz "açılım"ın mutfağı değil miydi?
Terörle mücadele ettiği iddiasındaki devletin, üstelik de her gün yeni şehit cenazeleri kaldırılırken, ne işi var açılımcıların arasında; hem de en üst düzeyde?
PKK açılımının yol haritası Atlantik Konseyi'nde çizilmedi mi; hem de şimdi kimini MİT'te istihdam ettiğiniz bir grup gazetecinin de iştirakiyle!
Atlantik Konseyi işaret etmedi mi terör örgünün eli kanlı cani başı Öcalan'la müzakereyi?
Tesadüfe bakın ki, "yeni anayasa" da bu yol haritasının en önemli aşamalarından biriydi!
Sahi, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir Adalet Bakanı, "federal sistemi inceleme gezisi" kapsamındaki "gizli toplantıyı" burada yapmamış mıydı?
***
Akıl ve mantık sahibi olan herkes biliyor ki, Türkiye'nin bölünmesine dair hangi gizli kapaklı iş çevrilmişse hepsinde parmağı olan Atlantik Konseyi aracılığıyla terörle mücadele edilmez, müzakere edilebilir ancak!
Hayırdır;
2019 hazırlığı mı?
***
Başka neleri gizlediniz?
---------
İktidara çoooook yakın yazarlardan bir tanesi, referandumdan önce, bir kitap fuarında, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'la yaşadığı gerilimin perde arkasını yazmış dün.
Perde arkasından ziyade, yazarın bunu kaleme almak için bunca zaman bekleme gerekçesi çekti dikkatimi. Diyor ki;
"Konuyu uzatmak istemiyorum. Ama hâdisenin bu yönü medyaya yansımadı. Ben de referanduma zarar vermesin diye, kendimi yıpratma pahasına da olsa sustum. Vebali büyük olacak böyle bir hâdisede konuşamazdım..."
Düşünmeden edemiyor insan:
Referanduma zarar vermesin diye aylarca daha başka neler saklandı toplumdan acaba?
Ha bir de...
"Referanduma zarar vermesin diye yazmadım" diyen birinin yeri olabilir mi "gazetecilik" alanında?
***
Çek oradan bir yarım hukuksuzluk!.. Adaleti arayan abime gelsin!
"Çivisi çıktı" dedikleri eşik buradan başka neresi olabilir ki;
tam hukuksuzluk oluşmamış! "Yarım" olursa gideri var yani!
Soran olursa da "hukuk devleti"!
***
Yaşasın biat!
-------
Selçuk Erdem, Penguen'in kapanma nedeninin "yazılı basının ortak sıkıntılarından dolayı" olduğunu açıkladı.
Tercümesi;
Para yok...
İlan yok...
Satış yok...
Çünkü artık bu ülkede kahkaha zaten yok da;
Tebessüme de yer yok!
Neşeye yer yok!
Mizaha yer yok!
Mizah yapabilecek kadar zeki olmaya, zekaya, hele de orantısız olursa asla yer yok!
Eğlenmeye yer yok!
Muhalif düşünceye yer yok!
Muhalif olmayan düşünceye de yer yok!
Kırılsın kalem; yaşasın biat!