İtiraf edilemeyen gerçekler
İsveç’in NATO’ya üyeliğinin Türkiye tarafından bir an önce onaylanması için özellikle ABD/NATO ve Batı tarafından sürdürülen baskı devam etmektedir. Bu konudaki son gelişmeler 15-16 Haziran 2023’de yapılan Savunma Bakanları Toplantısı’nda ve NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in Beyaz Saray’a yaptığı ziyaret sonrasında ve İsveç Dışişleri Bakanı’nın Paris’te yaptığı açıklamalarda da görülmüştür.
İsveç’in üstüne düşeni yaptığı iddiası
ABD/NATO, İsveç’in kendisi ve Batı tarafından yapılan açıklamaların tümünde, İsveç’in terörle mücadele konusunda NATO platformunda Finlandiya ve Türkiye ile yaptığı görüşmeler sonucunda imzalanan mutabakat muhtırasındaki Türkiye’nin talep ettiği bütün hususların karşılandığını iddia edilerek, Türkiye’den üyelik için onay beklendiği ifade edilmektedir.
Bu kapsamda İsveç’in, bu konuda anayasada değişiklik yaptığı, yasa çıkarttığı suçluları iade ettiği, Türk Emniyetiyle iş birliği yaptığı, PKK için net duruş sergilediği, hatta kınadığı beyan edilerek mutabakat muhtırasındaki tüm hususların sağlandığı söylenmektedir.
Ancak İsveç, Türkiye’nin iadesini istediği tüm suçluları değil, AB mevzuatına ve kendi yargısına göre bunu yerine getirdiği üzerinde durmaktadır. Bu da mutabakat muhtırasındaki hususları karşılamamaktadır. Ayrıca İsveç polisinin Stockholm’daki terör örgütü gösterilerine izin verdiği, bilerek önlenmediği gerçeğini de atlamaktadır. Bu uygulamaların göstermelik olmadığı hususunda güven vermemektedir.
İsveç üyelik konusunda ABD’ye ve ABD’nin NATO üzerindeki etkisine güvenmektedir. Nitekim Beyaz Saray’dan yapılan açıklamaların temenni ve telkin üslubundan çıkıp, İsveç’e destek ifade ederken, bunun üstü kapalı şantaj koktuğu da gözden kaçmamaktadır.
Şantajda Kongre ve medya kullanılıyor
ABD yönetimi, Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğini onaylaması için, eski bürokratları, Kongre üyelerini ve üzerinde etkisi olduğu gazeteleri kullanmaktadır. Kongre üyeleri söylem ve vetolarla, eski bürokratlar da gazetelerdeki açıklama ve analizlerle bu görevi, üstü kapalı değil, açıktan şantaj içeren ifadelerle yerine getirmektedir.
Savunma eski bakanı Esper, Wall Street Journal’da, ABD’nin, Türkiye ve Macaristan’a baskı yapmasını ifade edecek kadar ileri gitmiştir. İsveç’in NATO zirvesinden önce üye olmaması halinde bu iki ülke liderinin zirvede hoş karşılanmayacağını, ittifakın kenetlenmesini zedeleyeceğini ve bunun da Rusya’ya yarayacağını belirtmiştir. “Washington, Berlin ve Madrid gibi başkentler uygun havuçları ve sopaları göstermeli” yorumunu yapmıştır. ABD Başkanı Biden’ın İsveç’in üyeliği karşılığında Türkiye’ye F-16 savaş uçaklarının satışını onaylayabileceğini, daha da vahimi, sanki bir lütufmuş gibi, Türkiye Cumhurbaşkanının Beyaz Saray’ı ziyaret etmesine izin verebileceğini dile getirmiştir.
Senatör Risch de, ABD’nin Macaristan’a silah satış paketini veto etmiştir. (Bilindiği üzere Macaristan, İsveç’in üyeliğinde Türkiye’yle birlikte hareket etmektedir.) Washington Times gazetesinde bunun Türkiye’ye bir gözdağı olduğuna ilişkin bir analiz de yayımlanmıştır.
Senatör Hollen ise, Türkiye’nin yapacaklarının başında, İsveç’in NATO üyeliğinin onayının geldiğini söylemiştir. Türkiye karşıtlığı ile tanınan Menendez de, F-16 projesi için Türkiye’nin ödül alacak bir şey yapmadığını, Türkiye’nin Yunanistan’ı rahatsız etmemesini, Fener Rum Patriği’nin Ekümenikliğinin tescil edilerek haklarını kullanmasına imkân verilmesini söyleyecek kadar da ileri gitmiştir.
Bunlar, ABD yönetimince doğrudan itiraf edilemeyen, itiraf ettirilen gerçeklerdir.
Taviz verilmemeli
ABD, Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğini onaylamasıyla, F-16 ve modernizasyon kiti satış projesinin bir alakası olmadığını söylese de kesinlikle bu projeyi koz olarak kullanmaktadır. Ayrıca Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı uluslararası hukuk dışı uygulamalarına ses çıkarmamamızı da şart koşmaktadır.
Türkiye, 11 Temmuz 2023 NATO Zirvesi’nden önce İsveç’in NATO üyeliğini kabul etmesi için sıkıştırılmaktadır. Türkiye, İsveç’in üyeliğine ilişkin düşüncelerini, her vesileyle defalarca ortaya koymuştur. Taviz vermemelidir.
***
Türkiye, şantaj, tehdit ve küçümsemeye varan bu gelişmeleri kabul edecek bir ülke değildir. Üstelik mutabakat muhtırasındaki hususların tümünü yerine getirdiğinde, İsveç’in üyeliğini onaylasa dahi, F-16 projesinin gerçekleşeceğinin bir garantisi de yoktur. Hatta şartlı satışla bile karşılaşabilir.
1980’de, NATO Avrupa Müttefik Kuvvetleri Komutanı ABD’li General Rogers’ın, ABD ve NATO’yla koordineli olarak hazırladığı plan gereği, Türkiye’nin, Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına dönüş vetosunu kaldırması karşılığında Ege’deki Komuta-Kontrol meselesinin halledileceği sözünün tutulmamasından ders alınmalıdır.