İthalat kartelini neden görmüyoruz?
Ekim ayında dış ticaret açığı azaldı. Geçen sene Ekim ayında 7,9 milyar lira olan dış ticaret açığı bu sene 5,5 milyar liraya geriledi.
1.Türkiye’nin temel sorunu döviz sorunudur. Bu nedenle dış ticaret açığının gerilemesi pozitif bir gelişmedir.
Ekim ayında dış ticaret açığının azalması, üretimde kullandığımız ara malı ve ham madde ithalatının azalmasından ileri geldi. Zira 2022 Ekim ayında 23,1 milyar liralık aramalı ve hammadde ithalatı, 2023 Ekim ayında 20 milyar dolara geriledi.
İthal ara malı ve ham madde üretimde girdi olarak kullanılıyor. Ekim ayında ya üretimde bir gerileme oldu veya bu girdiler stoklardan kullanıldı.
Mamafih, 2023 üçüncü çeyrekte stoklar eksi 2,1 oranında azalmış. Anlaşılan Ekimde de devam etti.
2.Üretici ithal girdiyi neden stoklardan kullanır? Acaba üretici ithalat yapmak için döviz bulmakta zorlandı mı?
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu, Standart And Poor’s Türkiye’nin kredi notu olan B’yi durağandan pozitife çevirdi. Gerekçelerden birisi de TCMB’nin tükenen net döviz rezervi stokunun yavaş yavaş yeniden inşa etmesi gösterildi.
Bakan da resmî rezervin 136,5 milyar dolara yükseldiğini açıklamıştı.
24 Kasım 2023 / Merkez Bankası resmî rezervi şöyledir;
Varlıklar ;
*Resmî rezerv; 136,5 milyar dolar;
Yükümlülükler;
*Döviz kredileri menkul kıymetler ve mevduat; -51,5 milyar dolar;
(Anapara 43 milyar dolar, faiz 85, milyar dolar)
*Döviz Forwart ve Futur; -83,4 milyar dolar;
*Diğer; -3,5 milyar dolar.
*Şarta bağlı yükümlülükler; -50,3 milyar dolar;
Varlık ve yükümlülük farkı = - 52,2 milyar dolar.
3. Bu sene Ekim ayında dış ticaret açığımız azaldı ve fakat Ocak-Ekim 10 aylık dış ticaret açığımız yine 3,2 oranında arttı.
4.Türkiye’nin millî bir dış ticaret politikası olmadı, bugün de yok. Bu nedenle Türkiye dış açıklardan kurtulamıyor.
En çarpıcı örnek; Avrupa Birliği ve Çin ile dış ticaretimizi karşılaştırmaktır.
Ocak-Ekim dönemi on ayda;
*İhracatımızın yüzde 41,3’ünü AB’ye yaptık. AB’ye olan dış ticaret açığımız 1,1 milyar dolar oldu. Geçen sene AB ile olan dış ticaretimizden fazlamız vardı.
*İhracatımızın yalnızca yüzde 1,3’ünü Çin’e yaptık. Çin’e karşı toplam dış ticaret açığımızın yüzde 37,8’i kadar, 35,5 milyar dolar dış ticaret açığı verdik.
Çin’in ihracatı içinde teknoloji malı ihracatı yüzde 30 yer tutuyor. Bize yaptığı ihracatta da aynı oranı varsayarsak, Çin’den yılda yaklaşık 40 milyar üstündeki ithalatımızı yüzde 70 oranında ve 10 milyar dolar düzeyine düşürebiliriz. Bu durumda cari açığımız kalmaz veya çok az kalır.
Hazine ve Maliye Bakanı vergileri artırmayı biliyor, Çin’e karşı kota ve vergi uygulamasını neden bilemiyor? Yoksa kendisine mani olan ithalat kartelleri mi var?
Bu hükûmetin millî dış ticaret politikası uygulamaya niyeti de yok. Topu yokuşa sürüyor. Söz gelimi Maliye ve Hazine Bakanı üçüncü çeyrekte ihracatımız yüzde 1,1 oranında arttı diyor, buna karşılık ithalatımızın yüzde 14 arttığını ve bu nedenle dış ticaret açığımızın arttığını saklıyor, söylemiyor.
Bir haftadır tüm Türkiye bir kadın dolandırıcıyı tartışıyor? Doğrudan hepimizden götüren Çin kartelini görmüyor. Anlaşılan hükûmet de bu durumdan memnun. Toplumun eline bir oyuncak vermiş. Hepimizi oynatıyor. Çin karteli gibi sorunları tartışmıyoruz.
Ekonomi yönetimi, beklentileri olumlu yönde yönetmek zorundadır. Ancak bunu yaparken, gerçekleşen verileri doğru yorumlamak ve çözüm yollarını da ortaya koymak zorundadır. Gerçekleri saklar ve siyaha beyaz diyerek algı yaratmaya kalkarsa, ters teper; iktisadi ajanlar güven duymaz. Bugün Türkiye’de olan aynen böyledir.