İstiklal değil istikbal savaşı
Tamam anladık, bizim dış düşmanlarımız var ve her şeyi onlar yapıyorlar... Gizli/açık ambargolar koyuyorlar, borsayla oynuyorlar, büyük havaalanı yapmamızı zinhar istemiyorlar, petrol ticaretimize karşı çıkıyorlar, bölgesel güç olmamıza ve büyük Türkiye’ye dayanamıyorlar...
Hadi buraya kadar eyvallah diyelim... Yani bu savaşın ‘millî-gayrimillî savaşı’ olduğuna bir an hak verelim... Peki kim bu düşmanlar? Eğer isimleri verilmezse biz bu düşmanları neresinden tanıyacağız Allah aşkına? Şayet isim verilmemekle birlikte kastedilen ABD ise bu bühtanı stratejik ortağımıza asla yakıştıramayız!.. Israr edilirse bozuşuruz!.. AKP o kadar millî, o kadar millî ki, duyan da Altaylardan getirdiği veya Bozok yaylasından aldığı ruhla ayağa kalkıp, Ankara siyasetine el koymuş sanacak!.. Hele Egemen Bağış’ın başına gelenleri ‘dış güçler’le ilişkilendirmesi tam bir Zaytung haberi gibiydi... Okyanus ötesinden paraşütle siyasete giren zatın dış güçlerden kastettiğiuzaydan gelen bir meteor veya Nijerya Dışişleri Bakanlığı değilse eğer, durum tıbbın ilgi sahasına giriyor demektir!..
Başbakan’ın Başdanışmanı ve şimdiki Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan’ın açıkladığı ‘orduya kumpas’ meselesi çok önemli... Malumunuz o tarihlerde dünyada hükûmetler arası rotasyon yaşanıyordu... AKP hükûmeti ‘şark hizmeti’ dolayısıyla Yeni Zelanda’da görevliydi... Allah inandırsın, Türkiye’yi de Moritanya hükümeti yönetiyordu!.. Ama fena da sayılmazlardı, bu operasyonlarda at izi, it izine karışırken, Türkiye’de yargının bağımsız olduğunu, ülkenin bağırsaklarını temizlediğini pek güzel vurguluyorlardı o Moritanyalı kardeşlerimiz!.. Soruşturmanın gizliliği, ‘masumiyet karinesi’ filan bugün olduğu kadar çok umurlarında değil idiyse bile o kadar kusur kadı kızında da bulunurdu!..
‘Gayrimillî istilacılar’a ve işbirlikçilerine karşı amansız direniş gösteren şimdiki hükümetimiz Allah’tan aşırı millî... O kadar aşırı ki, dünya milliyetçilik literatürünün kalıplarından taşıyor!.. Kainatta milliyetçiliği ayaklar altına alan ilk ‘millî hükûmet’ vasfı dolayısıyla siyaset bilimcilerin inceleme konusu!..
Tekrar söyleyelim: Başbakan Erdoğan ve çevresi sonuna kadar haklı; bu bir istiklâl mücadelesi ve millî-gayrimillî savaşı!.. Oslo’da teröristlerle masaya paşa paşa değil, millî millî oturdular!.. Açılım sürecine yön veren Kandil’in tehditlerini millî millî yediler!.. Hâkimiyet alanlarını millî millî boşalttılar... KİT’leri özelleştirirken rastgele davranmadılar, millîliğe aşırı özen gösterdiler!.. Sıcak paranın Türkiye’ye gelmesi için faiz oranlarını dünya ortalamasının üzerinde tutarken de pek millîydiler!..
İnsanın zeki olması elbette güzel bir şey... Zeki olmasa da zeki taklidi yapması katlanılabilir bir durum... Ama karşısındakini aptal yerine koyması gerçekten sinir bozucu... “Bunlar alışkındır, arpa da versek yerler, küspe de versek yerler” tavrı bardakları taşırıyor, ülkeyi yönetenler bu süreci doğru okuyamıyor... Ve kendi ‘istikbâl savaşları’nı milletin ‘istiklâl savaşı’ olarak omuzlamasını sipariş edenler, şimdi millîlik edebiyatına sarılarak, ona ‘can yeleği’ gözüyle bakıyorlar...
Gezi olaylarının akabinde Ali Babacan’a “Kim bu faiz lobisi?” diye sorulduğunda “Onlar kendilerini biliyorlar” cevabını vermişti, tabii bu cevaptan sayılırsa... Belki de aşırı nezaket gereği o faizcileri arkadaşlarının içinde mahcup etmemek için bu inceliği göstermişti!.. Aynı durum bugün için de geçerli... “Kim bu Türkiye’ye operasyon yapanlar?” diye sorduğunuzda, yutkunmadan, kekelemeden cevap alamıyorsunuz: “Onlar kendilerini biliyorlar!..”
İyi ki bizler ‘millî’ olanları biliyoruz da, gayrimillîyi ayırmak kolay oluyor!.. Sağ olsun Başbakan Erdoğan, arada bir ihtiyaç hasıl olduğunda ayağını kaldırıp, milliyetçiliği serbest bırakıyor da ülke savunmasız kalmıyor!..