İstihbarat yapabilse değerlendirebilecekti sanki!

İstihbarat yapabilse değerlendirebilecekti sanki!

... Tamam, MİT'in ordu içinde istihbarat yapma yetkisi yoktu. Dolayısıyla MİT istihbarata gidemedi.

İyi tamam da, 15 Temmuz günü ordu içinden istihbarat onun ayağına geldi... Bir binbaşı gelip açık açık bir darbenin bütün koordinatlarını verdi. O zaman ben de şunu sorayım. 15 Temmuz günü, böyle net ve açık bir istihbaratı değerlendiremeyen MİT, kendi istihbaratını nasıl değerlendirecekti ki...

Ertuğrul Özkök Hürriyet

 

 

***

 

Önce 18 adaya sahip çıkın

 

Başbakan Binali Yıldırım dün Atina'da Yunanistan Başbakanı Çipras ile biraraya geldi. Ajanslar görüşmede esas olarak iki konunun... Kıbrıs ve Yunanistan'a kaçan FETÖ'cülerin iadesinin ele alındığını duyurdular. Yunanistan'ın işgal ettiği 18 ada görüşmede yine gündeme gelmedi...

Rumların Politis gazetesi geçenlerde Türkiye'nin Ada'daki askerlerinin yüzde 80'ini çekmeyi kabul ettiğini yazdı. Ankara'dan bir yalanlama gelmedi. Eğer bu askerler gereksiz idiyse neden yıllardır oradalar? Eğer gerekliyse neden çekiyoruz?

Bir küçük soru daha.. Yunanistan'ın işgal ettiği 18 küçük adaya sahip çıkamayan iktidar Türkiye'nin ve Türklerin Kıbrıs'taki haklarını savunacak gücü ortaya koyabilir mi?

Melih Aşık Milliyet

 

 

***

 

Vicdanınız sızlıyor mu?

 

Aynı şehirdeki askeri birliklerde, peş peşe iki zehirlenme vakası.

Hastanelik olan binlerce asker, bir de "yemek şehidi".

TSK uzunca bir süredir, yemek işini "outsource" etmiş durumda.

Askerin yemeği yemek fabrikalarından geliyor.

"Patates soydum, 1950 damgalı sığır etlerini doğradım" geyiği askerlik anılarından çıktı.

Bunca zamandır kamuoyuna yansıyan büyük bir gıda zehirlenmesi haberi duymamışken, peş peşe iki olay, aynı şehirde aynı şirketin verdiği yemekte ortaya çıkıyor.

Ve ikinci olayla birlikte anlıyoruz ki, bir askerimizin "yemek şehidi" olduğu olaydan sonra zehirlenmeye sebebiyet veren şirketin sözleşmesi feshedilmemiş.

Askeri zehirlemeye devam etmesi için imkân sunulmuş.

Şimdi yeniden benzer bir zehirlenme meydana geldi. Allah'tan bu kez şehit asker yok.

Ve beklendiği şekilde, "Şirket FETÖ'cü, askerlerimizi bilerek zehirliyor" iddiaları ortaya atıldı.

Şirketin neci olduğunu bilmem.

Ama bildiğim bir şey var.

Bir askerimizin ölümüyle sonuçlanan ilk olaydan sonra TBMM'de bir grup milletvekili, "zehirlenmeye neden olan şirketin araştırılması için" Meclis'e önerge veriyor.

Ve bu önerge reddediliyor. Acaba o önergeyi reddeden milletvekillerinin vicdanı rahat mı?

Şirket o gün araştırılsa ve belki gerçekten "FETÖ'cü" olduğu ortaya çıksa da ikinci olayı yaşamasak daha iyi olmaz mıydı!

FETÖ'cü değilse bile sorumsuzluğu varsa bu belirlense ve anaların orduya emanet ettiği gençlerimiz bir kez daha ölümün kıyısında dolaşmasa vicdanlarınız daha rahat olmaz mıydı!

Fatih Altaylı Habertürk

 

 

***

 

Allah razı olsun lütfediyorlar da soluk alıyoruz(!)

 

Demokrasi bir lütuf mudur? Demokrasi hükümetin insanlara dağıttığı bir bağış mıdır? Demokrasi, köşe başında mendil açan bir dilenciye verilen sadaka mıdır?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Kılıçdaroğlu'nun başlattığı Adalet Yürüyüşü'ne ilişkin olarak söylediği sözler, iktidarın demokrasi anlayışını sergilemesi bakımından dikkat çekici ve üzücüdür. Erdoğan: "Böyle bir adımı atmak suretiyle gidişiniz şu andaki hükümetimizin bir inceliğidir, daha da ileri gidiyorum, bir lütfudur" dedi.

Demek ki bu ülkede demokratik bir hakkın kullanılması bile "lütuf" oluyor ha?

"Allah razı olsun, lütfediyorlar da bu memlekette soluk alıyoruz?" mu diyelim?

(...)

Böyle anayasal bir yürüyüş yalnız Kılıçdaroğlu'nun değil, her vatandaşın hakkıdır. Bu bile, iktidar tarafından bahşedilen bir "lütuf" olarak görülüyorsa yazık bu millete!

Rahmi Turan Sözcü

 

***

 

GÜNÜN SORUSU

 

Bilgisi olan birisi söylesin, hangi Avrupa ülkesinde bir ülkenin lideri medya patronlarını yemeğe çağırıp onlara üstelik gazetecilik üzerine ders verir gibi konuşma yapar? Gazetecinin kim olduğu üzerine değerlendirmede bulunur, medyayı iktidara yamama-havuzlama politikasının sonucunu adeta ideal olarak takdim eder?

Orhan Bursalı Cumhuriyet

 

 

***

 

Ayşe Aral vefat etti

 

Önceki gece evinde fenalaşan Hürriyet yazarı Ayşe Aral yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamayarak vefat etti. Karikatürist Tekin Aral'ın kızı olan Ayşe Aral'ın kalp rahatsızlığı olduğu ve kalp pili takılı olduğu bildirildi.

Aral'ın cenazesi bugün öğle namazını müteakip Zincirlikuyu Camisi'nde kılınacak cenaze namazından sonra toprağa verilecek.

 

***

KARİKATÜR: ERCAN AKYOL