İşte tam sırası...

“Tam barış zamanı...”, “İlle de barış...” geyiği artık bıktırıyor. “İnsanoğlunun hiçbir amacı, onurlu bir barıştan daha değerli değil...” geyiği artık sıkıyor.
“Tam toplumsal mutabakat zamanı...” geyiğinin tadı kaçtı. “Kimse o gencecik fidanların ölümü üzerinden siyaset yapmasın...” geyiği artık rafa kalkmalı. “Kimse kabahat ‘kimde’yi sormaya kalkmasın...” geyiği ağızlara alınmamalı.
Çünkü herkes, amacın ne olduğunu, nasıl çizildiğini, devletin, bir katil sürüsüyle masaya oturmayacağını anlamalı...
Kimse “PKK’nın nihai hedefi ne?” diye de sormamalı. Zaten Yılmaz Özdil tarifi verdi.
Geyik olmayan üç kelime var ortada: Şimdi tam sırası...

***

“3 Mesutum.. 2 Muratım.. 3 Halilim..” daha var diyor şehit anası, şehit anaları. Yiğit kadın, mert kadın, Türk kadını. Dağ, taş, dere, tepe, ova, yayla, binlerce yıldır at koşturduğu, hüküm sürdüğü topraklar üzerinde, bu vatanda, nice yiğitler, nice Mehmetler doğurdu onlar. Cihana adalet, barış, insanlık, huzur getirsinler diye. Nice şehitler verdi bu uğurda. Ama bu en acısı. Bu acı, cennete uçan canlardan da değil. Bu; maşa, Kandil’i terör köşkü yapan, her cinayette sınırdan sızan, kahpe tuzaklı, pusudan geçinen, kurşun için geceyi bekleyen, uçurmak için mayın döşeyen, kaçmak için uzaktan patlatan bir avuç hainin sesini kısamamanın, oyuncağı olmanın acısı...
Bu acı dinmeli. İşte tam
sırası...

***

Bakıyorum, dinliyorum, okuyorum. Ankara’da saatler süren toplantı. Hesabı sorulacak, bedeli misliyle ödetilecek, kazanan biz olacağız demeçleri. Dakikalar geçmeden flaş flaş yağan haberler; 22 tabur Kuzey Irak’ta... Türk ordusu Irak topraklarında katillerin peşine düştü... Haftani’ne girdiler... PKK’lı katiller çemberde... Teröristler ablukada... Jetler kampları bombalıyor... Ağır zayiat verdiler... Kuzey Irak temizleninceye kadar sınırsız operasyon... “İşte tam sırası” diyorum kendi kendime, yakında keklik avına gideriz artık Kandil’e. Öyle ya, terör dağı düz ova oluyor, olmalı ya...
Bir öğreniyorum, dilim kuruyor, damağıma yapışıyor! Yutkunamıyorum!
Genelkurmay, ’Sınır ötesi temizleniyor’ diye sevinen analara, babalara, dullara, yetimlere, 70 milyon yaralı Türk’e sesleniyor. “Yanlış yorumlandık. Kara ve hava harekâtlarının büyük bölümü Çukurca’da. Birkaç noktada harekat orada...” Herhalde sesi kısık olmalı, çünkü gazetemden başka bir yerde göremiyorum!

***

İşte tam sırası... Hem Ankara hem medya için... Milleti kandırmayı bırakmanın, yalanın, dolanın..



Güle güle Hikmet Abi
Cep telefonuma ne zaman TGC’den bir mesaj düşse korkar oldum artık. ’Yine mi?’ dedim kendi kendime. Sürekli ölüm haberi almak üzüyor, yıkıyor insanı. Hele bir de sevdiği bir isimse, elem katlanıyor. Tıpkı Hikmet Bila gibi. Yıllar, yıllar öncesinden başlayan tanışıklık, yıllar içinde aynı masada çalışma güzelliği. Bana seslenişi, gülüşü, inceliği. Gazeteciliğini de, ağabeyliğini de, insanlığını da unutmayacağım. Mekânın cennet olsun Hikmet Abi...


“Üç, üç”ten vazife çıkaran üçlü
İpek Dedeman, Aslı Aslan, Selin Habbab. Babaları ünlü birer iş adamı olan bu üç arkadaş, şimdi iş ortağı. Başbakan’ın, “Üç, üç” dediğinden! Üçü de, profesyonel işlerinden istifa edip, çocuk mağazası kurmuşlar. İlk halka tamam. Hedef üç yıl sonra zincir olmak. Harcadıkları para, 500 bin lira. Söyledikleri söz, “Biz sosyetik, evde canı sıkılan hanımlar değiliz” Allah herkese böyle girişimci ruha sahip evlatlar, herkese böyle bir sermaye ihsan etsin...


Anlaşıldı, çok iyi bir oyuncu
Sinemanın ’uçan tekme’si, dövüş ustası Van Damme, jet gibi. Bir Çeçen liderin gövde gösterisinde bacak sallıyor, bir İstanbul’da. Hep ’hava’da, hiç oturmuyor. Medya Boğaz’da yakalamış! O da gardını almış, pozu patlatmış. Sonra tv. Biz severiz böyle programları. Yanına da koymuşlar Malkoçoğlu’nu. Damme konuşuyor, zannedersin Cüneyt Arkın hayranı. Sanırsın onun filmleriyle büyümüş! Karateciliğini bilmem ama anladım, iyi oyuncu...

Yazarın Diğer Yazıları