Etiyopya’nın Danakil Depresyonu’ndaki Dallol jeotermal kaynağı gezegendeki en sıcak yer olarak düşünülüyor. Ancak buranın bu eşsizliği, boğucu sıcaklığının da ötesine geçiyor. Dallol’un manzarası; kahverengi, turuncu, sarı ve yeşil renkteki aşırı tuzlu ve aşırı asidik krater göllerinden oluşuyor.
Webtekno'nun haberine göre, dışarıdan bakılınca oldukça güzel bir manzaraya sahip gibi gözükse de burada oldukça zehirli gazlar bulunuyor. Dallol’un bu aşırı zorlu ortamı, uzun yıllardır bilim insanlarının da ilgisini çekiyor. 2016 yılında yapılan bir çalışmada, bu tarz bir ortamda nelerin yaşayabileceği araştırıldı.
İspanya’nın Astrobiyoloji Merkezi’nden (Centre de Astrobiologia) keşif lideri Felipe Gomez, yaptıkları çalışma sonrasında “Olağanüstü ancak düşmanca bir yer. Klor buharlaşması, hava yollarımızı yakmıştı. Burada yaşayan herhangi bir mikro organizma, astrobiyologların ilgisini çekecek ekstremofil (olağanüstü çevre koşullarında yaşayabilen organizma) mikroplar olurdu” dedi.
Bu araştırmanın sonuçları, birkaç ay önce yayınlandı. Ekibin bu sıcak, asidik kaynaktaki yaşamla ilgili söylediği şey, sadece nanometrelerle ölçülebilecek “ultra küçük mikro organizmalar” olmuştu. Farklı bir ekip tarafından yeni bir araştırmada ise bu sonuçlara şüpheyle yaklaşıldı.
Paris-Sud Üniversitesi’nden mikrobiyolog Jodie Belilla “poliekstrem Dallol hidrotermal göllerindeki yaşam iddiasının aksini ispatladık. Aşırı asidik + aşırı tuzlu Dallol havuzlarında yaşam var mı? Moleküler ve mikroskopi tekniklerinin birleşimine göre hayır yok. İnsanlarla bağlantılı atıklar ve hava kökenli şeyler bulduk” ifadelerini kullandı.
Bölgedeki örnekler üzerinde çalışmalar yapan ekip bakteriyel gen dizilimi olabilecek sinyallere ek olarak arke temelli yaşama dair kanıtlar da buldular. Ekip, bunun dikkatleri başka yöne çekmek için söylenmiş olabileceğini dile getiriyor.
Araştırmanın yazarı, bu konuyla ilgili olarak “Bunların büyük bir çoğunluğu bilindik moleküler biyoloji kitiyle ve laboratuvar atıklarıyla alakalı. Diğerleri, insanlarla ilintili bakteriler, muhtemelen alana yapılan günlük turist gezileri sırasında getirildiler” ifadelerini kullandı.
Ekibe göre sonuçlar, Dallol gölleri ve göl sistemlerinde doğal yollarla oluşmuş mikrobik yaşam bulunmadığını oldukça güçlü bir şekilde gösteriyor. Araştırmacıya göre Dünya’daki sıvı sularda canlı oluşumunu engelleyebilecek iki adet fizikokimyasal bariyer bulunuyor.
Bu bariyerlerden bir tanesi magnezyum yoğunluklu tuzlu sular. Diğeri ise zehir seviyesi yüksek aşırı asidik ve aşırı tuzlu kombinasyonu. Tabii bu bölgede bu zamana kadar yapılan çalışmalarda mikrofosillerden öte bir yaşam formu bulunamamış, burada yaşamın hiç olmadığı anlamına gelmiyor. Ancak tersini gösteren araştırmalar ortaya çıkana kadar Dallol, dünyanın yaşama en elverişsiz bölgesi olarak kalacak.