İşte Atatürk’ün keyifle söylediği türkü

Atatürk sanatı, sanatçıyı, müziği; sanatın her türlüsünü severdi. Arada bir dostlarının yanında şarkı söylemeyi de ihmal etmeyen Atatürk keyifli anlarında bunu dostlarıyla da çekinmeden paylaşırdı...

Refik Koraltan Hukuk Fakültesini bitirmiş emniyet müdürlüğü, savcılık yapmış,

Mondros Mütarekesi'nden (30 Ekim 1918) sonra, Pontus Rum Cemiyeti'ne karşı kurulan Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti'nin çalışmalarına katılınca Damat Ferit Paşa hükûmetince görevine son verilmişti...

Kurtuluş Savaşı'nda Konya'da bir süre Kuvâ-yi Milliye içinde çalıştığından kendisini Atatürk bilir ve sayadı. Öyle ki Yozgat İstiklal Mahkemesi Başkanlığı’nda bile görev yaptırmıştı...

***

Çankaya Köşkü / 1935

Refik Koraltan o gün Atatürk’ün sofrasına davetliydi. Atatürk’ün keyifli anlarından biriydi.
Güçten, güreşten, pehlivanlıktan bahsediliyordu. Bir an Atatürk, kendisine dönerek güreş teklifinde bulundu. Refik Bey ne olduğunu anlamaya çalışırken vereceği yanıtı aklında geçirirken Atatürk “Hadi!” dedi, “Hadiyiniz Refik Bey” dedi.

Önce tereddüt etti, çekindi fakat Atatürk’ün ısrarına dayanamadı. Ceketler çıkarıldı, kollar sıvandı, güreş tutuldu...

Refik Bey pek Atatürk den daha iriydi, yüklense belki de rakibini yenecekti. Atatürk rakibinin çekingenliğini fark edince seslendi:

- Yüklen canım! Adamakıllı güreş tut...

Olacak gibi değildi, Refik Bey’in çekingenliği sürerken bir kez daha aynı sesi işitti:

- Yüklen! Yüklen!

Yine olmadı; Refik Bey gücünü tamamını vermiyordu. Aynı ısrarlı söz bu kez kulaklarında çınladı:

- Yüklen yahu!..

Refik Bey’in sabrı tükenmişti. Silkinerek Atatürk’ün kolları arasından kurtuldu ve “ Ne ısrar ediyorsun Paşam? Cihanın sırtını yere getiremediği bir kahramanın ben mi sırtını yere getireceğim?” deyince Atatürk güreşi bırakıp Refik Bey’i nazikçe kucaklayıp sofraya geçti...

Sohbet sürdü, yemekler yenirken gramofondan notalar salona uçuşuyordu...

Sesi güzeldi, müziğe olan ilgilisi herkesçe bilinirdi. Bazı Anadolu türkülerini, çok içten gelen bir sesle, kendi kendine okumayı çok severdi. Onlar arasında bir “Burçak Tarlası” vardır ki, dinleye dinleye, dinlete dinlete neredeyse ezberlemiş ve ezberletmişti.

Görevliye “Burçak Tarlası Plağını koyunuz” dedi, plak konuldu ve ardından sesinin güzel olduğunu bildiği Refik Bey’e türküyü söylemesini rica etti.

Türkü başladığında Atatürk de Refik Bey’in söylediği şarkıya arkadaşlarıyla eşlik etti:

“Sabah erken kalktım. Südü pişirdim.

Köpüğünü yere taşırdım.

Burçak tarlasında aklım şaşırdım.

Aman kızlar... ne zor imiş burçak tarlası!”

Kaynak:

Feridun Kandemir, Resimli 20. Asır mecmuası,
Nezihe Başsoy, Yeni Sabah Gazetesi

Yazarın Diğer Yazıları